3. Hukuk Dairesi 2014/14633 E. , 2015/368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2014/210-2014/454
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; davacının yüksek öğrenim gördüğü, gelir getiren bir faaliyetinin olmadığı, babasının maddi yardımına muhtaç olduğu iddiasıyla aylık 3.000.00 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı oğlunun daha önce yüksek öğrenim gördüğünü, ancak okulunu sebepsiz yere bıraktığını, okulun devam mecburiyeti olmadığını, istese çalışabileceğini, kötü niyetle açılan davanın reddini talep ettiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, yardım edilmediği takdirde zaruret durumuna düşüleceği gerekçesiyle davacı lehine tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözönüne alınarak dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından, süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK.nun 328.maddesi gereğince; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
TMK."nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".
TMK."nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK."nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Dosya kapsamına göre, davacının, davalının oğlu olduğu, Açık Öğretim Fakültesi, İngilizce öğretmenliği 3. sınıfta okuduğu; davalı babanın aylık yaklaşık 1500 TL geliri olduğu, muhasebeci yanında çalıştığı, 700 TL kira geliri bulunduğu, oturduğu dairenin kendisine ait olduğu, 1 daire ve hisseli dairesinin olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı fazla olup, TMK."nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik sosyal durumları değerlendirilerek davacının giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.