(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2015/5138 E. , 2015/26305 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı Sağlık Bakanlığı vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı ve davalı Sağlık Bakanlığının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, davalı Bakanlığa ait işyerinde taşerona bağlı temizlikçi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Bakanlık, zamanaşımı savunmasında bulunarak davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zira müvekkilinin işi ihale ile alan taşeron firmalarla müvekkili arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisi bulunmadığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini bildirerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının istifa etmek sureti ile işyerinden ayrıldığı ve iradesinin sakatlandığı hususunda bir delil bulunmadığı anlaşıldığından davacının ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddine dinlenen tanık beyanları ve itibar edilen bilirkişi raporuna göre diğer alacak talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş Kanununun 24/1-a maddesinde süresi belirle olsun veya olmasın işçinin iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması halinde bildirim süresini beklemeksizin feshedilebileceği bildirilmiştir.
Somut olayda davacı 12/05/2011 tarihli dilekçesi ile kendi isteği ile istifa ettiğini bildirmiş, dinlenen davacı tanığı ... davacının belinde sağlık problemi olduğunu, acil servis yoğun olduğu için daha rahat bir yere geçmek istediğini, yetkililerin izin vermediğini, çalışıyorsan böyle dediklerini, kendi istiğinle ayrılırsan işsizlik maaşı alırsın diyerek bir kağıt imzalattırdıklarını arkadaşlarından duyduğunu, davacı tanığı ... ise davacının belinde kayma olduğunu, acil servisteki işlerden rahatsız olduğunu, bölüm değiştirmek istediğini, şirket yetkililerinin bunu kabul etmeyip işten çıkarıldığını davacıdan duyduğunu beyan etmişlir, davacıda dava dilekçeskinde iş akdinin feshi ile ilgğili bir açıklama yapmamakla beraber istifa dilekçisinin iradesini yansıtmadığırnı, işsizlik maaşından faydalanma, tazminat haklarının ödenmesi vaadiyle istifa dilekçesi verdiğini bildirmiştir.
Dosya kapsamından davacının belinde mevcut olan rahatsızlık nedeniyle acil serviste olan görev yerinin değiştirilmesine ilişkin talebinin davalı işverence kabul edilmemesi üzerine iş akdini feshettiği anlaşılmakta olup iş akdini kendi fesheden işçi ihbar tazminatı talep edemeyeceğinden ihbar tazminatı talebinin reddi doğru ise de işçinin iş akdini sağlık sorunu sebebiyle haklı nedenle feshedip feshetmediği yeterince araştırılmadan kıdem tazminatı telibinin reddine karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; bir üniversite hastanesinden davacının belinde bir rahatsızlık olup olmadığı, yaptığı iş belirtilerek acil servisteki işinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı konusunda bir heyet raporu aldırılarak kıdem tazminatı konusunda çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacının fazla çalışma süresi uyuşmazlık konusu olup dosya kapsamına göre davacının 24 saat çalışıp 48 saat istirahat ettiği anlaşılmaktadır. Bu sistemde davacı 1 hafta 2 gün, diğer hafta 3 gün çalışmakta olup, 24 saatlik çalışmalarda zorunlu ihtiyaçlar vb. nedenlerle 4 saat ara dinlenmesi düşüldüğünde fiili çalışma 20 saat olacak ve haftalık yasal 45 saatlik çalışma süresi dolmasa dahi 11 saati aşan çalışmaların kendiliğinden fazla çalışma olacağı gözönüne alındığında 2 gün çalışılan haftalarda 18 saat, 3 gün çalışılan haftalarda 27 saat fazla mesai yapılmaktadır. Yukarıdaki ilke kararlarındaki açıklamalara aykırı biçimde davacının 24 saat çalışma 48 saat dinlenme esasına göre ayda 10 gün çalışıp 20 gün dinlendiği, 10 gün günde 24 saat çalışmaya göre toplam çalışma saatinin 240 saat, günlük 1,5 saat ara dinlenmenin olduğu, aylık toplam 225 saatlik çalışmanın 26 çalışma gününe bölündüğünde günde 8,65 saat çalıştığı 7,5 saat günlük çalışma çıkarıldığında günde 1,15 saat fazla çalışma yapıldığının kabulüyle hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması bozma nedenidir.
Ayrıca dosyada davacının 01/01/2007-Ekim 2009 tarihleri arasındaki dönemde bazı aylara ilişkin puantaj kayıtları bulunmakta olup, puantaj kayıtlarının bulunduğu aylara ilişkin hesaplamanın buna göre yapılması gerekirken, bu kayıtların dikkate alınmamış olması da hatalı olmuştur.
O halde davacı ve davalı Bakanlık vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 23/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.