
Esas No: 2006/168
Karar No: 2006/1096
Karar Tarihi: 10.4.2006
Davaların Birleştirilmesi - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2006/168 Esas 2006/1096 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı Hüseyin, davalı Mustafa'yı hasım göstererek tapu kaydına dayanarak 258 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki payının tanınması ve bu payına vaki davalının el atmasının önlenmesini istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmıştır. Ancak, bu taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan dava bulunduğu belirtildiği için dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkeme, daha önceki davaya atıf yapılarak davayı reddetti. Ancak Yargıtay, daha önceki dava ile ilgisi olmayan bu davada kesin hüküm bulunmadığı için gerekli incelemelerin yapılması gerektiğini belirtti ve davayı tekrar Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi, uyuşmazlıkların Kadastro Mahkemesinde çözülmesi gerektiğini belirtmektedir.
7. Hukuk Dairesi 2006/168 E., 2006/1096 K.
7. Hukuk Dairesi 2006/168 E., 2006/1096 K.
- DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 12 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
Davacı Hüseyin, davalı Mustafa"yı hasım göstermek suretiyle 258 ada 22 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu öne sürüp tapu kaydına dayanarak taşınmazdaki payının tanınması ve bu payına vaki davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesi istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmıştır. Dava konusu taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan dava bulunduğu belirtilerek ve kadastro tespitinin kesinleşmediği gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı ile dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davanın reddine, "davacının 1998/25-26 E.K. sayılı dosyaya davacı sıfatı ile katılmakta muhtariyetine" karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere göre 258 ada 22 parsel sayılı taşınmaz hakkında davacı Mustafa ve Yurdagül tarafından davalı hazine aleyhine açılan kadastro tesbitine itirazdan doğan davanın yapılan açık yargılaması sonunda, davacılardan Mustafa"nın davasının kabulüne ve dava konusu 258 ada 22 parsel sayılı taşınmazın tümünün davacı Mustafa adına tapuya tescilini öngören hükmün davacı Yurdagül ile davalı hazinenin temyizi üzerine adı geçenlerin temyiz itirazlarının reddi ile aleyhlerindeki hükmün onandığı, hazinenin karar düzeltme isteminin de 17.5.2005 gününde reddedildiği, olağan kanun yollarının tüketildiği ve sözü edilen 1998/25-2000/30 E.K sayılı 24.3.2000 günlü Kadastro Mahkemesince oluşturulan hükmün kesinleştiği dosya içeriği ile belirlenmiştir.
Davacı Hüseyin"in 258 ada 22 parsel sayılı taşınmaz hakkında genel mahkemeye, açık bir anlatımla, Asliye Hukuk Mahkemesine 27.7.1999 tarihinde 258 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbit gününden sonra açtığı davanın Asliye Mahkemesince görev yönünden reddedilerek dosyanın görevli Kadastro Mahkemesine aktarıldığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak, aynı taşınmaz yada taşınmazlar hakkında verilecek bir hükmün, diğer davanın sonucunu etkileyeceğinin saptanması halinde, davalar arasında fiili ve hukuki irtibatın varlığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca dava dosyalarının birleştirilmesi zorunludur. Bu olgu sağlıklı sonuca varmanın ve dava ekonomisine uymanın temel koşuludur. Ne varki davacı Mustafa ile Yurdagül tarafından hazine aleyhine açılan dava az yukarıda ayrıntısı vurgulandığı üzere, hükme bağlanmış ve kesinleşmiştir. Bir başka deyişle sözü edilen dava görülmekte olan dava niteliğini kaybetmiştir. Öte yandan Hüseyin tarafından aynı taşınmaz hakkında açılan davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesi hükmüne dayalı kadastro öncesi nedene tutunularak açıldığı dikkate alındığında, hükme bağlanıp sonuçlanan davaya katılma niteliğindedir. Sözü edilen dava hükme bağlandığına göre elde görülmekte olmayan bir davaya katılmak yasal olarak olanaksızdır.
O halde mahkemece bu olgular dikkate alındığında uyuşmazlığın Kadastro Mahkemesinde çözümlenmesi zorunludur. Görev kamu düzenine ilişkin olup, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
O halde mahkemece yapılacak iş kesinleşen dava dosyası getirtilerek incelenmeli, o davada davacı Hüseyin"in taraf olmadığı adı geçeni bağlamayacağı, bir başka deyişle davacı Hüseyin yönünden koşulları usulün 237. maddesi hükmünde açıklanan biçimde kesin hüküm bulunmadığı, sözü edilen kesinleşen mahkeme hükmünün, güçlü delil niteliğinde olduğu, güçlü delilin öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre aksinin, daha güçlü bir delille kanıtlanabileceği dikkate alınmalı, taraflardan iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri ayrı ayrı sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı Hüseyin"in 258 ada 22 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açtığı dava hakkında sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davacı Hüseyin"in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre de sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 10.4.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
