23. Ceza Dairesi 2015/6619 E. , 2016/1173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmak, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : 5237 Sayılı TCK"nın 158/1-h, 52/1-2, 168/1, 62, 53/1, 5271 Sayılı CMK"nın 231 maddeleri uyarınca 10 ay hapis, 11.111,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunlukları uygulanmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
5237 Sayılı TCK"nın 155/2, 43, 62, 52/1-2-4 maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis,12.500 TL adli para cezası
5237 sayılı TCK 207/1, 43, 62 maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, katılan... Sigorta A.Ş."nin 2002-2006 yılları arasında Türkiye acenteliğini yaptığı, mağdurlar ve katılanlar ile temasa geçerek şirketin daha üst bir plan sunan poliçesi bulunduğunu beyan edip sahte olarak tanzim ettiği yeni poliçeleri mağdurlara verip mağdurlardan fazladan tahsil ettiği paraları uhdesine geçirmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmak ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda;
A)Dolandırıcılık suçundan verilen karara ilişkin olarak;
Sanık hakkında katılan ..."e karşı nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, 5271 sayılı CMK"nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı Kanun"un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından, CMK"nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
B)Güveni kötüye kullanma suçundan verilen hükme ilişkin olarak;
Sanığın acentelik yetkisi sınırlarında kalarak sattığı poliçelere ilişkin 2004 yılı Mart ayından itibaren yapılan ödemelere ilişkin olmak üzere, müştekilerden ..."in 2006 yılı Mayıs ayı, ..."in 2007 Ağustos ayına kadar olan ödemeleri, ... 4.000 TL, ..."dan 2.000 TL, ..."dan 3.500 TL ve ..."dan 1.500 TL elden aldığı primleri, ... ve ..."ın da yatırmış oldukları ikinci yıl primlerini uhdesinde tuttuğu, bu kişilere yönelik olarak sahte sunumun, hileli davranışın söz konusu olmadığı yalnızca bu kişiler tarafından yatırılan primlerin acentelik sözleşmesine göre katılan şirket hesabına aktarılması gerekirken sanık tarafından aktarılmadığı, ismi geçen müştekiler yönünden zarar doğmadığı, dolayısıyla eylemlerin bu kişiler yönünden suç oluşturmayıp eylemin kül halde katılan şirkete karşı değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda zincirleme şekilde güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
C)Özel belgede sahtecilik suçundan verilen hükme ilişkin olarak;
Sanığın acentelik yetkisini aşarak katılan şirket ile ilgili olmayan sahte sunum ve planlar oluşturduğu, bu poliçeleri müşterilere cazip kılabilmek için dönem sonunda alınabilecek tazminat miktarlarını olduğundan fazla göstererek satmaya çalıştığı, katılanlar ..."a karşı bu şekilde sahte sunumlar yaparak gerçekte şirket tarafından düzenlenmeyen içerik itibari ile sahte poliçeler düzenlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda;
Belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olup, mahkemece sanığın zincirleme olarak sahte düzenlediği kabul edilen özel belgelerin nelerden ibaret olduğu karar yerinde gösterilmeden ve bu suça konu sahteliği öne sürülen belgeler duruşmada mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilmeden ve bu özelliklere göre suç tarihinin kesin olarak tesbit edilmeden ve bu özelliklere göre aldatma yeteneğinin olup olmadığı karar yerinde tartışılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.