Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11682
Karar No: 2019/7620
Karar Tarihi: 17.06.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/11682 Esas 2019/7620 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/11682 E.  ,  2019/7620 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı DASK vekili ve ihbar olunan ... Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davacıya ait olup davalı tarafından zorunlu deprem sigortalı konutun Van İli"nde gerçekleşen depremde ağır hasar görüp yıkıldığını, davalının kusuru ile konut M2"sinin eksik yazılması nedeniyle eksik tazminat ödendiğini, davalının bu yanlışlık nedeniyle talep ettiği 26,45 TL. eksik prim de ödendiği halde davalının 40 M2"lik kısım için tazminat ödemesi yapmadığını belirterek, eksik ödenen 23.600,00 TL"nin ödenmesi için başlatılan icra takibine davalının itirazının iptalini talep etmiştir.
    Davalı DASK vekili ve ihbar olunan ... Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile icra takibine konu alacağın 19.698,00 TL"si yönünden takibin devamına ve 3.902,00 TL. yönünden itirazın reddine, alacağın takip tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı DASK vekili ve ihbar olunan ... Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-10.04.1992 Gün ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise, bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
    Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nın 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nın 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
    Somut olayda; mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 18.02.2016 tarihli kısa kararda, "davanın kısmen kabulü ile icra takibine konu alacağın 19.698,00 TL"si yönünden takibin devamına ve 3.902,00 TL. yönünden itirazın reddine, alacağın takip tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline" denildiği; gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise "... davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline" denildiği görülmektedir. Böylelikle, davaya konu tazminattan her iki davalının mı yoksa sadece davalı DASK"ın mı sorumlu tutulduğu konusunda, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratılmıştır.
    Bu durum, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.04.1992 Gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, zorunlu deprem sigortası kapsamında eksik ödenen tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    6100 sayılı HMK"nun 61. maddesinde davanın ihbarı düzenlenmiştir. Usul hükümlerine göre, davada taraf olmayan gerçek veya tüzel kişi lehine ya da aleyhine hüküm tesis edilmesi mümkün değildir. Bu kural uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi bu durum onu davanın tarafı haline de getirmez. Keza HMK"nun 61 vd. (HUMK"nun 49 vd.) maddeleri gereğince, ihbar olunan kimse davada davalı sıfatını kazanmadığından lehine ve aleyhine hüküm kurulamaz. Bu durum kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan, mahkemece re"sen gözetilmesi gerekir.
    Diğer taraftan; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu"nun 67/1. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası, takip hukukuna özgü bir alacak davası olup, bu davanın ilamsız icra takibinin tarafı olanlar arasında görülebilecek bir dava olduğu ve icra takibinde borçlu olarak yer almayanların bu davada davalı olarak yer alamayacağı izahtan uzaktır.
    Davacı tarafından, ödenmesi gerekli tazminatın eksik ödendiği gerekçesi ile davalı DASK aleyhine 13.09.2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı; davalının itirazı üzerine duran icra takibine devam edebilmek için eldeki itirazın iptali davasının açıldığı; davalı DASK"ın talebi üzerine davanın ... Sigorta A.Ş"ye ihbar edildiği ve adı geçen sigorta şirketi davada sadece ihbar olunan konumunda olmasına rağmen hakkında hüküm tesis edildiği görülmektedir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; eldeki itirazın iptali davasının dayanağı olan ilamsız icra takibinin borçlusu olmadığı için itirazın iptali davasında davalı olarak yer alması mümkün olmayan; ayrıca, sadece dava ihbar olunan konumunda olan ... Sigorta A.Ş"nin bu yolla da davanın tarafı haline gelmeyeceğinin gözetilmeyişi ve adı geçen sigorta şirketi için de hüküm tesisi doğru değildir.
    3-Davacı taraf, davalı DASK tarafından zorunlu deprem sigortası yapılan konut alanının poliçeye eksik yazılmasında davalının da kusurlu olduğunu; konuta ait doğru yüzölçümü bilgisine göre ödenmesi gereken eksik primin davalıya ödendiğini ve davalının eksik ödenen teminat tutarından sorumlu olduğunu iddia ederek DASK"a husumet yöneltmiştir.
    Zorunlu deprem sigorta poliçesinin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları"nın A.1. ve B.3.1. maddeleri gereği, DASK"ın sorumluluğu ZDS poliçesindeki sigorta bedeli ile sınırlıdır. Zorunlu deprem sigortası yapma konusunda tek yetkili konumunda olan DASK, kendi adına sigorta poliçesi düzenleme yetkisini, diğer (özel) sigorta şirketleriyle yaptığı yetki sözleşmeleriyle bu şirketlere bırakmakta ve özel sigorta şirketleri DASK poliçesinin kurum nam ve hesabına düzenlenmesine aracılık etmektedir.
    Somut olayda; davacıya ait konut için zorunlu deprem sigorta poliçesinin, ihbar olunan ... Sigorta A.Ş. tarafından 18.07.2011 tarihinde 1 yıl vadeli olarak düzenlendiği; poliçede taşınmaz yüzölçümünün 100 M2 ve sigorta bedelinin 59.000,00 TL. olduğu; davaya konu deprem olayının (23.10.2011 tarihinde) gerçekleşmesinden sonra, 20.02.2012 tarihinde ... Sigorta A.Ş. tarafından "DASK M2 Artış Belgesi" başlıklı zeyilname ile sigortalı konut alanının 140 M2 ve sigorta bedelinin de 82.600,00 TL. olarak düzeltildiği görülmektedir. Davacı ise, poliçenin ilk halindeki 59.000,00 TL"lik sigorta bedeli ile zeyilden sonraki 82.600,00 TL"lik bedel arasındaki farkın tahsilini istemektedir.
    Davacıya ait sigortalı konutun yeniden yapım maliyeti, 05.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, 100 M2"nin esas alınması halinde 56.500,00 TL. ve 140 M2"nin esas alınması halinde 79.100,00 TL. olarak hesaplanmıştır. Davalı DASK"ın, davadan önce 57.820,00 TL. tazminatı davacıya ödediği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece, DASK poliçesi ile bina M2 artışına ilişkin zeyilname geçerli kabul edilip, anılan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davalı DASK"ın sorumlu olduğu miktar belirlenmiştir. Ne var ki; 23.10.2011 tarihindeki depremde ağır hasar görüp yıkılan davacı konutu için düzenlenen DASK poliçesinde yapılan 20.02.2012 tarihli M2 artışına ilişkin zeyilnamenin geçerli kabul edilişinin hukuki gerekçesine kararda yer verilmemiştir.
    Açıklanan tüm bu vakıalar karşısında; DASK poliçesi kapsamındaki deprem rizikosunun gerçekleşmesinden sonra yapılan zeyilnamedeki sigorta bedelinin, kural olarak sadece zeyil tarihinden sonraki rizikoları temin edeceği; ancak, davacıya ait konutun ağır hasar görüp yıkımına karar verilmesinden (tamamen yok olmasından) sonra 20.02.2012 tarihli zeyilname ile konut M2"sinin 100"den 140"a çıkartılmasında ve tamamen yok olan bir konut için ileriye dönük zeyilname düzenlemesinde davalı DASK"ın hukuki yararı bulunup bulunmadığının hükümde tartışılıp gerekçelendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı DASK vekili ve ihbar olunan ... Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davalı ... Sigortaları Kurumu ile ihbar olunan ... Sigorta A.Ş"ye geri verilmesine 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi