9. Hukuk Dairesi 2017/7558 E. , 2017/21215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti, izin ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirket bünyesinde 0701199511883 sigorta numarası ile 13 yıldır sürekli aynı firmada çalışmasına rağmen 2 yılda bir başka şirket adlarıyla şirket değişikliği yapılarak dönem dönem süreli iş akitleri zorla müvekkillerine imzalatılarak 13 yıldır fasilasız olarak asgari ücretten müvekkilinin çalıştırıldığını, müvekkilinin fazla mesaisinin, hafta sonu tatil, bayram izni yıllık izin ücretleri ve 13 yıl 7 aylık kıdem tazminatının istemesine rağmen davalı yanca ödenmediğini belirterek 1,00 TL fazla çalışma ücreti, 400,00 TL hafta sonu tatili, 36,00 TL dini ve milli bayram tatil ücreti, 200,00 TL yıllık izin ücretleri ile 3.240,00 TL kıdem tazminatının fesih tarihinden itibarin işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının vekil eden firmada 01.01.2007 - 31.12.2007 tarihleri arasında çalıştığını, Akabinde davacının başka firmalarda aynı hastanede aynı işi yapmaya devam ettiğini, Davacının 2008 yılında ... firmasında 2009 yılında ... firmasında çalışmaya devam ettiğini ve davacının en son 01.05.2009 tarihinde ... firması tarafından işten çıkarıldığını belirterek feshe bağlı haklardan dolayı firmalarının sorumlu olmadığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Gerekçeli kararda davalının savunmasının yazıldığı paragrafın başında "..Davacı vekili mahkememize hitaben verdiği dava dilekçesinde.." şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
2- Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.
Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanılmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Ayrıca HMK. nun 297/2. maddesinde hükmün hiçbir tereddüde yol açmayacak şekilde açık olması da emredilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece gerekçeli kararda aynen; “...Yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; dava işçi alacaklarına ilişkin olup, davacı taraf kıdem tazminatı, fazla çalışma alacağı, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve yıllık izin ücretinin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Yargılama sırasında bilirkişiden rapor alınmış olup, davacının çalışma süresinin 11 yıl 11 ay olduğu, brüt aylığının 666,00 TL olduğu, yapılan hesaplamalar sonucunda davacının kıdem tazminatı alacağının 7888,88 TL hastaneden, 581,49 TL ... temizlik LTD ŞTİ, den hak kazandığı, aynı şekilde fazla mesai ücreti 968,34 TL hastane 631,43 TL ..., resmi tatil ücreti 369,43 TL hastane 233,01 TL ..., yıllık izin ücreti 2831,32 TL hastaneden alacakla haklı olduğu miktar olarak belirtildiği görülmüştür. Yine bilirkişi raporunda hafta tatili ücreti olarak davacının hafta tatilini kullandığı anlaşıldığından bu alacağa hak kazanmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu mahkememizce hüküm kurmaya elverişli ve yeterli görülmüş olup davacının dava ve ıslah dilekçesinde faiz ve miktara ilişkin talepleri dikkate alınarak taleple bağlılık ilkesi gereğince kıdem tazminatı olarak 7288,88 TL"nin dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile, izin ücreti olarak 2831,32 TL, fazla mesai ücreti 968,34 TL ve genel tatil ve milli-dini bayram tatil alacağı olarak 369,43 TL"nin dava dilekçesi ile açılan kısımlarına dava tarihinden artan kısımlarına ıslah tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yükse faiz uygulanarak davalılardan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş” şeklinde bir açıklama yazılmıştır.
Gerekçeli kararda tarafların iddia ve savunmalarının, delil olarak dayanılan bilgi ve belgeler ile beyanların ve raporun yazılması yerindedir. Ancak bunların yazılması ile yetinilerek yukarıdaki şekilde açıklama yapılması “ gerekçe “ değildir.
Gerekçe iddia ve savunmanın her bir alacak kalemi açısından tartışılması, davacının kabul edilen alacaklarının yasal dayanaklarının belirtilmesi, hangi tarafın hangi deliline üstünlük tanındığının nedenlerinin ve davalı arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirtilmesidir.
Karar gerekçesizdir.
Ayrıca davada sadece bir tane davalı olduğu halde kabul edilen alacaklardan “müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak” denilerek hüküm kurulması hükmün infazında tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalıdır.
Sonuç olarak kararın gerekçesiz olması, infazda tereddüde yol açacak şekilde hüküm kurulması, Anayasa’ nın 138 ve 141. maddeleri ile HMK. nun 297. maddesine aykırı olup, adil yargılanma hakkının ihlalidir. Kararın salt bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 13.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.