Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4763
Karar No: 2012/6755

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/4763 Esas 2012/6755 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2012/4763 E.  ,  2012/6755 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Edremit İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 22/07/2010
    NUMARASI : 2009/458-2010/325


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 11.07.2011 tarih, 2011/453-15194 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
    Borçlu tarafından yapılan meskeniyet şikayetinin kabulüne dair icra mahkemesi kararının alacaklı vekilinin temyiz etmesi üzerine Dairemizce temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddedildiği, bu kez alacaklı vekilinin kendisine yapılan icra mahkemesi karar tebliğinin usulsüz olup, öğrenme tarihine göre temyizinin yasal sürede olduğunu ileri sürerek karar düzeltme talep ettiği anlaşılmıştır.
    Dairemizin geri çevirme kararı uyarınca, mahkemece yapılan araştırma doğrultusunda Ankara Barosu Başkanlığınca verilen 02.02.2012 tarihli cevabi yazıyla, alacaklı vekili .. sicil no’lu Av. ..’in “... Sokak, No: .. ./Ankara” adresinde faaliyetini sürdürdüğü, 5040 sicil no’lu Av. ..’in büro adresinin ise “...No: ../Ankara” olduğunun bildirildiği görülmüştür.
    Gerek takip talebinde, gerek ödeme emrinde ve gerekse şikayet dilekçesinde alacaklı vekili Av. ...’in adresi “...../Ankara” yazılı olduğu halde dava dilekçesinin aynı isimli başka bir avukata "..../Ankara" adresinde tebliğ edildiği ve gıyabında yapılan yargılama sonucu şikayetin kabulüne karar verildiği, mahkeme kararının da öncekiler gibi yanlış adreste tebliğ edildiği belirlenmiştir. Buna göre şikayete konu icra takibinde alacaklı vekili olan Av. ..’e karar tebliği de dahil yapılmış hiçbir tebligat bulunmadığından, adı geçen yönünden temyiz süresinin başladığından ve geçtiğinden söz edilemez. Usulsüz de olsa yapılmış bir tebligat olmadığından, olayda 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesi uygulanamaz. Bu nedenle temyiz dilekçesinde tebliğ işlemine yönelik bir iddiasının bulunmaması, anılan hususu karar düzeltme nedeni yapmasına engel teşkil etmez.
    Bu durumda alacaklı vekilinin 29.09.2010 tarihinde yaptığı temyiz isteminin yasal sürede olduğunun kabulü zorunlu olduğundan, alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 11.07.2011 gün ve 2011/453 Esas, 2011/15194 Karar sayılı “süre aşımı bakımından temyiz dilekçesinin reddine” dair kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verilmesinden sonra alacaklının 29.09.2010 tarihli temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi:
    Borçlunun meskeniyet nedeniyle İİK.nun 82/12. maddesine dayalı olarak haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda şikayetin kabulüne karar verildiği, ancak yukarıda da açıklandığı gibi duruşma gününün icra takibinde alacaklı vekili olan Av. ...’e değil ismi aynı olan başka bir kişiye tebliğ edilerek yargılamanın alacaklı vekilinin gıyabında sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bir diğer anlatımla, şikayetin yasal hasmı olan şikayet konusu icra takibinin

    alacaklısının vekiline duruşma gününün tebliğ edilmediği ve yokluğunda yargılamanın yürütüldüğü görülmektedir.
    6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Taraflar “silahların eşitliği ilkesi” gereği iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat hakkına sahiptirler. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; taraflar duruşmaya çağrılmadan, bir başka deyişle taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasa’nın 36. maddesi ile düzenlenen "iddia ve savunma hakkının kullanmasına imkan tanınması ilkesi"nin doğal bir sonucudur. Gerçekten de savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile HMK.nun 27. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir.
    Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat  Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.
    O halde mahkemece alacaklı vekiline dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesine rağmen; taraf teşkili sağlanmadan, varsa delilleri toplanmadan, savunma hakkını kısıtlar biçimde duruşma açılıp yargılamaya devam olunması ve yokluğunda davalı aleyhine karar verilmesi isabetsizdir.
    SONUÇ  : Alacaklının  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 07/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi