8. Hukuk Dairesi 2014/6860 E. , 2015/13210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Manevi tazminat, katılma alacağı, ev eşyası alacağı ve ziynet alacağı
........ ile ........ aralarındaki manevi tazminat, katılma alacağı, ev eşyası alacağı ve ziynet alacağı davasında mahkemenin yetkisizliğine dair....... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.08.2013 gün ve 197/475 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanmadan kaynaklı manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesi ile dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaz, ev eşyası ve ziynetlere ilişkin alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; yetki, görev ve derdestlik ilk itirazlarında bulunmuş, esasa ilişkin olarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalının ikametgahının..... oluşu, yetki itirazının usulüne uygun yapılması gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmiştir.
Taraflar 31.08.1983 tarihinde evlenmiş, 19.07.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 09.04.2013 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK"nun 225/2.m.) Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM"nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK"nun 202, 4722 s.Yasa"nın 10.m.).
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK"nun 31.md.). İddianın ileri sürülüş şekline göre talep, manevi tazminat ve mal rejiminin tasfiyesi ile oluşan alacak isteğine ilişkindir.
Bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemeleri"nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise...ve ... ......"nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri"nde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, görevsiz Asliye Mahkemesi"nde açıldığı halde,
davalının ikametgahına değinilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Mahkemece öncelikle görev hususunda bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 2/2. Maddesi, "... Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere ... ve .. ... ..."nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesi"nce bakılır..." hükmünü içermektedir. Anılan maddede Asliye Hukuk Mahkemesi"nin Kanun kapsamındaki dava ve işlere, "Aile Mahkemesi Sıfatıyla " bakacağına yönelik bir açıklamaya yer verilmemiştir.
4787 sayılı Kanun"un 2/2. maddesine uygun olarak, ..... Asliye Hukuk Mahkemesi"ne açılan davada yargılama yapılıp karar verilmiştir.
Mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının belirtilmemesinin sonuca bir etkisi yoktur. Aile Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemelerinde aynı yargılama usul ve yöntemleri uygulanmaktadır. Mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosya başka bir mahkemeye de gönderilecek değildir. Dava aynı mahkemede görülüp sonuçlandırılacaktır.
..... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla baktığını belirtmemesi ancak sonuca etkili olmayan usuli bir eksiklik olarak kabul edilebilir. Sırf bu nedene dayalı olarak esasa yönelik temyiz incelemesi yapılmadan hükmün bozulmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının esaslı bir unsurunu teşkil eden makul süre içinde yargılanma hakkına, T.C. Anayasası"nın davaların en az gider ile ve mümkün olan suretle sonuçlandırılması gerektiğine yönelik 141/3. maddesine, HMK"nun 30. maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği, bu nedenlerle kararın esas yönünden temyiz incelemesi yapılması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bozma neden ve görüşüne katılmıyorum. 15.06.2015