
Esas No: 2018/2402
Karar No: 2018/6034
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2018/2402 Esas 2018/6034 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 5. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı taraflar avukatları istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu reddetmiş, davacı avukatının istinaf başvurusunu ise kabul etmiştir.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili müvekkilinin 22.07.2004 tarihinden 02.03.2016 tarihine kadar ..." da mukim...otomobil Fabrikasında Forklift Operatörü olarak belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığını, müvekkilinin...fabrikasında işçilerin genel sözcüsü olduğunu, ... - İş Sendikasının da fabrikadaki genel sözcüsü olduğunu, müvekkilinin Mayıs 2015 eylemlerinden hemen sonra 06/06/2015 tarihinde Türk Metal Sendikasından istifa ederek 03/09/2015 tarihinde ... İş Sendikasına üye olduğunu, müvekkilinin iş akdinin davalı işverenlik tarafından ... 21.Noterliğinin 02/03/2016 tarihli 08293 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile "01/03/2016 tarihinde saat 16.00 vardiyasında iş başı esnasında...bazı çalışanlarımıza işbaşı yapmama yönünde baskı yapma, işverenin emir ve talimatlarına uymama ve işbaşı yapmama eylemleri yönünde baskı yapma eylemleri nedeniyle disiplin kurulu tarafından 01/03/2016 tarihli karar uyarınca iş sözleşmeniz derhal sona erdirilmiştir" gerekçeleriyle feshedildiğini, fesih gerekçesinin bu şekilde bildirildiğini, ancak gerçek nedenin sendikal tercih olduğunu belirterek, iş akdinin feshinin geçersiz olduğunun tespiti ile müvekkilinin işe iadesine, temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının müvekkiline ödenmesi gerektiğinin tespitine, kararın kesinleşmesinden itibaren başvuruya rağmen işe başlatılmaması halinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücret ve diğer haklarının temsilcilik süresince ödenmeye devam edilmesi gerektiğinin belirlenmesine, bir yıllık ücretinden az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilmesine, aksi kanaat halinde 8 aylık ücret ve hakları tutarında işe başlatmama tazminatı ödemekle yükümlü tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacı tarafın iş akdinin haksız feshedildiği iddiasının gerçek dışı ve hukuka aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkette 06.12.2005 tarihinde çalışmaya başladığını, 01/03/2016 tarihinde müvekkili firmada yapılan yasa dışı eylemlere öncülük edenlerden biri olarak 16.00 vardiyasında işbaşı esnasında, öncelikle vestiyer bölümünde, sonrasında ise fabrikanın diğer atölyelerinde çalışmaya devam eden bazı çalışanlara işbaşı yapmamalarına ilişkin baskı yaptığını, davacı ve işten çıkarılan diğer öncülerin eylem ve baskıları sonucu müvekkili işyerinde hat duruşları yaşandığını ve bu duruşlar sebebiyle maddi kayıtların ortaya çıktığını, işyerinde tesis edilen çalışma barışı ve huzurunun zarar gördüğünü, eylemlerin artarak devam etmesi üzerine üretimin durmasına sebep olduğunu, 2015 yılı Mayıs eylemlerinde bir kısım işçilerin Türk Metal Sendikası"ndan istifa edip ... Sendikası"na üye olduklarını, sendikal nedenle işten çıkarılma iddiasının doğru olsaydı ... İşçileri Sendikasına geçiş yapan tüm işçilerin çıkarılması gerektiğini, bu sebeple davacının iddiasının asılsız olduğunu, müvekkili şirketin sendikal özgürlüğe müdahele ettiğine ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacının işyeri huzurunu bozan ve üretimin aksamasına yol açan eylemlerde öncülük yapan kişilerden birisi olduğunu, davacının iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece işyerinde yetkili sendikanın Türk Metal Sendikası olduğu, davacının da aralarında bulunduğu işçilerden bir kısmının fesih tarihinden bir süre önce mevcut sendikalarından ayrılarak ... İş Sendikasına üye oldukları, dinlenen tanık beyanlarından ... Sendikası temsilcileri ile işveren temsilcileri arasında 03-04 Şubat 2016 tarihinde yapılan toplantı neticesinde 29/02/2016 tarihinde sendika temsilcisinin seçilmesi hususunda anlaşıldığı, fakat 28/02/2016 tarihinde sendika temsilcisinin seçilmesi hususunda anlaşıldığı fakat 28/02/2016 tarihinde bakım yapılacağı gerekçe gösterilerek fabrikanın boşaltıldığı ve seçim yaptırılmadığı, 2015 yılı Mayıs ayında işyerinde yetkili sendikanın başka bir işyerinde daha yüksek zam oranı öngören toplu iş sözleşmesi imzalandığının duyulması üzerine otomobil firmaları ile yan sanayide çalışanların büyük çapta eylem yaparak iş durdurdukları, yapılan eylemin 13 gün sürdüğü, davalının da söz konusu eylemlerden etkilendiği, davalı firmada çalışan işçilerin işveren ve yetkilileri ile görüşmek üzere davacı ve bir takım işçileri sözcü olarak seçtikleri, bu kişilerin yoğun gayretiyle iş bırakma eyleminin bitirilip çalışmaya devam edildiği, davacının ve işyerinde çalışan işçilerin Türk Metal Sendikasından istifa ettikleri ... İş Sendikasına üye olmaya başladıkları, davalı işverenin ise ... İş Sendikası’na üye olmanın önüne geçilmesini amaçladığı, davacı ve aynı tarihte feshedilen işçilerin diğer çalışanlara oranla farklı bir davranış söylem ya da eylemlerinin bulunduğuna dair dosyada somut bir delil olmadığı feshin sendikal nedenle yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) İstinaf:
Karara karşı taraflar istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nce davalı tarafın istinaf talebinin esastan reddine, davacının sendika temsilcisi olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davacının işe iadesine, davacının temsilcilik süresini aşmamak kaydı ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin gerektiğine, davacının kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde işe başvurması şartıyla, davalı işverence altı iş günü içinde işe başlatılmaması halinde iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer haklarının temsilcilik süresince ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
F) Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
G) Gerekçe:
Davacı iş sözleşmesinin feshinin sendikal nedenle yapıldığını iddia ederek feshin geçersizliğine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince feshin sendikal nedene dayandığı kabul edilerek feshin geçersizliğine karar verilmiştir. Davalı taraf bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalının istinaf talebi esastan reddedilmiştir. Dosyada dinlenen tanıkların beyanları, belgeler ve aynı tarihte aynı nedenle iş sözleşmesi feshedilen işçilerin açtıkları sendikal tazminat talepli işe iade davalarında mahkemelerce feshin sendikal nedene dayandığının kabul edilen dosyaların Dairemizce onandığı (Dairemizin 2017/20579 Esas-2017/9060 Karar, 2017/22539 Esas-2017/12599 Karar) gözetildiğinde mahkemenin feshin sendikal nedene dayandığı yönündeki kabulüne bir isabetsizlik yoktur.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı kendisinin işçi temsilcisi olduğunu, işyerinde 2015 yılı Mayıs ayında yaşanan olaylar sırasında işçiler tarafından bir kısım işçilerin sözcü olarak seçildiğini, bu sözcülerden birinin kendisi olduğunu, 6356 sayılı Kanun 24. maddesinde yer alan sendika temsilciliği güvencesinden yararlanması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi davacının sendika işyeri temsilcisi olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını ortadan kaldırarak 6356 sayılı Kanun’un 24. Maddesi uyarınca hüküm kurulmuştur.
Öncelikle davacı Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde sendika tarafından seçilmiş veya atanmış bir işyeri temsilcisi değildir. Davacının kendisinin sendika tarafından seçilip atandığı konusunda bir iddiası da yoktur. 16.12.2016 havale tarihli dilekçesinde davacı açıkça işçiler tarafından seçildiğini beyan etmiştir. Uyuşmazlık da işçiler tarafından seçilen temsilcinin 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinde yer alan düzenlemeden yararlanıp yararlanmayacağı noktasındadır.
6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinde “(1) İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir.
(2) Dava basit yargılama usulüne göre sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay kesin olarak karar verir.
(3) Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması hâlinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden temsilciliğe atanma hâlinde de uygulanır.
(4) İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilcisinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi hâlde değişiklik geçersiz sayılır.
(5) Bu madde hükümleri işyerinde çalışmaya devam eden yöneticiler hakkında da uygulanır.”
“İşyeri sendika temsilcisinin atanması ve görevleri” başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasında “ Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen sendika; işyerinde işçi sayısı elliye kadar ise bir, elli bir ile yüz arasında ise en çok iki, yüz bir ile beş yüz arasında ise en çok üç, beş yüz bir ile bin arasında ise en çok dört, bin bir ile iki bin arasında ise en çok altı, iki binden fazla ise en çok sekiz işyeri sendika temsilcisini işyerinde çalışan üyeleri arasından atayarak on beş gün içinde kimliklerini işverene bildirir. Bunlardan biri baş temsilci olarak görevlendirilebilir. Temsilcilerin görevi, sendikanın yetkisi süresince devam eder.” düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı 135 sayılı ILO sözleşmesinin 1. ve 3. maddeleri uyarınca işçiler tarafından seçilen işyeri temsilcilerinin de bu korumadan yararlanması gerektiğini ileri sürmektedir.
2 Haziran 1971 tarihinde ILO tarafından kabul edilen 135 sayılı İşçi Temsilcileri Sözleşmesi ülkemizce 25.11.1992 tarihinde kanunlaşmış 11.12.1992 tarih 21432 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
1982 Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” düzenlemesi de yer almaktadır.
135 sayılı ILO sözleşmesinin 1. maddesinde “İşletmelerdeki işçi temsilcileri, kanunlara toplu sözleşmelere veya yürürlükteki sözleşmelere dayalı diğer düzenlemelere uygun hareket etmeleri koşulu ile işten çıkarma dahil kendilerine zarar verebilecek ve işçi temsilcisi sıfatını taşımalarından veya bu sıfatla faaliyetlerde bulunmalarından, sendika üyesi olmalarından veya sendika faaliyetlerine katılmalarından ileri gelecek her nevi işleme karşı etkili bir korumadan yararlanırlar.”
3. maddesinde “Bu sözleşmenin uygulanmasında "işçi temsilcileri" deyimi ulusal mevzuat ve uygulama ışığında; Ya sendika temsilcileri, şöyle ki; sendikalarca veya bu tür kuruluşların üyelerince seçilen veya atanan temsilciler; Ya da seçimle gelen temsilciler, şöyle ki; ulusal mevzuat veya toplu sözleşme hükümlerine göre işletmenin işçileri tarafından serbestçe seçilen ve ilgili ülkede, sendikalara tanınan özel ayrıcalıklı faaliyetleri içermeyen görevlere sahip temsilciler, anlamına gelir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Aynı sözleşmenin 4. maddesinde ise “Ulusal mevzuat, toplu sözleşme, hakem kararları veya mahkeme kararları, bu Sözleşmede sözü edilen kolaylıkları ve korunmaya hak kazanacak işçi temsilcileri tipini veya tiplerini belirleyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
6356 sayılı Kanun’un 24. ve 27. maddeleri ve 135 sayılı ILO sözleşmesinin 1, 3 ve 4. maddeleri değerlendirildiğinde ulusal mevzuatımız 6356 sayılı Kanun, ILO sözleşmesinin 4. maddesinde yer alan düzenleme kapsamında korumadan yararlanacak temsilcileri yetkili sendika tarafından atanan işyeri temsilcileri olarak belirlemiştir. 6356 sayılı Kanun 24. madde hükmünün davacı gibi işçiler tarafından seçilen işçi temsilcisine uygulanması imkanı bulunmamaktadır. 6356 sayılı Kanun 24. maddesinde korumadan temsilcilik süresince yararlanılacağı kabul edilmiştir. Davacının ise ne kadar süreliğine işçi temsilcisi seçildiği belli olmadığı gibi, bu seçime hangi işçilerin katıldığı seçime ilişkin somut bir tutanak vs. de bulunmamaktadır. Ayrıca davacının üyesi olduğu sendika tüzüğünün 18. maddesinin 27. bendinde de sendika temsilcisinin sendika genel yönetim kurulunca veya bu konuda yetki verilmesi halinde şube yönetim kurulunca atanacağı düzenlenmiştir. Davacı yetkili sendikanın değil yetkili sendika dışında örgütlenen sendika üyesi işçilerin temsilcisi olduğunu iddia etmektedir. Davacı 6356 sayılı Kanun kapsamında sendika temsilcisi değildir.
Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf talebinin de esastan reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır. 4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3. Davacının başvurusu, işe başlatılıp başlatılmama şartına bağlı olmaksızın tazminatın 6356 sayılı Kanun’un 25. maddesi uyarınca davacının 1 yıl 1 aylık ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5. Alınması gereken 35,90 TL karar- ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar- ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine"ye irat kaydına,
6. Davacının yaptığı 191,49 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7. Temyiz edenin sıfatına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.980 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine,
Kesin olarak oybirliği ile 22.03.2018 günü karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
