18. Hukuk Dairesi 2015/325 E. , 2015/2457 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde,... İli... İlçesi ... Köyü 6554 ada 29 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Davalı ..."ın Dairemizin 15.03.2012 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemeye vermiş olduğu 31.12.2014 tarihli dilekçesinde "Dava konusu taşınmazın paydaşı olan ..."ın kendisinin olmadığını" beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece ilgili nüfus müdürlüğünden nüfus kayıtları getirtilerek dava konusu taşınmazın paydaşı olan ... ile davalı ..."ın aynı kişi olup olmadıklarına ilişkin baba adı, ana adı, TC Kimlik numarası vs. belgeler getirtilip, ayrıca aynı baba adına sahip başka bir ... olup olmadığı da araştırılarak farklı bir kişi olduğunun belirlenmesi ve ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçılarının davaya dahil edilmesi aksi halde kendisine tebligat çıkartılması gerektiğinin düşünülmemiş olması,
2-Dairenin bozma kararından önce hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın tespit edilen m² değerine %30 objektif değer artışı uygulanmış, bozma ilamında dava konusu taşınmaza %20 değer artış oranı verilmesi yönünde bozma konusu yapılmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre gereği yerine getirilmeli, bu bağlamda bozma kapsamı
dışına çıkılmamalıdır. Bu nedenle bozma sonrası hükme esas alınan raporda %10 oranında objektif artış uygulanmak suretiyle bulunan m² değeri üzerinden kamulaştırma bedelinin hesaplanması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.