Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8446
Karar No: 2017/723
Karar Tarihi: 24.01.2017

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/8446 Esas 2017/723 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/8446 E.  ,  2017/723 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    DAVA :Taraflar arasındaki, bakiye süre ücreti alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/01/2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına kimse gelmedi. Karşı taraf adına Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalıya ait ... Sağ. Mes. Lisesi’nde öğretmenlik yapmak üzere aylık net 3.000,00 TL ücret ile 01.09.2013 tarihinden başlayıp 01.07.2015 tarihinde sona erecek şekilde davalı şirket ile aralarında belirli süreli sözleşme imzaladıklarını, davalının 25.12.2013 tarihinde asılsız iddialara dayalı olarak sözleşmesini haksız şekilde feshettiğini, sözleşme gereği bakiye süre ücretlerini ödemesi gerektiğini iddia ederek 57.000,00 TL bakiye süre ücretinin tahsilini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının yasal zorunluluk nedeniyle müvekkiline ait Sağlık Meslek Lisesi’nde meslek dersi öğretmeni olarak istihdam edilmek üzere 01.09.2013 başlangıç tarihli iş sözleşmesinin imzalandığını, yapılacak sözleşmenin 1 yıl süreli yapılmasının mümkün iken meslek dersleri öğretmenlerinin henüz yeterli sayıda olmaması, okulda eğitimin devamı ve meslek dersi öğretmeninin zorunlu olması nedenleri ile davacı ile daha uzun süreli sözleşme yapıldığını, davacının başından beri bu durumu istismar ettiğini, başta aylık 2.000,00 TL ücret belirlenmesine rağmen davacının 3.000,00 TL."ye iş bulduğunu belirterek ücretin değiştirilmesini aksi halde işten ayrılacağını belirttiğini, belirttikleri zorunluluklar nedeniyle müvekkilinin bunu da kabul ettiğini, davacının işe başladığı andan itibaren girdiği derslerle ilgili öğrencilerden çok ciddi şikayetler gelmeye başladığını, sürekli sorunlar yaşandığını, davacının sınıfta hakimiyeti sağlayamadığını, öğrencilere karşı olumsuz davranışları, hakarete varan söz ve tutumları nedeni ile müvekkilinin çok ciddi baskılara maruz kaldığını, yoğun tepkiler nedeniyle davacıdan anatomi ve fizyoloji derslerinin alındığını, girmesi gereken ders saatinin 44 olması gerekirken 12"ye düşürüldüğünü, tüm sözlü ve yazılı uyarılara rağmen davacıda herhangi bir düzelme görülmediğini, davacıya tebliğ edilen yeni görevleri yerine getirmediğini, tüm bu nedenlerle davacının sözleşmesinin müvekkili tarafından 25.12.2013 tarihli ihtarname ile zorunlu olarak haklı sebeple feshedildiğini, feshin haksız olduğunun kabulü halinde dahi bakiye süre ücretinin tamamının talep edilemeyeceğini, davacının işi gereği kısa sürede iş bulabileceğini, haksız fesih olması halinde davacının, ancak 2013-2014 eğitim-öğretim yılının 2. döneminde başlamasına kadar kazanç kaybından bahsedileceğini, davacının yapmaktan kurtulduğu masraflarının da mahsup edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulüne karar vermiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasındaki hizmet akdinin niteliği ve buna göre davacı işçinin bakiye süreye ait ücrete hak kazanıp kazanmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Belirtmek gerekir ki eğitim ve öğretimin süreklilik arzetmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. Maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin gerek ilk kurulmasında ve gerekse yenilenmesinde esaslı unsur aranması karşısında 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre çalışan yöneticiler ile öğretmenlerin, kısaca eğitim personelinin sözleşmelerinin belirli veya asgari süreli olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira bir eğitim personeli bu kapsamda eğitim faaliyeti devam ettiği sürece çalıştırılmakta ve emekli olsa da iş sözleşmesi devam etmektedir. Bu çalışma 10 yılı aşan bir süreyi de kapsamaktadır.
    Gerçekten eğitim personeli ile ilgili yazılı sözleşme yapılması hükmü değerlendirildiğinde bu sözleşmenin belirli süreli olmaktan çok asgari süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Zira kanunun 9. maddesine göre “Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile özel öğretim kurumunu temsil eden kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli (Eğitim ve Öğretim yılı) olmak üzere yönetmelikteki esaslara göre yazılı olarak yapılmalıdır”. Buradaki en az bir takvim yılı ibaresinden açıkça bir asgari süre öngörüldüğü açıktır. Eğitim ve öğretim devam eden bir faaliyet olduğuna göre asgari süre iki yılda, üç yılda olabilir. O halde eğitim personeli ile yapılan sözleşmenin yasadan kaynaklanan asgari süreli iş sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir.
    5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’ndan önce yürürlükte olan 625 sayılı kanunun 32/son maddesindeki hüküm olan “Süresi öğretim yılı içinde sona, eren sözleşmeler öğretim yılı sonuna kadar kendiliğinden yenilenmiş sayılır” hükmü 5580 sayılı kanununda yer almamıştır. Bu hüküm 5580 sayılı yasa döneminde eğitim elemanı ile yapılacak iş sözleşmesinin asgari süreli olduğunu ve ilk asgari süreli sözleşme düzenlenmesinden sonra, yeniden yapılmasının belirli süreli sayılmasını gerektirmediği gibi tekrar asgari sürenin kabul edilmediğini göstermektedir.
    Asgari süreli sözleşmeler, tarafların bildirimli fesih haklarını asgari bir süre için ortadan kaldırdıkları belirsiz süreli sözleşmelerdir. Tarafların öngördükleri asgari sürenin bitimi ile sözleşme kendiliğinden sona ermemekte, sözleşme belirsiz süreli olarak devam etmektedir. Bu özelliği nedeniyle asgari süreli sözleşmeler belirli süreli olarak kabul edilmemektedir. Belirsiz süreli olarak kabul edilmelerinin nedeni tarafların sözleşmenin sona erme zamanını belirlememiş olmalarıdır. Belirsiz süreli kabul edildikleri için asgari süreli sözleşmenin işveren tarafından sona erdirilmesi halinde işçi şartları varsa iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir(..., H; İş Hukuku, 3.Bası, ..., 2008, s.318).
    5580 sayılı yasa kapsamındaki eğitim personeli için en az bir takvim yılı içi yazılı sözleşme imzalanmaktadır. Eğitim yılı devam ettiğinde eğitim personeli ile yasadan kaynaklanan yeni bir asgari süreli sözleşme imzalanmaktadır. Eğitim ve öğretim devam ederken, takvim yılı içinde ayrılan öğretmen yerine kalan süre için belirli süreli iş sözleşme yapılması olanağı vardır. Bu bir objektif neden kabul edilebilir. Ancak eğitim ve öğretim başına asgari süreli sözleşme yapıldıktan sonra eğitim ve öğretim devam ettiği için belirli süreli iş sözleşmesi yapılması için esaslı ve yenilenmesi içinde objektif neden olmadığı sürece eğitim personeli ile yapılan ilk sözleşmenin asgari süreli olarak kabulü gerekir.
    Diğer taraftan asgari süreli hizmet sözleşmelerinde tarafların gerçek iradesi sözleşmenin sona erme anını belirlemek olmayıp, belirli bir süre olağan fesih hakkını ortadan kaldırmak olduğundan bu tür sürelendirmeler gerçek olmayan sürelendirme olarak da nitelendirilmektedir. Asgari sürenin tarafların olağan fesih hakkını ortadan kaldırma niteliği, bu süre zarfında hukuki ilişkiye belirli süreli hizmet sözleşmelerine ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerektirir. Bunu dışında asgari süreli hizmet sözleşmeleri hukuki yapısı gereği, varlığı asgari bir süre ile emniyet altına alınmış belirsiz süreli sözleşmelerdir. (OĞUZMAN, Fesih, 13; M. EKONOMİ, “Zincirleme hizmet Akitlerinin Belirsiz Süreli Hizmet Akdine Dönüşemeyeceği Haller ve Sonuçları”, İHU, İşK. 9 (No:4); ..., İş Hukuku, 172; D.ULUCAN, “Belirli Süreli Hizmet Akdinin Sona Ermesi”, M. REHBINDER / M. EKONOMİ, Türk İsviçre Hukukunda Belirli Süreli Hizmet Akitlerinin Hukuki Sorunları, İstanbul 1979,104.).
    Belirli süreli hizmet sözleşmelerinin karakteristik özelliği sözleşmesinin feshe gerek olmaksızın, kendiliğinden sona ermesidir. Bu bağlamda, asgari süreli sözleşmelerde sürelendirme sadece görünüşte olup, sürenin sonunda tarafların fesih beyanında bulunmamaları durumunda, sözleşme belirsiz süreli olarak devam eder(OĞUZMAN, Fesih, 14).
    Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işveren tarafından halinde ise 6098 sayılı TBK.’un 438/2 maddesi uyarınca “işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilmesi gerekir”. Bu madde asgari süreli iş sözleşmesinin feshi halinde hüküm atlına alınacak bakiye süre ücretinin hesaplanmasında da dikkate alınmalıdır. Bu nedenle asgari sürenin bitimine kadar işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak indirim yapılmalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki sözleşme niteliği itibariyle ilk kez yapılıp 01.09.2013-01.07.2015 arası için imzalanmış, ancak 25.12.2013 tarihinde bu süre dolmadan feshedilmiştir.
    Mahkemece davacının iş akdinin belirli süreli olmamakla birlikte asgari süreli olup, işverenin feshin haklılığı ispatlayamaması karşısında bakiye süre ücret alacağına hükmedilmesi ve asgari süreli olması nedeni ile sürenin dolmasına kadar bakiye süre ücreti hak kazanacağına karar verilmesi yerinde ise de; davacının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 438 inci maddesine göre tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilmesi yönünde araştırma yapılmaması hatalıdır.
    3-Mahkemece hükmedilen miktarın brüt mü yoksa net mi olduğunun ve faiz başlangıç tarihinin kararda açıkca yazılmamasının 6100 sayılı HMK.nun 297 nci maddesine aykırı olup, infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de isabetsizdir.
    F)SONUÇ:
    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.450.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesi ile peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi