17. Hukuk Dairesi 2016/9624 E. , 2019/6591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalılardan ..."in sevk ve idaresindeki, davalı ..."e ait, Ak Sigorta AŞ tarafından sigortalı ... plakalı aracın müvekkili ..."ın maliki ve sürücüsü olduğu araca çarpması sonucunda araçta yolcu ... "un vefat ettiğini, diğer davacıların kazada yaralandıklarını belirterek davacılar Boğuz ve Divinya için murislerinin ölümü nedeniyle ayrı ayrı 10.000,00"er TL manevi, Larissa"nın yüzünde meydana gelen sabit iz nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı Larissa için davalı ... tarafından 12.773,73 TL ödeme yapıldığını ancak yüzünde sabit eser nedeniyle ileride yapılması zorunlu olan ameliyat ve tedavi giderlerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL maddi, davalı ... tarafından davacı ... için 524,6 TL, Divinya için 1.087,76 TL, Arşaluys için 2.666,08 TL ödeme yapıldığını ancak davacıların belgelenemeyen tedavi giderlerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 1.000,00"er TL maddi, müteveffa Gülhatır"ın için düzenlenen cenaze masrafından
dolayı 5.500,00 TL maddi, müteveffa Gülhatır"ın eşi ... için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile mirasçıları olan ... ve ..."a ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., davacıların maddi manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, tarafına yüklenen kusur oranını kabul etmediğini, davacıların araca 6 kişi bindiğini ve emniyet kemerini takmadıklarını bu nedenle müterafik kusurları bulunduğunu, davalı ... tarafından maddi zararları karşılandığından davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., kusur durumunun değişebileceğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacıların maddi tazminat taleplerini belgelendiremediğini belirterek neticede davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...Ş. vekili, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davacıların zararlarının müvekkili şirket tarafından karşılandığını, Larissa Fındık"ın tedavisi için 12.773,00 TL ve 3.015,00 TL olmak üzere toplam 15.788,00 TL, ..."ın tedavisi için 524,00 TL, ..."ın tedavisi için 700,00 TL, ... "ın tedavisi için 2.666,00 TL, Haçik Karabulut"un tedavisi için 105,00 TL ve 55 günlük destek zararı için 222,00 TL ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacılar ..., ... ve ... "ın davalılar ... ile ... aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı ... ve ... için 5.000"er TL, Larissa Fındık için 4.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iş bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle iş bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılar ... ve ..."ın maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, 1.002 TL maddi tazminatın (davalı ... poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle iş bu davacılara verilmesine, alacağa davalı ... yönünden 14/06/2006 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay
tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılar ... ile ..."ın davalarının subuta ermediğinden reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren ve 2918 sayılı Kanun"un 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı" düzenlemesine; Kanun"un geçici 1. maddesinde de "Bu Kanun"un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun"un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20"sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı"nın yükümlülüklerinin sona ereceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile, sigorta şirketlerinin belgeli tedavi giderleri yönünden sorumluluğu son bulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun"un 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak sözkonusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir.
Davacılar vekili, davacılar Arsen ve ... için dava dilekçesinde yol, refakatçi, bakıcı, beslenme,
muayene, pansuman gibi belgelenemeyen tedavi giderleri yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş, mahkemece hesap bilirkişisinden alınan 29.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda bu hususlarda doktor bilirkişiden rapor alınması gerektiği belirtilmişse de mahkemece davacıların bu talepleri hakkında bilirkişi raporu alınmamıştır. Dosya arasında yer alan ...Adli Tıp Şube Müdürlüğünün raporlarına göre davacı ... ve Arsaluys"un kazadan dolayı yaralanması olduğu anlaşılmakla, mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu davacıların tedavi giderlerine yönelik taleplerinin reddine dair karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun"un 59. ve geçici 1. maddesi gözetilerek, konusunda uzman doktor bilirkişiden, gerekli evraklar dosya arasına alındıktan sonra, davacının yaralanması dikkate alınarak, tedavi giderleri konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98.maddesi ve yönetmelik kapsamı dışında kalan belgelenemeyen tedavi giderleri yönünden davalıların sorumlu tutulması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacı Larissa, kazadan dolayı yüzünde sabit iz oluştuğunu iddia etmiş ve bu sabit iz nedeniyle ileride yapılması zorunlu olan ameliyat ve tedavi giderleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan 03.02.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacının yüzünde oluşan skarların sabit iz niteliğinde olduğu, bu sabit eser niteliğindeki ilgili skar görünümlerinin tıbbi müdahaleler ile ortadan tamamen kaldırılmasının mümkün olmadığı, yapılabilecek işlemlerin skar görünümünü azaltıcı girişimlerden ibaret olacağı, ancak bu azaltıcı girişimlerin kaç seans olabileceğinin öngörülemeyeceği, bu nedenle bir maliyet hesabı yapılamayacağı, sağ ağız çevresi mimik hareketlerindeki aksamayı ortadan kaldırabilecek bir cerrahi yöntem olmadığı belirtilmiş, mahkemece hükmün gerekçesinde davacı Larissa"nın yüzünde meydana gelen sabit eserle ilgili ileride yapılacak tedavi masraflarının ayrıca talep edilebileceği belirtilerek
bir değerlendirme yapılmışsa da hükümde davacının maddi tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.
Kabule göre, davacının yüzündeki sabit izin giderilmesi/azaltılması için asgari kaç seans uygulanması gerektiği ve buna göre bir maliyet belirlenmesi için aynı bilirkişilerden ek rapor veya gerektiğinde üniversitelerin plastik cerrahi kürsüsü blirkişisinden yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4-Davacılar Boğuz ve Divinya, murislerinin ölümü nedeniyle 10.000,00"er TL, davacı Larissa yüzündeki sabit iz nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle Boğuz ve Divinya için 5.000,00"er TL, Larissa için 4.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 22/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.