(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2014/22510 E. , 2015/26794 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının 14.12.2011 tarihli kaza nedeniyle iş akdinin 9.1.2012 tarihinde feshedildiğini, feshin yasal 6 iş günlük süre içinde yapılmadığını, meydana gelen kazada davacının kusurunun bulunmadığını öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kazada kusurlu olması ve meydana gelen zararın 30 günlük ücretinin üzerinde bulunması nedeniyle iş akdinin haklı olarak feshedildiğini, kazadan sonra sürekli rapor alan davacıya feshin rapor bitim tarihinde bildirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin işçinin işverene zarar vermesi nedeniyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Yasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış pirimi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur. Örneğin uygulamada uluslararası yük taşıyan tır şoförleri asgarî ücret ve sefer pirimi karşılığı çalışmaktadır. Sefer pirimi olarak adlandırılan kısım da dar anlamda ücrettir. Bu durumda maddenin uygulanması anlamında otuz günlük ücret, tır şoförleri yönünden her iki ödemenin toplamına göre belirlenmelidir.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı İş Kanununun 26 ncı maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarar neden olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Davacı işçi, iş akdinin yapmış olduğu kaza nedeniyle davalı işveren tarafından sonlandırıldığını, ancak feshin yasal 6 günlük sürede yapılmadığını, kaldı ki meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını ileri sürmüş, davalı ise davacının kullandığı tırla kaza yaparak şirketlerine zarar verdiğini ve bu zararın davacının 30 günlük ücretinden fazla olması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini savunmaktadır.
Dosyada bulunan 14.12.2011 tarihli trafik kaza tespit tutanağında tır şoförü olan davacının viraja hızlı girerek direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın yoldan çıktığı ve aracın ön kısmı ile ormanlık alana çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası yaşandığı belirtilmiştir. Yine bu tutanakta davacının trafik işaret, levha, cihazları ile belirtilen veya gösterilen hususlara uymayarak kusurlu davrandığı belirlenmiştir. Davalı tarafından dosyaya sunulan kaza nedeniyle araçta oluşan zararı tespit mahiyetteki belgede araçtaki zarar 37.000,00 TL"nın üzerinde olarak belirtilmiştir. Davalı şirket, trafik kazası nedeniyle davacının 30 günlük ücretiyle karşılayamayacağı maddi hasara sebep olması nedeniyle davacının iş akdini feshettiğini 9.1.2012 tarihli fesih ihtarıyla bildirmiştir.
Mahkemece, davalı şirket tarafından yapılan fesih işleminin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Feshin süresinde yapıldığı yönündeki mahkeme kabulü doğru olmakla birlikte davacının meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığı şeklindeki iddiası ile ilgili olarak herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
Yapılacak iş; konusunda uzman bir bilirkişiye kusur incelemesi yaptırılarak feshe konu zararlandırıcı olayda davacının kusurunun olup olmadığı, varsa oranını belirleyip, ayrıca hasar bedeli de bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek kusur durumuna göre davacının 30 günlük brüt ücretini aşar şekilde zarar oluşup oluşmadığının tespiti suretiyle feshin haklı nedenle yapılıp yapılmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması buna bağlı olarak da çıkacak sonuca göre kıdem ve ihbar tazminatı isteği konusunda bir karar vermekten ibarettir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.