Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından, borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinde, borçlu icra mahkemesine başvurarak, takip konusu senetlerdeki keşideci imzasının eli ürünü olmadığından bahisle imza itirazında bulunmuştur. Mahkemece borçlunun imza örnekleri alınmış ve ayrıca örnek imzalarının bulunduğu belgeler de getirildikten sonra grafoloji uzmanları İ.  Ö. ve arkadaşlarından 15.6.2006 tarihinde rapor alındığı, verilen bu raporda sözkonusu imzanın borçlu eli ürünü olduğu bilirkişilerce belirtilmiştir. Borçlunun bu rapora itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması yoluna gidilmiş, anılan Kurumun Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesince verilen 17.10.2006 tarihli raporda ise sözkonusu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda bir tesbite gidilemediği ifade edilmiştir. Mahkeme hakimince İİK.’nun 68/a maddesinden de sözederek büyüteç ve çıplak gözle yaptığı inceleme sonucunda bu imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığından bahisle imzaya itirazın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
 İİK.’nun 170/3.maddesi göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 68/a maddesi hükmüne göre; mukayese imzaları ile senet üzerindeki imza arasında yapılacak kıyaslama ile yahut diğer delil ve karinelerden, mahkeme inkar edilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirdiği taktirde itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verir.
 Mahkeme hakimine tanınmış bu yetki ancak olumlu yönde kullanılabilir. İmzanın ona ait olmadığı görüşüne ancak usulüne uygun biçimde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda varılabilir.
 Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece daha önce 2.kez bilirkişi incelemesi yoluna gidilmiştir. İki rapor arasında mübayenet oluşmuştur. Bu durumda mübayenetin giderilmesi hususunda 3. bilirkişi kurulundan rapor alınmadan yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.