13. Hukuk Dairesi 2016/4542 E. , 2017/5343 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; davalının, trafik kazası geçiren ve bir kolunu kaybetmesi nedeniyle kazadan doğan tüm hakkını karşı taraftan avukat tutarak mahkeme yolu ile tahsil ettireceği vaadinde bulunarak, avukatlık ve mahkeme masrafı için 12.000,00 TL talep ettiğini ve bunun 9.500,00 TL lik kısmını aldığını, karşı tarafın vaadine inanarak masraf ve vekillik parası adı altında para ödemesine rağmen yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalının kendisine ne bir avukat tuttuğunu, ne de dava açmak için girişimde bulunduğunu, davalı hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, davalının karakoldaki ifadesinde kendisinden 9.500,00 TL yi aldığını kabul ettiğini, ancak bu parayı komisyon olarak aldığını iddia ettiğini, sigortacılık yapmadığını, ablasına yardım ettiğini beyan ettiğini, bu beyanı karşısında davalının paranın sigorta komisyonu olarak ödendiği iddiasının hiç bir inandırıcı yönü bulunmadığını, kazanın hukuki sorumluları sigortacılar tarafından kendisine banka havalesi yolu ile bir kısım ödemeler geldiğini, ancak sigortacıların yasal poliçe yükümlülüğünden dolayı ödemek zorunda oldukları için yaptıkları ödemeden davalının kendisine pay çıkarmaya çalışmasını haklı görmenin mümkün olamayacağını, avukatlık yasası gereği bir hukuki olaydan kaynaklanan alacağın takibini ancak bir avukatın yapabileceğini, taraflar arasında bir komisyon sözleşmesi mevcut olmadığını, davalının aldığı parayı zimmetinde tutmasının hiç bir yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek; davalının haksız olarak iktisap ettiği 9.500,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; hukukçu bilirkişiden rapor aldırılmış ve ""....taraflar arasında bir vekalet sözleşmesi bulunduğu, bu vekalet sözleşmesi uyarınca davalının davacı lehine bir takım işler yaptığı, dolayısıyla ücrete hak kazandığı, ancak taraflar arasında bir ücret sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalının hak ettiği ücret belirlenirken avukat olmaması sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin uygulanması mümkün değildir. Bilirkişinin raporlarında esas aldığı % 15 oranının yapılan işin niteliğine, davalının sıfatına, piyasa şartlarına uygun olmaması sebebiyle bilirkişi raporu hükme esas alınmamış, mahkememizce taktir hakkı kullanılarak davalı tarafından yapılan hizmetin niteliği, davalının sıfatı, piyasa şartları dikkate alınarak davalının hakedeceği ücretin tahsil edilen 60.405,44 TL nin % 5 i olan 3.020,20 TL olacağı, 6.479,73 TL yi haksız olarak tahsil ettiği kanaatine varıldığı...."" gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile; takdiren 6.479,73 TL alacağın dava tarihi olan 04/08/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 3.020,20 TL alacağı ilişkin davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında noter aracılığıyla düzenlenen 26/07/2010 tarihli vekaletname ile davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle araç sigortaları ve garanti fonları , adliye de dahil işlemleri takip etmesi amacıyla davalıya vekalet verildiği, bu vekalet uyarınca davalı tarafça sigorta şirketlerine gerekli başvuruların yapıldığı ve karşılığında davacının sigorta şirketlerinden olan alacaklarının tahsil edilerek davacının hesabına yatırıldığı, taraflar arasında şifahi olarak yapılan sözleşme uyarınca bu işlemlerin 12.000,00 TL bedel karşılığında yapılmasının kararlaştırıldığı ve 9.500,00 TL"nin davacı tarafça davalı tarafa ödendiği hususunun dosyadaki delil ve belgelerden ihtilaf konusu olmadığı anlaşılmış olup; taraflar arasında düzenlenen vekaletnamede davalı tarafa dava açma özel yetkisi verildiğine dair bir ibare bulunmadığından, bu bedelin sadece yukarıda belirtilen sigorta şirketlerinden olan alacağın tahsiline yönelik işlemlerin yapılması karşılığı belirlendiğinin kabulü gerekir. Bu hususlar dikkate alınmadan yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması BOZMAYI gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.