18. Hukuk Dairesi 2014/18917 E. , 2015/5761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... Mahallesi 183 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Dava, 2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasayla değişik 10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Dava konusu 183 ada 7 parsel sayılı taşınmazda tapu kayıt maliklerinden... kızı ..."nun açık kimliğinin, yaşayıp yaşamadığının, ölü ise mirasçılarının bulunup bulunmadığının belirlenemediği, adresinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilemediği, davalıya dava dilekçesi ile gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin ilan yoluyla tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında Türk Medeni Kanunu"nun 426. ve 427. maddeleri ile 3561 Sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereğince adı geçen kişiye vesayet makamınca kayyım tayini için dava açması yolunda davacı tarafa yetki ve süre verilip, kayyım atanması sağlandıktan sonra kayyımın huzurunda yargılamaya devam edilmesi gerekirken, adı geçen kişiye ilanen tebligat yapılarak davaya devam olunup yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Dava konusu taşınmazın Kamulaştırma (değerlendirme) tarihi olan 25.11.2013 gününden önce, imar planı içinde olup olmadığı, imar planı içinde ise tarihi, ölçeği ve türü (nazım-uygulama), belediye ve diğer altyapı hizmetlerinden, (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma durumu, etrafının meskun olup olmadığı, nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca (nazım imar planı içinde bulunan ancak, belediye hizmetlerinden yararlanmayan ve meskûn yerler arasında yer almayan bir taşınmazın arsa olarak değerlendirilebilmesi için) bu plan içine alındığı tarih ve plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezlerine uzaklığı, sınırları ve mücavir alan içinde yer aldığı belediyenin nüfus ve yapılaşma yoğunluğu, genişleme hızı, taşınmazın altyapı hizmetlerine yakınlığı, ulaşım olanakları, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma imkanları, bu verilere göre taşınmazın nazım planının hazırlanma amacı olan uygulama imar planı kapsamına alınmasının yakın bir olasılık olması vs. hususlarının belediye başkanlığından getirtilip vasfı (arsa-tarla) kesin olarak belirlenmeden arsa olarak değerlendirme yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
Kabule göre de;
3-Dava konusu 183 ada 7 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma (değerlendirme) tarihi olan 25.11.2013 değerlendirme, 109 ada 29 parsel sayılı taşınmazın satış tarihi olan 03.07.2013 tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parseli olup olmadığının, imar parseli ise düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte tapu kaydının tapu müdürlüğünden getirtilip dava konusu taşınmazın kadastro, emsalin imar parseli olması halinde dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden İmar Yasasının 18. maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı oranında indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
4-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Buna göre dava konusu taşınmaz ve emsalin emlak vergisine esas 2013 yılı asgari m² değerinin ilgili belediye başkanlığından getirtilerek karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.