
Esas No: 2017/2166
Karar No: 2019/3983
Karar Tarihi: 12.12.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2166 Esas 2019/3983 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2166
KARAR NO : 2019/3983
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI : 2014/668 Esas - 2017/429 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Olay tarihi olan 24/09/2005 tarihinde ... merkez ... mah. ... Sokak ile ... sokak kesişiminde ... sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile davacının sevk ve idaresinde ... plakalı aracın çarpışması sonucu davacının ağır bir şekilde yaralandığını, vücudunda kalıcı sakatlık oluştuğunu, Denizli Devlet Hastanesinden alınan 28.01.2014 tarihli özürlü sağlık kurulu raporuna göre davacıda %26 oranında kalıcı sakatlık bulunduğunu, bu şekilde beden gücünde kayıp olduğunu ve tazminat ödenmesi gerektiğini, kazaya sebebiyet veren ve tamamen kusurlu bulunan ... plakalı aracın olay tarihinde davalı ... tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, açıklanan nedenlerle şimdilik 2.000 TL kalıcı sakatlık (maluliyet) tazminatını davalı ... şirketinin temerrüde düştüğü başvuru tarihi olan 24/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacı vekili 26.11.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 50.000,00 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının sürekli sakatlığının adli tıp kurumundan alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüer siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, davalının yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, olaya uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının mahkemece tespiti ile tazminattan düşülmesi gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmadığının tespit edildiğini, tedavi masrafları bakımından davalı şirketin herhangi bir sorumluluk almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, "Davanın kabulü ile 50.000,00 TL maddi tazminatın (davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine," karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili ise istinaf dilekçesinde özetle, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağını, kaza tarihinden itibaren davacının talepleri yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ceza zamanaşımının uygulanması halinde dahi kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre trafik kazalarına öngördüğü cezalara uygulanacak zamanaşımı süresi yaralanmalarda 8 yıl olduğundan dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme tarafından hatalı olarak “herhalde 10 yıllık” süre kullanılarak hüküm tesis edildiğini, oysa davaya konu somut olayda 10 yıllık sürenin uygulanması söz konusu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava çift taraflı yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı ... şirketine ZMMS sigortalı bulunan dava dışı sürücü ... sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı araç ile davacının sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. İstinafa konu uyuşmazlık, kaza tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımının dolup dolmadığı hususlarına dayanmaktadır. Davalıya dava dilekçesi 28.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 10.04.2014 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Zamanaşımı def'i cevap dilekçesi ile süresinde ileri sürülmüştür. Somut olayda, yaralamalı trafik kazası 24/09/2005 tarihinde gerçekleşmiş, davacının %26 maluliyeti bulunduğuna ilişkin Denizli Devlet Hastanesinden alınan özürlü sağlık kurulu raporu 28.01.2014 tarihinde düzenlenmiştir. Dava ise 11.03.2014 tarihinde açılmıştır. İlk Derece Mahkemesince İstanbul ATK 3.İhtisas Dairesinden alınan 30.03.2016 tarihli maluliyet raporuna göre davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %32,2 olduğu, olay tarihinden itibaren geçici iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. 2918 sayılı KTK'nın 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.5237 sayılı TCK'nın 89.maddesinde düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza zamanaşımı süresi aynı Kanun'un 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Ancak ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık "gelişen durum" ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için 8 yıllık zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (Yargıtay HGK'nın 15.11.2000 gün ve 2000/21-1609, 2000/1699 EK sayılı kararı, 17.HD'nin 07.02.2018 tarih, 2016/3768 E. ve 2018/692 K. sayılı kararı).Trafik kazası sonucu bedensel bütünlüğü ihlal olan kişide oluşan zararın, zaman içerisinde niteliği ve kapsamı yönünden bir farklılık oluşuyorsa "gelişen durumun" varlığından söz edilir. Dolayısıyla gelişen durum söz konusu olduğunda, gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içerisinde dava açılabilecektir. Somut uyuşmazlıkta gelişen bir durum olmadığının kabul edilmesi halinde olay tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında, 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilmelidir. Ancak karara dayanak yapılan 30.03.2016 tarihli ATK raporunda davacının çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü belirtilmiş ise de gelişen bir durum olup olmadığı açıklanmamıştır.Bu durumda, davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği, diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin, zamanaşımı başlangıç tarihinin tespiti açısından önem arz etmektedir.Bu doğrultuda İlk Derece Mahkemesince Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu'ndan dosyada bulunan kaza nedeniyle davacının gördüğü tedavilere ilişkin tüm belgeler, raporlar ve tedavi evrakları incelenmek suretiyle ve davacıda bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, davacının yaralanması nedeniyle kazadan sonra gelişen bir durum olup olmadığı, maluliyetin gelişen bir durumdan ortaya çıkıp çıkmadığı, hangi tarihte maluliyet durumunun saptanabilir olduğu, tedavilerinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konusunda değerlendirme içeren rapor alındıktan sonra, gelişen durumun olup olmadığı da dikkate alınarak, dava ve ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defi’nin buna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, istinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,7-İİK'nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre ... A.Ş. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, ... Bankası A.Ş Levent Şubesinin 19/09/2017 tarih ve ... numaralı 88.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı ...'ye İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/12/2019
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
