21. Hukuk Dairesi 2016/16576 E. , 2017/5582 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 17.11.2007 tarihli iş kazası nedeniyle sigortalı ...’nun vefatına dayalı hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı eş ve çocukların maddi tazminat istemlerinin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulü ile davacı eş lehine 7.000 TL, davacı çocukların her biri lehine 1.400 TL manevi tazminatın olay tarihinden faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemece verilen 22.07.2010 tarihli ilk kararın Dairemizin 07.05.2012 tarih ve 2010/12690 Esas, 2012/7524 Karar sayılı ilamıyla, davacılara Kurumca bağlanan gelirin tazminat alacağından indirilmesi yönünden bozulduğu anlaşılmıştır. Bozmadan önce dosya kapsamına giren ... ... İl Müdürlüğü’nün 09.06.2009 tarihli yazı cevabında, sigortalı ...’nun vefatı nedeniyle hak sahiplerine gelir bağlandığı ve gelirlerin peşin sermaye değerlerinin bildirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamadan sonra, ... Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı’nın 27.02.2014 tarihli yazı cevabında, sigortalı ...’nun hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlandığı ve bu gelirlerin rücuya kabil olduğunun bildirildiği, aynı şekilde Kurumun 07.04.2015 tarihli yazı cevabında da iş kazası sigorta kolundan hak sahibi davacılara bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerlerinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Bununla beraber Mahkemece davayla irtibatı olmayan ...’nun hak sahiplerine ölüm geliri bağlanmadığına dair Kurumun 02.01.2015 tarihli yazı cevabına itibar edilmek suretiyle davacılara bağlanan gelirlerin rücuya kabil olmadığı gerekçesiyle, tazminatlardan indirim yapılmaksızın karar verilmiştir.
... Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik döneminde kurumca yapılan ödemenin rücuya kabil kısmının tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen ... ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre; “... ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen ... ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan ... ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen ... ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, davaya konu iş kazasının gerçekleşmesinde davalı işverenin %70, davacıların murisi sigortalı ...’nun ise %30 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, bu yönüyle iş kazasının gerçekleşmesinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu halde ... tarafından iş kazası nedeniyle hak sahibi davacılara bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerinin, davalı işverenin kusuru oranında rücu edilebilecek kısmının (%70’inin) tazminat alacaklarından tenziliyle, davacı tarafın mahkemece verilen ilk kararı da temyiz etmemesi nedeniyle davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek, davacıların hak kazandıkları tazminatın tespiti gerekirken; uyulan bozma kararı gereği yerine getirilmeksizin, çelişkili ve dosya ile irtibatı olmadığı anlaşılan kurum yazı cevabına itibarla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 03.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.