7. Hukuk Dairesi 2013/18003 E. , 2014/4198 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Adana 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 18/03/2013
Numarası : 2009/816-2013/121
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı Ilgın İnş. İç ve Dış Tic. A.Ş. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, .. Isı Sistemleri Şirketine 01/01/2006 tarihinde girdiğini, ...Isı Sistemleri Şirketinin alt işveren ... Nak. AŞ. nin üst işveren konumunda olup, TOKİ inşaatında iş yaptıklarını, davacının 04/06/2009 tarihinde hizmet akdinin haksız olarak sonlandırıldığını, işverenle 1.750,00 TL ücretle çalışma konusunda anlaştıklarını, ancak davacının 13 aylık ücretinin ödenmediğini, fesih sonrası hak ettiği alacakların da ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Ilgın İnşaat Şirketi vekili davacının alt taşeron olan ...Isı Şirketinin çalışanı olduğunu, müvekkili şirketle herhangi bir bağlantısı bulunmadığını, taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının çalışmasının TOKİ inşaatında alt işveren olan ... Isı Ltd. Şirketi üzerinden TOKİ"den ihale alan .... AŞ ve Ilgın A.Ş. adlı davalı şirketlere bağlı olarak geçtiği, davalı ...Isı Ltd. Şirketinin tüm süreden ve tüm alacaklar yönünden sorumlu tutulduğu; fesih sırasında üst işveren sıfatını taşıyan ... AŞ"nin feshe bağlı alacaklardan davacının kendi işinde çalıştığı süreler ile sınırlı kalmak kaydı ile sorumlu olduğu, fesih sırasında işveren sıfatını taşımayan önceki asıl işveren olan ... AŞ"nin ise sadece kendi döneminde ödenmeyen feshe bağlı olmayan alacaklardan sorumlu olduğu gerekçesi ile aylık ücretin 30.06.2008 tarihine kadar 1.054,76 TL, 01.07.2008-24.09.2008 tarihleri arasında ise 1.750,00 TL olduğunun kabulüyle hükme esas alınan bilirkişi raporundaki miktarlara göre, hükmü temyiz eden davalı I.... İnş. İç ve Dış Tic. A.Ş. yönünden 10/05/2008-24/09/2009 tarihleri arasında çalıştırdığı süre ile sınırlı kalmak üzere ücret alacağı, genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından özellikle ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda mahkemece, davacının çalışmasın geçtiği hüküm temyiz eden önceki asıl işveren Ilgın İnş. İç ve Dış Tic. A.Ş.’nde çalıştığı 10.05.2008-24.09.2008 tarihleri arasında ki dönem için hüküm altına alınan ödenmeyen ücret alacağı, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının hesabına esas aylık net ücretin dosyada mevcut Mayıs 2008 ayı bordrosunda 1.054,00 TL olması nedeni ile 01.05.2008-30.06.2008 dönemindeki alacakların bu ücrete göre hesaplanması doğrudur. Ancak, 01.07.2008-24.09.2008 arasındaki dönem için aylık net ücretin 1.750,00 TL olduğu konusunda dosyada bir belge bulunmadığı gibi, tanık beyanları ile de bu dönem ücretinin 1.750,00 TL aylık net olduğu sonucuna ulaşılması mümkün değildir. Bu durumda işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik araştırma ile davacının aylık ücretinin 01.07.2008-24.09.2008 tarihleri arasındaki dönem için 1.750,00 TL olduğunun kabulü ile işçilik alacaklarının bu ücrete göre hesaplanması hatalı olmuştur.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ... A.Ş."ye iadesine 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.