14. Hukuk Dairesi 2015/16096 E. , 2018/4248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı tesisi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ... ve meralar aleyhine geçit hakkı kurulamayacağını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile; dava konusu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmaz lehine 484 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni ... Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Öte yandan, 2924 sayılı ... Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi hakkındaki kanunun “amaç” başlıklı 1.maddesinde kanunun amacı, nakline karar verilen ... içi köy halkının yerleştirilmesi ve ... sınırları dışına çıkartılmış ve çıkartılacak yerlerin değerlendirilmesi suretiyle ... köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesidir. Yasanın 11.maddesine göre de; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi ... alanları ve buralardaki yapı ve tesislerin ... sınırları dışına çıkarıldıkları tarihteki fiili durumuna göre ifraz edilerek bu yerleri kullanan kişilere rayiç bedelleri peşin veya 10 yıllık süre içinde ve eşit taksitle alınmak üzere ... ve ... Bakanlığınca satılır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında somut olaya gelince; aleyhine geçit kurulan davalı ... adına kayıtlı 484 parsel sayılı taşınmazın, 6831 sayılı ... Kanununun 2/B maddesi uyarınca ... adına ... sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır.
6831 sayılı ... Kanununun 2/B maddesi uygulaması ile ... dışına çıkarılan yerler 2924 sayılı Yasanın öngördüğü amaç dışında kullanılamayacağından bu kamu malı niteliğindeki 484 parsel sayılı taşınmazdan geçit tesisi mümkün değildir.
Ayrıca, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ulaşım sağlayacak geçidin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastro yoluna ulaşması gerektiğinden davacıya ait 106 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit kurulmaması ve kurulan geçidin 522 sayılı ... parseli içinden geçen ... yoluna bağlanması da yerinde değildir.
O halde mahkemece, başkaca alternatifler araştırılarak özel mülkiyete konu taşınmazlardan kesintisiz olarak genel yola ulaşacak şekilde geçit kurulmasına karar verilmesi gerekir.
Bu hususlar dikkate alınmadan ve kesintisizlik ilkesi düşünülmeden yazılı olduğu şekilde geçit hakkı kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.