Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/1129
Karar No: 2020/9216
Karar Tarihi: 08.07.2020

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/1129 Esas 2020/9216 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/1129 E.  ,  2020/9216 K.

    "İçtihat Metni"



    Sair tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2.cümle, 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 640,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/10/2017 tarihli ve 2015/1065 esas, 2017/688 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 20/01/2020 gün ve......-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/01/2020 gün ve 2020/10414 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, sanığın mahkumiyetine esas basit tehdit suçundan hüküm kurulurken temel cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümlesi gereğince 30 gün adli para cezası olarak belirlenmesini müteakip, aynı Kanun’un 43/1. maddesi gereğince 1/4 oranında artırım yapılırken hesap hatası yapılarak, 37 gün adli para cezası yerine 38 gün adli para cezasına, anılan Kanun"un 62/1. maddesi gereği 1/6 indirim yapılırken 30 gün adli para cezası yerine, 32 gün adli para cezasına karar verilmek suretiyle sonuç cezanın 600,00 Türk lirası yerine, 640,00 Türk lirası olarak fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Sair tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2.cümle, 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 640,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/10/2017 tarihli ve 2015/1065 esas, 2017/688 sayılı kararının, sanığın mahkumiyetine esas basit tehdit suçundan hüküm kurulurken temel cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümlesi gereğince 30 gün adli para cezası olarak belirlenmesini müteakip, aynı Kanun’un 43/1. maddesi gereğince 1/4 oranında artırım yapılırken hesap hatası yapılarak, 37 gün adli para cezası yerine 38 gün adli para cezasına, anılan Kanun"un 62/1. maddesi gereği 1/6 indirim yapılırken 30 gün adli para cezası yerine, 32 gün adli para cezasına karar verilmek suretiyle sonuç cezanın 600,00 Türk lirası yerine, 640,00 Türk lirası olarak fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sair tehdit suçundan sanık ... hakkında hüküm kurulurken, fazla cezaya hükmedilip hükmedilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 1.fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
    Y.C.G.K."nun 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
    Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bu bağlamda;
    İncelenen dosyada; sanık ... hakkında eşi ..."e yönelik 12/10/2015 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan sair tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve 13/10/2015 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemleri nedeniyle, TCK"nın 106/1-2. cümle, 43/1, 109/2-3.e, 35, 123, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle 04/11/2015 tarihinde kamu davası açıldığı, yargılama aşamasında sanığın hükmün açıklanması kurumunun uygulanmasını kabul ettiği, kovuşturma neticesinde Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/10/2017 tarihli ve 2015/1065 esas, 2017/688 sayılı kararıyla sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 43/1, 62, 52. maddeleri uyarınca 640.00 Tl adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK"nın 231/8. maddesine göre "Denetim süresi içerisinde kişi hakkında kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle bir daha hükmün açıklanması geri bırakılamaz" hükmü gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine karşı istinaf yoluna gidildiği ve ilgili dairesince istinaf başvurusunun esastan reddedildiği, kesin nitelikte adli para cezası içeren sair tehdit suçundan kurulan hükmün ise kanun yararına bozma talebine konu edildiği anlaşılmıştır.
    Sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde; suç tarihinden sonra kesinleşen mahkumiyet kararları ile 19.06.2012 tarihinde kesinleşen, Merzifon Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2012/130 esas, 2012/415 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yer aldığı görülmüştür.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 20/11/2018 tarihli ve 2017/3-421 esas, 2018/543 sayılı, 18/10/2018 tarihli ve 2015/2-361 esas, 2018/448 sayılı, 22/04/2014 tarihli ve 2013/3-752 esas, 2014/200 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için iki hâlden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Buna göre, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde hüküm açıklanacaktır. Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkûmiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK"nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir.
    28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 72. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesine “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçiminde fıkra eklenmiştir.
    Bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    Sanığın adli sicil kaydında yer alıp, tehdit suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin, Merzifon Sulh Ceza Mahkemesi"nin 11/03/2012 tarihli ve 2012/130 esas, 2012/145 sayılı kararının, 28/06/2014"ten önce 19/06/2012"de kesinleşmesi karşısında, incelemeye konu hüküm yönünden, yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği, bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına dair diğer koşulların tartışılması gerektiğinin gözetilmediği anlaşılmıştır.
    Yargıtay incelemesi sırasında saptanan ve yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, kanun yararına bozma konusu yapılmadığından, belirtilen kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
    Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1- Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
    2- Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 08/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi