14. Hukuk Dairesi 2020/4424 E. , 2021/2135 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17/07/2013 gününde verilen dilekçe ile İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02/07/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, İcra ve İflas Kanununun 121"inci maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılardan ..."ın ve dava dışı kişilerin davacıya olan borcundan dolayı Balıkesir 2. İcra Müdürlüğünün 2011/1916 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçlunun elbirliği ile maliki olduğu 101 ada 13 parsel, 116 ada 30 parsel ve 127 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarda borçlunun hissesine alacak nedeniyle haciz konulduğunu ve icra mahkemesinden iş bu davayı açmak üzere yetki verildiğini belirterek dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, taşınmazların satılmasını değil, aralarında paylaştırılmasını istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 101 ada 13 parsel, 116 ada 30 parsel ve 127 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine dair verilen ilk kararın bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.10.2018 tarihli 2016/2853 Esas, 2018/6213 Karar sayılı ilamı ile; "Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre borçlu (davalı) ..., dava konusu taşınmazlarda paylı malik durumundadır. Yukarıda bahsedilen yasal değişiklik sonunda alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanunu"nun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmazlar yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı kalmamıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlar yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Tarafların, davanın görülmesi ve sonuçlandırılması için ödedikleri paraların tümüne yargılama giderleri denir. Keşif giderleri, tanık ve bilirkişiye ödenen ücret ve giderler, yargılama sırasında yapılan diğer tüm giderler, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamındadır (HMK m 323).
Kural olarak yargılama giderleri davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m 326). Yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. Yargılama gideri tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir ( HMK m. 332 / 1, 2 ).
Somut olayda; davacı vekili davalı ..."dan alacaklı olduğunu belirterek Balıkesir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/176 Esas sayılı dosyasında aldığı yetkiyle İİK"nın 121. maddesine dayanarak 3 adet taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açmıştır.
Mahkemece, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarih, 6537 sayılı Kanunun 4. maddesiyle yapılan değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi arttırılamaz." düzenlemesi yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde paydaş dışındaki 3. şahıslara satış ve devri mümkün hale geldiği gerekçesiyle alacaklı davacının haczedilen payı doğrudan icra yoluyla satışını sağlayabileceği belirtilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın açıldığı 17.07.2013 tarihinde 5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü bulunduğundan, davacı davasını açarken ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmekte haklı olduğundan yargılama sırasında yapılan değişiklikle hukuki yararı sona erdiği gözetilerek yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaması gerekirken davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, belirtilen husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile; hükmün 3. bendinde yer alan, "3-Davalı ..."ın kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT"ne göre 1.815,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin hüküm sonucundan çıkartılmasına, hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 24.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.