14. Hukuk Dairesi 2015/9776 E. , 2017/2146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/06/2014 gününde verilen dilekçe ile elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07/05/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK’nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin alacağından dolayı davalı ... aleyhine .... İcra Müdürlüğü’nün 2013/3301 esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine borçluya intikal etmiş veya edecek taşınmazlar üzerine haciz konulduğunu, miras bırakan .... ... İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi ... ada... parsel, ... Mahallesi ...ada ... parsel ve... İlçesi, ... Mahallesi... ada ... parselde kayıtlı 6 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, tapudaki elbirliği mülkiyetinin mirasçılık belgesine göre paylı mülkiyete çevrilmesini talep etmiştir.
Davalı ... tarafından verilen cevap dilekçesinde, davacının bahsettiği takibe dayanak olan senedin tarafına hile tehdit ve dayak ile imzalatıldığını, takibin ve takibe dayanılarak açılan davanın haksız olduğunu, senedin imzalandığı dönemde şizofren hastası olduğuna dair raporunun bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... tarafından verilen cevap dilekçesinde, davalı ...’in cevap dilekçesinde belirtilen hususlar tekrarlanarak davacıya suç duyurusunda bulunduklarını, senedin imzalandığı dönemde babasının kısıtlı olduğunu, kendi aralarındaki paylaşımın mirasçılık belgesindeki gibi olmayıp davalı ... ile aralarında eşit olarak paylaşım yaptıklarını, babalarının pay almayacağını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
I- 7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1- "Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
2- "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" kenar başlıklı 21. maddesinde,
"Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.",
II- Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin;
"Bilinen adreste tebligat" kenar başlıklı 16. maddesinde;
"(1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.
(2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci
fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.",
Hükümlerine yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
Somut olaya gelince; davalılardan ...’in dava dilekçesi tebligatının, yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK"nın 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalı adına önceden bilinen adrese tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK"nun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece, davalıya dava dilekçesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, daha sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.