Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2441
Karar No: 2015/1541
Karar Tarihi: 10.06.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2441 Esas 2015/1541 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2441 E.  ,  2015/1541 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 27/05/2013
    NUMARASI : 2013/169 E-2013/340 K.

    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen 30.12.2011 gün ve 2009/682 E.- 2011/603 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 06.11.2012 gün ve 2012/2173 E.-2012/12137 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacılar vekili asıl ve birleşen dava ile davalı taraflara zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücülerinin kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada desteklerinin öldüğünü açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak her bir davalıdan ayrı ayrı poliçe limit olan 80.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı sigorta şirketleri vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; asıl davanın kabulü ile, davacı dilek için 50.000 TL, Beyza için 30.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13.12.2007 den işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, birleştirilen davanın kabulü ile, davacı Dilek için 60.000 TL, Beyza için 20.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30.3.2011 den işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı sigorta şirketleri vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Kaza sonucu davacıların murisi Vedat Kocacık ölmüştür. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “sigortanın kapsamı” başlıklı A.1. maddesi uyarınca, Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder. Ölü sayısı tek olduğu için davacıların talep edebileceği azami ZMSS poliçe limiti kaza tarihi itibariyle 80.000 TL olduğu nazara alınarak davalıların sorumluluğuna hükmetmek gerekirken aksi düşünce ile her bir davalı yönünden ayrı ayrı 80.000"er TL.lik limit kabul edilmesi isabetli değildir.
    3-Davalı HDİ sigorta vekili tarafından hatır taşıması savunması yapılmış olmasına rağmen bu konuda olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmaması doğru değildir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece hatır taşıması savunmasının değerlendirilmesine yönelik (3) nolu bozma gerekçesine uyulmuş, (2) nolu bozma gerekçesi yönünden ise önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekilleri
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Asıl ve birleşen dava, trafik kazası yapan araçların zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini tanzim eden sigorta şirketlerinden destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Mahkemece, her ne kadar asıl davanın davalısı H....Sigorta AŞ’nin sigortaladığı kamyon sürücüsünün kusursuz olduğu Adli Tıp raporunda belirtilmiş ise de, aynı raporda kamyondan dökülen mazotun kazanın oluşumunda % 90 etkili olduğunun saptandığı, sigortalı kamyonun şoförü kusursuz ise de, kamyondan dökülen mazot ikinci kazaya % 90 oranında etken olduğundan ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85.maddesi uyarınca motorlu aracın neden olduğu zararlardan işleten sorumlu bulunduğundan aracı sigorta eden davalı H....Sigorta AŞ’nin de zarardan sorumlu olduğu, birleşen dosya davalısı Yapı Kredi Sigorta A.Ş’nin sigortalı araç sürücüsünün % 10 kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, gerek asıl davada gerekse birleşen davada davacıların zararının her iki sigorta şirketinin toplam limitinin üzerinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalılar vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, hatır taşıması savunmasının değerlendirilmesine yönelik (3) nolu bozma gerekçesine uyulmuş; (2) nolu bozma gerekçesi yönünden ise önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalılar vekilleri getirmiştir.
    I-) Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; birden fazla aracın kazaya nedeni olduğu olayda, her iki aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini tanzim eden sigorta şirketlerinin destekten yoksunluk tazminatından sorumlu oldukları limitin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 88. maddesi hükmü uyarınca; bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır.
    İşletenlerin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak amacıyla mali sorumluluk sigortası yaptırmaları yasal bir zorunluluktur (m. 91).
    Sigorta şirketinin sorumluluğuna ilişkin düzenleme ise aynı Yasanın 99. maddesinde öngörülmüş olup, madde hükmü aynen; “Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
    Ödemeyi yapan sigortacı, ödenen miktarın sorumluluk oranlarında paylaşılmasını diğer sigortacılardan yazılı olarak talep eder….” şeklindedir.
    Sigorta şirketlerinin sorumluluğunun 2918 s. KTK’nun 88. maddesi hükmü uyarınca müteselsil sorumluluk olduğu vurgulanarak, uyuşmazlığın çözümü için bu aşamada “müteselsil borç” kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
    Müteselsil borç; sözleşme veya kanun gereği birden fazla borçlunun alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu, diğer bir deyişle alacaklının edayı her müteselsil borçludan talep edebildiği ve edanın tamamen yerine getirilmesine kadar bütün borçluların sorumluluğunun devam ettiği, borçlulardan birinin borcu ödemesi halinde diğerlerinin de borçtan kurtulduğu borç ilişkisine denir.
    818 s. Borçlar Kanunu 141 ve devamına göre müteselsil borçta alacaklının hakkı birden çok borçluya karşı tek bir alacaktan ibaret olmayıp, borçluların herbirine karşı ayrı ayrı yönelen ve birbiriyle yarışan birden çok alacaktan ibarettir. Alacaklı her alacak üzerinde (temlik veya borcun ibrası yoluyla) ayrı ayrı tasarrufta bulunabileceği gibi alacaklı tarafından yapılan ihtar da sadece ihtar yapılan borçlu açısından sonuç doğurur. Alacaklı borçluların her birinden borcun tamamının ödenmesini isteyebilir ancak borçlulardan biri tarafından yapılan ödeme borcu sona erdirir.(Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8.Baskı, s. 1152 vd).

    Her borçlu iç münasebet bakımından hissesi ne olursa olsun borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür.
    Es söyleyişle, KTK."nun 88/1 nci maddesi uyarınca bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zararlardan dolayı, birden fazla tazminat yükümlüsü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur hükmü uyarınca trafik kazası olayı nedeniyle müteselsilen sorumluluk söz konusu olup, KTK."nun 91 nci maddesi uyarınca işletenin mali sorumluluğunu üstlenen trafik sigortacısı da anılan hükümler uyarınca müteselsil sorumlulardan birisidir.
    Bu itibarla, kazaya neden olan her iki aracın zorunlu mali sorumluluk sigortalarının ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı esas alınarak, her bir sigortanın kendi sigortalısının kusuruna göre ve toplam gerçek destek zararları karşılanana kadar ayrı ayrı kendi limitlerine göre sorumlu oldukları gözetilerek hüküm kurulması gerekir.
    Somut olayda davacıların talep hakları olan destekten yoksunluk tazminatı davacı eş Dilek için 227.459,45 TL, davacı Beyza için ise 64.105,08 TL olarak hesaplanmış olup, gerçek tazminat miktarının her iki sigorta şirketinin kişi başı sakatlanma ve ölüm halinde poliçe limiti olan 160.000,00 TL’nin üzerinde olduğu belirgindir.
    Bu durumda, davalı sigorta şirketlerinin ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğine işaret eden yerel mahkeme direnme kararı yerindedir.
    Hukuk Genel kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce eldeki davada asıl ve birleşen davaların iki davalıya karşı ayrı ayrı açıldığı, bu nedenle müteselsil tahsil hükümleri uygulanamayacağından her bir davalının kusur oranı belirlenmek suretiyle sorumlu oldukları tazminat miktarlarının hesaplanmasının gerektiği belirtilmiş ise de, asıl ve birleşen dava dilekçelerinde müteselsil tahsil talebinin bulunduğu ve davalıların kanunen müteselsil sorumlu oldukları belirtilerek çoğunluk tarafından bu görüş kabul edilmemiştir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.
    II-) Hatır taşıması savunmasının değerlendirilmesine yönelik (3) nolu bozma gerekçesine uyulması sonrasında verilen karara karşı davalılardan HDI Sigorta AŞ vekilinin temyiz istemine gelince;
    Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
    Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda ise; Özel Daire bozma ilamında diğer bozma sebeplerinin yanı sıra, davalılardan HDİ Sigorta AŞ vekili tarafından hatır taşıması savunması yapılmış olmasına rağmen bu konuda olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmamasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Yerel mahkemece de bozmanın bu kısmına uyularak sair yönlerden kısmi direnme hükmü kurulmuş, direnmeye ilişkin temyiz istemi yukarıda (I) nolu bentte incelenmiştir.
    Bozmaya uyularak olayda hatır taşımasının bulunmadığı gerekçesiyle tazminatta indirim yapılmasının gerekmediğine ilişkin olarak yerel mahkemece verilen bu yeni karar ismi geçen davalı tarafından temyiz edilmekte olup, bozmaya uyulması sonrasında verilen bu hükmün “direnme” niteliği taşımadığı, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    S O N U Ç : Yukarıda (I) nolu bentte açıklana nedenlerle asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (4.097,80 TL) harcın temyiz edenlerden ayrı ayrı alınmasına,
    (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle de davalılardan HDI Sigorta AŞ vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.06.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    - KARŞI OY YAZISI -

    Dava ve birleşen dava, sigorta şirketleri aleyhine destek yoksunluğu nedeniyle doğan zarara ilişkin ayrı davalar olarak açılmıştır. Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne dair karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin direnmeye konu kararı ile; ölü sayısı tek olduğundan davalıların tek limit olan 80.000,00 TL’den sorumlu olacağı bunun yerine her bir davalının 80.000,00 er TL’den sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, ayrıca hatır taşımasının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, hatır taşıması yönünden bozmaya uyulmuş ancak diğer bozma nedeni yönünden önceki kararda direnilmiştir.
    2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre: Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir. (97. madde) Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. (88. madde) Zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur. (96/1. madde) Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. (99/1. madde)
    Kaza tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı BK 50 ve 51. madde hükümlerine göre birden çok kişi birlikte zarara sebep oldukları veya bu zarardan çeşitli nedenlerle sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. 142. maddeye göre alacaklı müteselsil borçluların tamamından veya birinden borcun tamamının edasını isteyebilir. Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların sorumluluğu devam eder.
    Bu hükümlerle birlikte olayı değerlendirdiğimizde kazaya karışan iki araç sürücüsü de kusurlu olduğundan bu araçları sigortalayan davalı şirketler doğan zarardan limitlerini geçmemek üzere sorumludurlar. Olaya sürücüsü kusurlu birden fazla araç karışmış ise her sigortacının sorumluluğu limiti kadar olup bu limit ortak değildir. Somut olayda iki ayrı kusurlu sürücü olduğundan her sigortacı ayrı olmak üzere en fazla limiti olan 80.000 TL den sorumludur.
    Mahkemece sigorta şirketlerinin ayrı ayrı limitleri kadar sorumlu oldukları, tek limit kadar toplam sorumluluktan söz edilemeyeceğine dair gerekçesi 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının Genel Şartlarının B-2 maddelerinde sigortacının zarar giderim yükümlülüğü hükümlerine göre doğrudur.
    Bu gerekçe ile direnme isabetli olmakla birlikte, direnmeye konu bozma kararı kapsamına göre incelenmesi mümkün ve gerekli olduğundan davalı şirketlerden istenebilecek miktarın limitleri olan 80.000"er TL’ye ulaşıp ulaşmadığının incelenmesi gerekir.
    Davacıların zararı ortak olmayıp, birlikte dava açmış olsalar da zararları ve talepleri birbirinden bağımsızdır. Davacıların toplam zararı davalıların sorumluluk sınırı olan sigorta limitini aştığından, davacıların isteyebileceği miktarlar KTK 96/1. maddeye göre orantı yapılarak yani uygulamadaki adıyla proporsiyon hesabı yapılarak bulunmalıdır. Davacı Dilek’in destek zararı 227.459,45 TL, Beyza’nın destek zararı ise 64.105,08 TL olup toplam zarar 291.564,53 TL’dir. 80.000 TL’lik limite göre orantı yapıldığında her bir davalıdan istenebilecek miktarlar Dilek için 62.410,73 TL, Beyza için 17.589,27 TL’dir.
    Dilek ilk davada 50.000 TL, birleşen davada ise 60.000 TL istemiş olup bu miktarlar proporsiyon hesabına göre istenebilecek miktarın altında olduğundan Dilek yönünden istenen miktarlara hükmedilmesinde isabetsizlik yoktur. Beyza ise ilk davada 30.000 TL birleşen davada 20.000 TL talep etmiş olup bu miktarlar talep edebileceği miktarların üstünde olduğundan her iki dava yönünden de Beyza’nın açtığı davanın 17.589,27 TL’lik bölümü için kabul edilmesi gerekirken tamamına hükmedilmesi isabetli değildir. Beyza için fazla hükmedilen miktarlar ancak diğer zarar gören Dilek"in talep edebileceği miktarlar olup Dilek’in henüz talep etmemiş olması ileride talep etmeyeceği anlamına de gelmediğinden, Dilek’in ileride talep etme hakkını ortadan kaldırır şekilde Beyza’nın talep edemeyeceği fazla miktara hükmedilmesi doğru olmadığı için kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne karşıyım.






    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi