15. Ceza Dairesi 2018/8603 E. , 2019/580 K.
"İçtihat Metni"Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 158/1-f son, 204/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3 yıl hapis, 2 yıl hapis ve 5.000,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının aynı kanunun 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesinin 21.09.2016 tarih ve 2015/208-2016/117 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14.11.2018 gün ve 94660652-105-42-3430-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.11.2018 gün ve 2018/93426 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Anılan karara karşı sanık müdafi tarafından duruşmalı istinaf talebinde bulunulması üzerine; tarafların açılan duruşmaya gelmedikleri ve yasal bir mazeret de bildirmedikleri gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 281. maddesi uyarınca davanın reddine dair Ankara Bölge adlîye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi"nin 17.01.2017 tarih ve 2016/122-2017/70 sayılı kararına karşı yapılan temyiz isteminin usulden reddine dair Yargıtay 15. Ceza Dairesi"nin 16.10.2017 tarih ve 2017/26673-20252 karar sayılı ilâmı üzerine; 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesine uyarınca, hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen vaki karar hakkında olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma incelemesi yapılabileceği gözetilerek gerçekleştirilen incelemede;
1- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8/1. maddesinde yer alan “Bölge adlîye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge adlîye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322’nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326’ncı maddeleri uygulanır…” şeklindeki düzenleme uyarınca, temyiz kanun yolu bakımından halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305/1. maddesinin 1. bendinde yer alan, “iki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler… temyiz olunamaz” şeklindeki hükmün, Anayasa Mahkemesinin 23.07.2009 tarih ve 2006/65-2009/114 sayılı kararı ile iptal edilerek, kararın 07.10.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlandığı ve yayımı müteakiben 1 yıl sonra 07.10.2010 tarihinde iptal kararının yürürlüğe girmiş olduğu, bilahare 14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. madde de yer alan, “Bölge adlîye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üç bin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz.” şeklindeki düzenleme uyarınca, para cezalarına ilişkin temyiz sınırının yeniden düzenlendiği,
Bu duruma göre,
a- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8/1. maddesi uyarınca 01.06.2005 tarihinden itibaren, Anayasa Mahkemesince iptal edildiği 07/.10.2010 tarihine kadar yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305/1. maddesinin 1. bendi uyarınca, gerek hapis cezasından çevrilen, gerekse doğrudan verilen iki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümlerin temyiz olunamayacağı, kesin nitelikte oldukları,
b- Anayasa Mahkemesince verilen ve 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren iptal kararından sonra, 6217 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihleri arasında, gerek hapis cezasından çevrilen, gerekse doğrudan verilen miktarı ne olursa olsun, tüm para cezalarının temyiz edilebilir olduğu, kesin nitelikte olmadıkları,
c- 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. madde gereğince, hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üç bin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı, kesin nitelikte oldukları,
Nazara alındığında, Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesince tekerrüre esas alınan Ulukışla Sulh Ceza Mahkemesinin 12.11.2012 tarih ve 2012/53-97 sayılı kararında sanık hakkında kurulan hükümlerin gün adlî para cezasından çevrilen 500,00 Türk lirası adlî para cezası olması ve tekerrüre esas alınan ilâmın karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla, tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
2-Sanığın müştekiden satın aldığı ziraî alet karşılığında ... adına düzenlenmiş senetleri imzalayarak verdiği, senedi düzenlemeden önce de ...’a ait sürücü belgesini gösterdiğinin iddia edildiği olayda; banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddî varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekeceği, somut olayda ise, düzenlenen senetlerin banka ya da kredi kurumlarının maddî varlıkları olmadıkları, ancak senedin düzenlenmesinden önce katılanın istemi üzerine sanığın kardeşi olan Tunahan Yıldız’a ait sürücü belgesini göstermesi nedeniyle eyleminin sahtecilik suçu yanında kamu kurumu niteliğindeki Trafik ve Tescil Müdürlüğünün maddî varlığını kullanmış olması dolayısıyla 5237 sayılı Kanun"un 158/1-d maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, aynı maddenin “f” bendi gereğince hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın şikâyetçiden satın aldığı zirai alet karşılığında ... adına düzenlenmiş senetleri imzalayarak verdiği, bunları düzenlemeden önce de ...’a ait sürücü belgesini gösterdiğinin anlaşıldığı olayda;
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekeceği, somut olayda ise, düzenlenen senetlerin banka ya da kredi kurumlarının maddi varlıkları olmadıkları, ancak senedin düzenlenmesinden önce katılanın istemi üzerine sanığın kardeşi olan Tunahan Yıldız’a ait sürücü belgesini göstermesi nedeniyle eyleminin sahtecilik suçu yanında kamu kurumu niteliğindeki Trafik ve Tescil Müdürlüğünün maddi varlığını kullanmış olması dolayısıyla TCK’nın 158/1-d. maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, aynı maddenin “f” bendi gereğince hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi ile sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerde tekerrüre esas alınan ilamların kesin nitelikte olması nedeniyle sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanamayacağının gözetilmemesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesince dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilip kesinleşen 21.09.2016 gün ve 2015/208-2016/117. sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine ve aynı maddenin 4. maddesinin (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanığın dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesi uyarınca ve mahkemenin takdiri gözetilerek 2 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen gün para cezasının aynı kanunun 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20,00 TL’den para cezasına çevrilerek sonuç olarak sanığın 2 yıl hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına; yine sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerde yer alan mükerrirlere özgü infaz rejimi ile denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin hüküm fıkralarından çıkarılmasına, infazın karar verilen bu hususlar doğrultusunda yapılmasına, hükümlerin diğer bölümlerinin aynen korunmasına, 11.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.