Hukuk Genel Kurulu 2017/511 E. , 2019/995 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 1. Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.10.2014 tarihli, 2014/564 E., 2014/1912 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19.03.2015 tarihli, 2015/7254 E., 2015/8846 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, komisyon ve masraf kesintileri yapıldığını, bu kesintilerin haklı ve hukuki sebebi bulunmadığını ileri sürerek 8.405,40 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmeye uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı temyiz dilekçesinde 1.774,00 TL"nin iade edildiğini belirterek belge eklemiştir. Ödeme belgeleri borcu sona erdiren belgeler olduğundan yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Mahkemece, bu ödeme savunması değerlendirilerek sonuca uygun karar verilmesi için hükmün bozulması gerekir.
2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava taraflar arasındaki kredi sözleşmesi çerçevesinde haksız kesinti yapıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı Banka nezdinde konut kredisi kullandığı ve bakiye borcu yapılandırdığı sırada komisyon, dosya masrafı, yapılandırma ücreti gibi isimler altında haksız kesintiler yapıldığını ileri sürerek toplam 8.405,40TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili müvekkilinin tacir olup yaptığı işlemlerle ilgili masraf ve ücret istemesinin yasal ve zorunlu olduğunu, buna ilişkin sözleşme hükümlerinin haksız şart kabul edilemeyeceğini, nitekim bu yönde Yargıtay kararlarının da bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
Bozma kararına karşı Yerel Mahkemece davalının süresinde bildirdiği savunma ve deliller arasında yer almayan “serbest fiş girişi” başlıklı belgeyi temyiz incelemesi sırasında eklediği ve davacı tarafa komisyon iadesi olarak yapıldığının not düşüldüğü, bu belgenin bozma kararında gösterildiği şekilde ödeme belgesi veya borcu sona erdiren bir işlem olduğunun kabul edilemeyeceği, hesap hareketlerinde dahi yer almayan, bilirkişilerce de tespit olunamayan bir hususun davacı aleyhine değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık konut kredisi ilişkisinde haksız kesinti yapıldığı iddiasıyla bu meblağın iadesi yönünde açılan davada, dava konusu değerin bir bölümünün kesintinin yapılmasından bir gün sonra davacının hesabına alacak kaydıyla iade edildiğini temyiz aşamasında dile getiren davalının bu savunmayı ispata yönelik olarak (Mahkeme ve Özel Dairenin kabulüne göre temyiz incelemesi aşamasında, dosya kapsamına göre cevap dilekçesi ekinde) sunduğu 18.10.2010 tarihli, “serbest fiş girişi” başlıklı belgenin ödeme belgesi olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce direnme olarak verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429’uncu maddesi).
Bir başka anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek yahut daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Eldeki uyuşmazlıkta Özel Daire bozma kararında ödeme belgelerinin borcu sona erdiren belgeler olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğine işaret edilerek davalının 1.774TL’yi davacı tüketiciye iade ettikleri yönündeki temyiz dilekçesindeki savunmasının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş, bu bozma kararına karşı direnen Yerel Mahkeme ise direnme kararı gerekçesinde esasen hesap hareketlerinde davalı temyizinde belirtilen şekilde iadeye dair kayıt görülmediği gibi bilirkişi incelemesinde de iade ile ilgili herhangi bir tespit yapılmadığı, bu nedenle temyiz aşamasında sunulan bu belgenin “ödeme belgesi” veya “borcu sona erdiren işlem” olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilmek suretiyle direnme adı altında karar verilmiş ise Mahkemece Özel Daire bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirme yapılarak verilen karar usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğindedir.
Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelemesi görevi Özel Daireye ait olup dosyanın bu nedenle özel daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. Maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/III-1. maddesine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.10.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.