11. Hukuk Dairesi 2019/767 E. , 2019/7769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/12/2018 tarih ve 2018/71-2018/484 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin bünyesinde “ODR POP”, ODR HAUTE” ve “ODRELLA” olmak üzere üç marka bulunduran yurt içi ve yurt dışında birçok ülkeye satış yapan bir şirket olduğunu, müvekkilini aynı zamanda ürettiği ürünlerin tasarımcısı olduğunu, bu tasarımlarını tescil ettirdiğini, davalının müvekkiline ait tescilli tasarımları piyasaya çıktığı anda taklit edip üreterek toptan veya perakende sattığını, davalının defaten bu ihlallere son vermesi için uyarıldığını, uyarıların sonuçsuz kalması üzerine hakkında İstanbul CBS’na 2012/40499 Sor. sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, İstanbul 17. SCM’nin kararına dayalı olarak arama el koyma işlemi yapılıp taklit ürünlere el konulduğunu, davalının el konulan ürünlerinin müvekkilinin tescilli tasarımlarının aynısı olduğunu ileri sürerek, tasarım tescil belgesine tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, tecavüz eden ürünlere el konulmasına, üretiminde kullanılan her türlü makine ve teçhizata el konulmasına, ürünlerin yer aldığı her türlü görsel, işitsel reklamasyon ürünlere el konulmasına, 500,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL itibar tazminatına, masrafı davalıdan alınarak kararın ilanına karar verilmesini talep etmiş, bila tarihli dilekçesi ve 12/02/2015 tarihli duruşmada şikayetlerinin endüstriyel tasarıma ilişkin olduğunu, haksız rekabete ilişkin bir iddialarının olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yurt içi ve yurt dışına satış yapan 2011/36125 numarası ile tescilli “SET&MERAL” giyim markasının sahibi olduğunu, tescilli marka adı altında kendi modellerini üretip sattığını, davacının yurt dışında kopya ettiği veya bazen üzerinde değişiklik yaptığı modelleri tescil ettirerek piyasada sattığını, modellerin davacıya ait olduğu iddiasının gerçek olmadığını, davacının müvekkilinin tercih edildiği sektördeki markasının engellenmek ve ticaretini durdurulmak için CBS’na şikayette bulunduğunu, davacının tasarım başvurusu yaptığı tarihin müvekkilinin ürünlerinin toplatılma tarihinden bir hafta öncesine ait olduğunu, müvekkili tarafından davacının haksız rekabet eylemleri sebebiyle İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 2013/69 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu, davacının ise müvekkilinin açtığı dava devam ederken davasını açtığını, davacının açtığı davada zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilinin 554 sayılı KHK’ya aykırı eylemi bulunmadığını, piyasada var olan ürünler ile ilgili davacı tarafından tescil başvurusunda bulunulduğundan müvekkilinin haberi olmadığını savunarak, zamanaşımı yönünden ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının ceza zamanaşımı dikkate alındığında süresinde açılmış olmakla birlikte davacı tarafından tecavüz edildiği iddia edilen tasarımların 14.03.2012 tarihli başvuruya istinaden 01.06.2012 tarihinde tescil edildiği, davalıya ait iş yerinde 21.03.2012 tarihinde davacının şikayeti üzerine arama yapıldığı, aramanın gerçekleştiği tarihte tasarım korumasının henüz başlamadığı, 554 sayılı KHK"nın 48. maddesi uyarınca tasarım başvurusunun yayınlandığı tarihten itibaren başvuru sahibi tarafından davalının başvurudan veya kapsamından haberdar edildiğinin ispat edilmediği gibi kötü niyetinde ispat edilmemiş olduğu, tecavüz iddiasının tarihi itibariyle davacının 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca korunan bir tasarım tescilinin bulunmadığından tasarım tesciline dayalı tüm taleplerinin reddinin gerektiği, davacının açıkça 02.02.2014 tarihli dilekçe içeriğinde ve 12/02/2015 tarihli zabıtlara geçen beyanlarında tüm taleplerinin tasarım tecavüzüne yönelik olduğunu bildirdiği, haksız rekabete ilişkin bir iddialarının bulunmadığını açıkça bildirmiş olması karşısında artık somut olayda mahkeme önündeki açık ikrar gözetilerek haksız rekabete dayalı bir taleplerinin bulunmadığı, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tescilli tasarımdan doğan hakka tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat, itibar tazminat istemlerine ilişkindir.
Daha önce yapılan yargılama sonunda mahkemece, davalının taklit ettiği ileri sürülen tasarımları kullanımının tespiti tarihinin, davacı tasarımının ilan tarihinden önce olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, haksız rekabet iddiası yönünden ise, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar davacının temyizi üzerine, Dairemizin 25.01.2016 tarih ve 2015/6439-2016/688 sayılı Bozma ilamı ile; tasarım hakkına dayalı itirazlar yönünden temyiz isteminin reddine, haksız rekabet istemine dayalı iddialar yönünden ise, davada ceza zamanaşımı süresinin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ise de, davacı tarafın dosyaya sunduğu 02.02.2014 tarihli dilekçesiyle, açıkça, davasını haksız rekabete değil, tescilli tasarım hakkına dayalı olarak talepte bulunduklarını beyan etmesi, bu beyanını 12.02.2015 tarihli duruşmada açıkça tekrar etmesi, yazılı beyanın ve zaptın gerçeğe aykırılığının ileri sürülmemiş olması karşısında, HMK 26.maddesi uyarınca talep edilmeyen bir hakla ilgili karar verilemeyecek olmasına, Dairemizin Bozma ilamında bu hususun dikkatten kaçmış olması nedeniyle verilen kararın maddi hataya dayalı olması nedeniyle davacı yararına usulü müktesep hak doğurmayacak nitelikte olmasına, usul ve yasaya uygun olmasına ve bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece verilen hükmün onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili, 554 sayılı KHK hükümlerinin yanı sıra TTK"nın haksız rekabet hükümlerine dayalı olarak tecavüzün ve haksız rekabetin tesbiti, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 12/02/2015 tarihli karar ile davacının 554 sayılı KHK hükümlerine göre korumadan faydalanmasının mümkün olmadığı, haksız rekabete dayalı davanın ise zamanaşımı süresi içinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ceza zamanaşımının uygulanmamış olması nedeniyle kararı temyiz etmiş, Dairemizin 25/01/2016 tarih 2015/6439 E. 2019/688 K. sayılı kararı ile davacı vekilinin 554 sayılı KHK hükümlerine dayalı tüm temyiz itirazlarının reddine, TTK"nın haksız rekabet hükümlerine dayalı davada ise ceza zamanaşımı konusunda bir değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş ve bu bozma ilamına mahkemece uyulmuştur.
Bozma ilamına uyulmasından sonra yeniden yapılan yargılama sonrasında mahkemece bu kez, bozma ilamına uyulmasına rağmen davanın 554 sayılı KHK hükümlerine dayalı olduğu ve davacının 02/02/2014 tarihli ve 12/02/2015 tarihli beyanlarına göre haksız rekabete dayalı bir davasının olmadığını açıklamış olması nedeniyle bu yönden bir değerlendirme yapılması gerekmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı vekilinin bu beyanları, Dairemizin bozma ilamından önce yapılan yargılamada mevcut olup, bu beyanlara rağmen mahkemece haksız rekabete dayalı dava yönünden davanın zamanışımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı, davacının böyle bir talebi bulunmadığını ileri sürmemiş, bu konuda kararı temyiz etmemiş, davacı ise temyiz dilekçesinde zamanışımının dolmadığını savunmuştur. Bu nedenlede Dairemizce, mahkemenin haksız rekabete dayalı davanın zamanaşımından reddine ilişkin kararı incelenmiş ve davacı yararına bozulmuştur. Mahkemece bu bozmaya uyulduktan sonra Dairemizin bozma ilamına rağmen bu kez bozma kararından evvel davacı vekilinin vermiş olduğu bir dilekçeye dayalı olarak haksız rekabete dayalı dava bulunmadığı ve davanın sadece 554 sayılı KHK hükümlerine dayalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldırmıştır. Dairece verilen ilk kararda, hiçbir maddi hata bulunmamaktadır. Mahkeme, dava dilekçesindeki beyanlara göre haksız rekabet davasının varolduğunu kabul ederek karar oluşturmuş; bu karara karşı davalı temyize gelmemiş, davacı ise zamanaşımın dolmadığını iddia ederek temyize gelmiştir.
Bu nedenle mahkemece, davacının usuli kazanılmış hakkı gözardı edilerek haksız rekabet davası olmadığı gerekçesiyle kurulan hükmün bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun onama gerekçesine katılmıyoruz.