Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/3119
Karar No: 2015/2676
Karar Tarihi: 25.11.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3119 Esas 2015/2676 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/3119 E.  ,  2015/2676 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    Taraflar arasındaki “iş bedeli alacağı” davasından dolayı, Özel Dairece bozulması üzerine direnme yoluyla; Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 18.03.2014 gün ve E:2013/371, K:2014/119 sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"ndan çıkan 18.03.2015 gün ve E:2014/15-2182, K:2015/1047 sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı-karşı davacı ... vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçeler, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre, 6217 Sayılı Kanun"un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteklerinin REDDİNE, aynı Kanun"un 442/3. ve 4421 Sayılı Kanun"un 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren (248) TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine; 25.11.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.



    KARŞI OY

    Uyuşmazlık geçersiz inşaat sözleşmesine istinaden ilave işler bedelinin tahsilinde iş sahibinin iade yükümünün kapsamı vekaletsiz iş görme (BK 413 m.) hükümlerine göre mi yoksa sebepsiz zenginleşme (BK 61 vd. md.ler) hükümlerine göre mi belirlenecektir.
    Davacı müteahhit asıl davada; davalı ile imzaladığı eser sözleşmesinde imalatın bayındırlık birim fiyatı + % 10 üzerinden hesaplanacağının kararlaştırıldığını, 74.000 TL çek verildiğini bunun takibe konulduğunu, ayrıca sözleşme dışı yaptığı ilave işlerin olduğunu belirterek şimdilik 100 bin TL nin tahsilini istemiştir.
    Davalı ise birleşen iki ayrı davasında davacının işini yapmadan sahte faturalarla kooperatiften para aldığını, ek sözleşmeye göre de kararlaştırılan işleri yüklenicinin yapmadığını, bu yüzden haksız ve yersiz olarak ödemelerin iadesini talep etmiştir.
    Asıl ve birleşen dosyaların birlikte yapılan yargılaması sonucu mahallinde keşifler yapılmış, aralarında inşaat, elektrik, mimar, makine mühendisleri, mali müşavir, borçlar hukuku hocaları, avukat hukukçuların da bulunduğu toplamda 12 ayrı bilirkişinin imzasını taşıyan 3 ayrı ana rapor 3 ayrı ek bilirkişi raporu alınmıştır.
    Yerel Mahkemece 14.05.2007 tarihli bilirkişi raporundaki veriler revize edilip, kullanılarak yapılan hesaplamalara göre iş bedelinin; geçersiz sözleşmedeki kararlaştırılan fiyatlar üzerinden değil, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak işin yapıldığı tarih itibarı ile karsız rayiç bedel üzerinden bizzat hesaplanması sonucu; 1- Davacı yüklenicinin davalı kooperatiften yapmış olduğu imalatlar karşılığında alacaklı olmayıp aksine davalı kooperatifin fazla ödemesi olduğu anlaşıldığından asıl dava yönünden reddine, 2- Davacı kooperatifin 14.05.2007 tarihli rapor ve takip eden ek raporlarda naylon fatura iddiası kanıtlanamadığından birleşik davasının reddine, 3- Davacı kooperatif tarafından davalılar aleyhine bedeli tahsil edilip yapılmayan imalatlar nedeni ile açılan alacak davasının asıl dava dosyasında yapılan hesaplamalar neticesinde davacı kooperatif tarafından davalı yükleniciye 74.423,02 YTL fazla ödeme yapıldığı davacı kooperatifin fazla ödemenin istirdadına ilişkin bu davası yönünden, yüklenicinin davalı şirket olması nedeni ile davalı şirkete yönelik 29.000,00 YTL bedelli davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
    ~Yüksek Dairece “Yanlar arasındaki sözleşmelerin “batıl” olması sebebiyle; sözleşme dışı iş yapıldığında bu işlerin bedeli, Borçlar Kanunu"nun 413. maddesi hükmüne ve dolayısıyla “vekâletsiz gerçek-tam iş görme” kurallarına göre hesaplanacağı” gerekçesiyle ve oyçokluğuyla hüküm bozulmuştur. Mahkemenin direnmesi sonucu Yüksek Genel Kurul aynı ilkeler muvacehesinde kararı oyçokluğuyla bozmuştur. Davalı- karşı davacı Kooperatif karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    Somut olayda yüklenici şirket temsilcisinin davacı şirketi temsilen, davalı kooperatifin de müdürü sıfatıyla imzaladığı inşaat sözleşmesi 1163 sayılı Yasanın 59/4. maddesi delaletiyle BK.nun 19/2. maddesi uyarınca geçersizdir. Bu husus mahkeme ve yüksek dairenin de kabulündedir. Sorun geçersiz sözleşme nedeniyle yapılan imalat bedelinin hangi sorumluluk nedenine göre geri isteneceğidir.
    6098 sayılı Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 77 inci maddesinde, " Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” hükmü yer almaktadır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. 818 sayılı BK nun geri verilmesi gereken tutarın belirlenmesinde genel hüküm niteliğindeki 63. maddesi uyarınca iyi niyetli zenginleşen, sebepsiz zenginleşme konusunun kendisinden istendiği tarihten önce elinden çıktığını iddia ve ispat ettiği miktar oranında ret ve geri vermeyle yükümlü olmayacaktır. Buna karşın; zenginleşen, zenginleşme anında veya sonrasında mal varlığındaki artışın geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığını biliyor veya bilmesi gerekiyor ise, kötü niyetli sayılacağında kuşku bulunmamaktadır. Şu da ifade edilmelidir ki sebepsiz zenginleşmenin kanunda düzenlenmesinin amacı, iki mal varlığı arasındaki sebepsiz değer kaymasının geri verilmesinin sağlanmasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin işlevi uğranılan kayıpları gidermek değil hukuki bir sebebe dayanmaksızın başkası sayesinde elde edilen menfaatleri bu kişiye nakletmektir. Zenginleşenin geri verme borcunun doğumu için kusurlu olması şartı aranmamaktadır. Aksi takdirde bu kurum kusur şartı aranmayan bir haksız fiil türü halini almış olurdu.
    Yukarda açıklanan nedenlerle Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin Yüksek Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen görüşüne göre geçersiz sözleşmelerde taraflardan her biri diğer tarafın ifa ettiği edimi (zenginleşmeyi) sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmekle yükümlüdür. Geçersiz bir sözleşme nedeniyle bir tarafın karşı taraftan aldığı şey, kendisi yönünden sebepsiz zenginleşme niteliğindedir. Dolayısıyla, geçersiz sözleşmenin tarafları sadece ve ancak, o geçersiz sözleşme nedeniyle birbirlerine verdiklerini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak geri isteme hakkına sahiptirler. Bu nedenledir ki; geçersiz sözleşmelerde iadenin denkleştirici adalet ilkelerine göre davacının ödediği bedelin dava tarihindeki güncel karşılığı olacağı bir çok yerleşmiş yargı kararlarında kabul edilmektedir. Geçersiz olan sözleşmenin niteliğinin önemi yoktur. Somut olaydaki gibi eser sözleşmesi olabileceği gibi satım, yapı denetimi hizmet sözleşmesi, kira sözleşmesi de olabilir.
    Nitekim satım akdi ile ilgili YHGK bir kararında; “…taraflar arasında yapılan taşınmaz ile ilgili sözleşme geçersiz olup, bu sözleşme taraflara herhangi bir hak bahşetmez. Ne var ki, geçersiz satışlarda… herkes aldığını aynı anda iade ile mükelleftir. Taşınmazın tapu kaydı Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu iptal ettirildiğine göre, davacının iade borcu ortadan kalkmıştır. Ancak, davacı satış sırasında ödediği satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davalıdan isteyebilir. Bunun kapsamının belirtilmesinde ise (…) denkleştirici adalet kurallarının gözden uzak tutulmaması gerekir.” (YHGK 11.06. 2003 tarih ve 2003/13-414 E., 2003/410 K.) demiştir.
    Bilindiği üzere hukuki işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşme iken tıpkı sebepsiz zenginleşme, haksız fiil kurumları gibi vekaletsiz iş görme de, kanundan doğan bir borç kaynağı olarak kabul edilmektedir. Vekaletsiz iş görme 6098 sayılı TBK nın genel hükümler yerine özel sözleşmeler bölümünde düzenlenmiş olup aynı yasanın ‘İşsahibinin hak ve borçları’ üst başlıklı ‘İşin işsahibinin menfaatine yapılması hâlinde’ alt başlıklı 529. maddesi “ İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş olan işgören hakkında da uygulanır. İşgören, yapmış olduğu giderleri alamadığı takdirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” şeklinde olup EBK 413.maddesine paralel düzenleme getirmiştir. Bu maddede “Gerçek anlamda vekaletsiz iş görme”ye yer verilmişken bir sonraki maddede ise işin işgörenin menfaatine yapılması hâlinde “gerçek olmayan VİG” düzenlenmiştir. Örneğin seyahate giden komşuya ait evin yıkılan duvarının yapılmasında vekaletsiz olarak iş yapıldığı için gerçek VİG hükümlerine göre işsahibi işgörene zorunlu ve faydalı giderleri faiziyle birlikte ödemek zorundadır. Eğer işgören kendi menfaatine vekaletsiz iş görmüş ise TBK. 530. (414).m. göre ortaya çıkan menfaatleri edinme hakkına sahip olup ancak zenginleştiği ölçüde işgörenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlü olur. Az yukarda belirtildiği üzre; 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 410 ve devamı maddelerinde tanımını bulan vekâletsiz iş görme, niteliği gereği, iş sahibinin bilgisi dışında gerçekleşen bir olgudur. Aynı Kanunun 415. (TBK 531. m) maddesi hükmü gereğince, iş sahibi, vekâletsiz iş görenin bu işine icazet verdiği takdirde, iş gören ile kendisi arasında vekâlet hükümleri geçerli olur. Böyle bir durumda, başlangıçta vekâletsiz iş görme niteliği taşıyan olgunun, verilen icazetle birlikte, yetkili vekilin müvekkili adına yaptığı bir iş haline dönüşeceği ve bu etkinin, işin yapıldığı andan itibaren doğacağı açıktır. Bu anlamda vekalet akdiyle gerçek vekaletsiz iş görme arasındaki tek fark rıza ve muvafakatin bulunmamasıdır. Vekil en hafif kusurundan sorumludur. Bu haliyle gerçek V.İ.G.de vekalet akdine yakın bir sözleşmesel ilişki vardır. Oğuzman’ın da belirttiği üzere bir borcun ifası borçlunun çıkarına uygun ve mevcut bir yasaklamaya aykırı değilse VİG hükümleri, aksi takdirde sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacaktır.(Oğuzman /Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. bası, İst. 2010, s. 205) Bu arada belirtilmelidir ki; götürü ücret ile kararlaştırılan kanunun yasaklamadığı bir sözleşmeye istinaden sözleşmede yer almayan bir kısım ilaveler yapılarak inşaat tamamlanmışsa bu ilaveler nedeniyle harcanan paranın gerçek VİG hükümlerine göre istenmesinde tereddüt ve tartışma yoktur. Bu durumda elbette ki sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanmaz. Ne var ki somut olayda yüklenicinin işsahibinin iradesi ve izni dışında mevcut bir geçersiz sözleşmeye göre yaptığı ilave işlerden kendi şirketinin menfaatine uygun hareket ettiği için gerçek VİG nin unsurları gerçekleşmemiştir. Kamu düzenine aykırı bir sözleşmeye yaslanan yüklenicinin Gerçek anlamda VİG imtiyazından yararlandırılması, yüklenici kârı, hakimin takdir edeceği tazminat verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Gene bir sözleşme ilişkisinin geçersizliğine rağmen bunun ifası için yapılan kazandırmalar geçerli sayılıyorsa bunların iadesi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre olacaktır. (Oğuzman /Öz, aynı eser s. 722) sözleşmenin veya hükümsüz olan bir sözleşmenin tanıdığı imtiyazdan VİG aracılığıyla da olsa davacının yararlandırılması, işsahibinin menfaatine uygun sözleşme dışı ilave iş yapanlarla bir tutulması anlamına gelir ki bunun hukuk düzeni tarafından korunduğunu söylemek zor olsa gerektir. Tandoğan’ın isabetle belirttiği gibi vekâletsiz iş görme, işgören için kazanç temini için bir vesile ittihaz etmemelidir. Vekâletsiz iş görme sayesinde kâr elde etme imkânı olursa, başkasının işlerine vaki müdahaleler lüzumundan fazla artar. (http://auhf.ankara....tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1955-12-01-02/AUHF-
    ilkelerine1955-12-01-02-Tandogan2.pdf, erişim t: 29.11.2015) Kısaca somut olayda sebepsiz zenginleşme göre çözüm tarafların menfaat dengesine daha uygundur.
    Tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin on yılı aşan sürede altı ayrı bilirkişi raporu alarak taraflar arasındaki ilişkiyi, BK nun 61 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme ilkelerine göre tasfiye etmesi usul ve yasaya uygun olup, hak ve nasafet ilkeleri açısından daha adil bir sonuç doğurmaktadır. Buna karşın kanuna açıkça aykırı olan geçersiz bir sözleşmeye istinaden yapılan ilave işlerin değerini, yeniden alınacak bilirkişi raporu ile BK’nun 413. maddesindeki vekaletsiz işgörme ilkesine göre çözümlenmesi gerektiğini savunarak yerel mahkemenin direnme kararını bozan ve karar düzeltme isteğini reddeden Yüksek Kurulun saygın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


    ...
    13.Hukuk Dairesi Üyesi

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi