Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/1174
Karar No: 2014/963
Karar Tarihi: 26.11.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1174 Esas 2014/963 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/1174 E.  ,  2014/963 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 7.İcra Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 02.02.2012
    NUMARASI : 2011/30 E. 2012/52 K.

    Taraflar arasındaki “İİK"nun 89. maddesine muhalefetten kaynaklanan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 7. İcra Ceza Mahkemesi’nce sanıkların beraatine, tazminat talebinin reddine dair verilen 09.04.2009 gün ve 2006/3122 E., 2009/159 K. sayılı kararın incelenmesi müşteki-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 22.11.2010 gün ve 2010/3560 E., 2010/6744 K. sayılı ilamı ile;
    (...Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçuna yönelik kurulan hükmün temyiz incelemesi sonunda;
    Şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkililerinin isminin belirtilmediği, tüzel kişiliğin şikayeti halinde şikayet dilekçesinde gösterilmeyen kişilerin araştırılmasına ve cezalandırılmasına yasal imkan bulunmaması nedeniyle İİK’nun 345.maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan hükmün CMUK’nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasından “...Diğer sanıkların tümünün ayrı ayrı beraatlerine” kısmının çıkarılarak, aynı Yasanın 322.maddesi uyarınca, “şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin ismen belirtilmemiş olması nedeniyle İİK’nun 345.maddesi gereğince davanın reddine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA,
    Tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonunda ise;
    Müşteki vekili şikayet dilekçesinde tazminat talebinde de bulunduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA…)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Talep, haciz ihbarnamesine itirazda yanlış beyan nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nu 89. madde uyarınca cezalandırılma ve tazminat istemlerine ilişkindir.
    Talepte bulunan alacaklı vekili, davalı sanıkların haciz ihbarnamesine karşı; borçlu şirkete taahhüt ettikleri sermayeyi bildirmeyerek gerçeğe aykırı beyanda bulundukları gerekçesiyle, İİK’nun 89/4 maddesi uyarınca cezalandırılmalarını ve ayrı ayrı takip alacağından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, İİK 338. maddesinde belirtilen suçun oluşabilmesi için, mal beyanı dilekçesinin borçlu tarafından verilmesi gerektiği, mal beyanı dilekçelerinin vekil tarafından verilmiş olması nedeniyle borçlunun sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, borçlu FAP Tekstil Ltd. Şti. yetkilisi hakkındaki davanın tefrikine, diğer sanıkların tümünün ayrı ayrı beraatlerine, beraat eden sanıklarla ilgili olarak tazminat hususundaki talebin reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairece, şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkililerinin isminin belirtilmediği, tüzel kişiliğin şikayeti halinde şikayet dilekçesinde gösterilmeyen kişilerin araştırılmasına ve cezalandırılmasına yasal imkan bulunmaması nedeniyle İİK’nun 345. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasından “...Diğer sanıkların tümünün ayrı ayrı beraatlerine” kısmının çıkarılarak, aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca, “şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin ismen belirtilmemiş olması nedeniyle İİK’nun 345. maddesi gereğince davanın reddine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonunda ise; müşteki vekili şikayet dilekçesinde tazminat talebinde de bulunduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi bozulmasına, karar verilmiştir.
    Mahkemece 30.06.2011 tarihli oturumda açıkça Özel Daire bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonunda mahkemece “sanıkların beraatlerine yönelik hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiğinden, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, tazminat yönünden; tazminat talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesi ile karar bozulmuş ise de, kararda beraat eden sanıklar yönünden, tazminat talebinin reddine karar verildiği ve bozma ilamında tazminatın reddine yönelik verilen hükme ilişkin bozmaya yer verilmediğinden, yeniden tazminat şartlarını değerlendirme imkanı bulunmadığı” gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Müşteki-alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire 07.05.2013 tarihli kararında, “Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiş ve yargılama sonunda "karar, tazminat talebine ilişkin olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi yönünden bozulmuş ise de, kararda beraat eden sanıklarla ilgili olarak tazminat hususundaki talebin reddine karar verildiğinden, tazminat talebinin reddine" karar verilmiş olması karşısında bu durumun eylemli direnme kararı olarak değerlendirilmesinin gerekmesi...” gerekçesiyle temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
    Bilindiği üzere, (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429/2. maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, temyiz edenden 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
    Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur. HUMK’de usule ait kazanılmış hak konusunda bir açıklık olmamakla birlikte bozma kararına uyulmasıyla bu türden bir hakkın doğduğu 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla kabul edilmiş ve hukukun temellerinden biri durumuna gelmiştir.
    04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
    Somut olayda, mahkemece açıkça bozma ilamına uyulmuş ve uyma hususu gerekçeli kararda da vurgulanmıştır. Bozmaya uymuş olan mahkeme, ister bozma gereklerini yerine getirmiş ve isterse bunun tam tarsine bir tutum belirlemiş olsun uyduğu bozmadan sonra vereceği her türlü karar, yeni bir hüküm niteliği taşır, bu kapsamda eski hükmün aynen kurulmuş olması uyma kararının varlığını ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilemez.
    Bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir ve uyma kararının varlığı nedeniyle bozma gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin denetimi, temyize konu kararın incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu"na değil, bozma kararına uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesi"ne aittir.
    Bu nedenle dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 16. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi