14. Hukuk Dairesi 2018/1175 E. , 2018/5508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili ve asli müdahil vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2010 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.11.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve asli müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının dava konusu 1049 ada 6 parsel sayılı taşınmazı 1985-86 yıllarında satın aldığını ancak mali denetimler dolayısıyla davalı babası adına tescil ettirdiğini, babasının taşınmazın ... kaydını davacıya devretmeye yanaşmadığını beyan ederek taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı, taşınmazı kendi birikimleriyle satın aldığını, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asli müdahil temsilcisi, davanın reddine, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve satış vaadi sözleşmesi nedeniyle dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin tapusunun iptaliyle asli müdahil şirket adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir
Mahkemece ilk olarak, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine hüküm, Dairemizin 03.06.2014 tarih, 2014/2570-7317 E. K. sayılı ilamıyla, "Davacının dayandığı tarihsiz taahhütname başlıklı belgenin dava konusu taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı payların tescil edildiği tarihlerden önce veya sonra düzenlenmesinin bir önemi olmadığı gibi bu belgenin tarihsiz olmasının da bir önemi yoktur. Çünkü, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında böyle bir kısıtlama bulunmamaktadır. Bu husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.07.2010 günlü ve 2010/14-394 Esas, 2010/395 Karar sayılı ilamında da belirtilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının yorum yolu ile genişletilerek bir taraf aleyhine durum yaratılması İçtihadı Birleştirme Kararı ile amaçlanan sonuca uygun değildir. Bu durumda mahkemece söz konusu yazılı belge de değerlendirilerek işin esası hakkında Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece ikinci olarak, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili, müdahil vekili ve davacı vekilinin temyiz talebi üzerine hükmün, Dairemizin 16.06.2015 tarih, 2015/6171-6727 E.K. sayılı ilamında "1-Davacı vekili HUMK’nın 434. maddesi uyarınca temyiz harç ve giderlerini yatırmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş; yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin ve müdahil vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, inanç sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. Somut uyuşmazlıkta, davacı dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın inanç sözleşmesine dayanarak adına tescilini istemiştir. Hükme esas alınan 22.11.2012 günlü inşaat bilirkişi raporunda taşınmazın zemininin 1.302.950.00 TL değerinde olduğu saptanmıştır. Taraflar arasındaki çekişmenin konusu 6 sayılı parselin zemini olup üzerindeki n...mam bina dava konusu değildir. Bu nedenle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca müddeabih, taşınmazın zemin değeri olan 1.302.950.00 TL olup, üzerinden harç ve vekalet ücretinin bu değer üzerinden takdiri gerekir. Mahkemece, 6 sayılı parselin zemin değeri üzerinden harç ve vekalet ücreti takdiri gerekirken, taşınmaz ile üzerindeki n...mam binanın değerleri toplamı dikkate alınarak harç ve vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiştir" gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin karar düzeltme talebi, Dairemizin 07.03.2016 tarih, 2015/16233 E.-2016/2912 K. sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
Mahkemece üçüncü olarak, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda harç ve vekalet ücretinin tespitinde 1.302.950,00 TL"nin esas alınmasına karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine hükmün “Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle hükümde ... iptali ve tescil talebine hiç değinilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.”gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece dördüncü olarak, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, dava konusu 1049 ada 6 parsel taşınmazın ... adına kayıtlı olan ... kaydının iptali ile ... adına tapuya tesciline, taşınmaz üzerinde asli müdahil ... Proje İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti lehine konulan satış vaadi şerhinin terkinine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ve asli müdahil vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunun yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1)
Somut olaya gelince; asli müdahale talebinde bulunan ... Proje İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti temsilcisi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve satış vaadi sözleşmesi nedeniyle dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin tapusunun iptaliyle asli müdahil şirket adına tesciline karar verilmesini talep ettiklerini belirterek davaya asli müdahale talebinde bulunmuş, asli müdahale harcı asli müdahale dilekçesinin sunulduğu 13.05.2010 tarihinde yatırılmış ve asli müdahil mahkemece gerekçeli karar başlığında gösterilmiş olduğu halde asli müdahilin istekleri bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir
Ayrıca davacı, şerh lehtarına karşı dava dilekçesinde satış vaadi şerhinin terkinini talep etmediği halde satış vaadi şerhinin terkinine karar verilmesi de doğru değildir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmü bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekili ve asli müdahil vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.09.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.