Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2223
Karar No: 2015/1536
Karar Tarihi: 10.06.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2223 Esas 2015/1536 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2223 E.  ,  2015/1536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sakarya İş Mahkemesi
    TARİHİ : 01.08.2013
    NUMARASI : 2013/592 E-2013/641 K.

    Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.05.2012 gün ve 2011/104 E.-2012/574 K. sayılı kararın İncelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 15.03.2013 gün ve 2012/16307 E.-2013/5469 K. sayılı ilamı ile;  
    (...Davacı, bir kısım işçilik alacağının ödenmediğini ileri sürerek, fazla çalışma ve prim alacaklarını istemiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulü ile fazla çalışma alacağının reddine, prim alacağının kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karan davacı ve davalı temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2.Davacı temyizine gelince, davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planlan ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştınlmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmalann karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.
    Somut olayda; davacı işçi ilaç tanıtım elemanı olarak çalışmış olup davacı şahitleri yapılan toplantılarla birlikte haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaları açıklayan anlatımlarda bulunmuşlardır.
    Dosya kapsamından davacının belli bir iş programı dahilinde çalıştığı, bu programın işçi tarafından düzenlense de bu programın işveren denetiminde olduğu anlaşılmaktadır. Davacının çalışma programının haftalık kırkbeş saat olan kanuni çalışma süresinde tamamlanıp tamamlanamayacağı gerekirse konunun uzmanı bilirkişiden rapor alınarak tespit edilmeli ve dosyadaki diğer deliller de bir değerlendirmeye tabi tutularak fazla çalışma ücreti isteği yönünden bir karar verilmelidir. Ayrıca davacıya ödenmiş olan prim alacağının belirlenerek fazla çalışma ücretinde mahsubu yoluna gidilmelidir. Konuyla ilgili eksik incelemeyle sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.  
     
    TEMYİZ EDEN : Taraf vekilleri  
      HUKUK GENEL KURULU KARARI
     
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici 3.madde" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  
    Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.  
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkete ait işyerinde 16/03/1994 tarihinden 04/01/2011 tarihine kadar aralıksız tanıtım sorumlusu olarak çalıştığını, davalı işveren tarafından alınan işletmesel karar ve işletme gereği iş akdinin 4857 Sayılı İş Kanunu 18. ve 29. maddesi uyarınca, 04/01/2011 tarihinde feshedildiğinin bildirildiğini, davacının işyerinde haftada 6 gün olmak üzere sabah 08:00’dan akşam 20:00’a kadar çalıştığını, haftalık 45 saatlik normal çalışma süresi aşılarak yapılan fazla çalışmalara ilişkin zamlı ücretlerin davacıya ödenmediğini, ayrıca 4 ayda 1 hafta olmak üzere seminer, toplantı gibi etkinlikler nedeniyle, müvekkilinin Cumartesi ve Pazar günleri iş amacıyla şehir dışına çıktığını 2010 yılı Aralık ayına ait net 2.000,00-TL prim alacağı kendisine ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00-TL. fazla mesai ücreti alacağı ile 2.000,00 TL prim alacağının davalı işverenden tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hiçbir alacağı bulunmadığını, işçilik alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının müvekkili şirkette “Tıbbi Mümessil” olarak görev yaptığını, görev yapan tıbbi satış mümessilleri, özel kullanımlarına tahsis edilen ve her türlü gideri şirket tarafından karşılanan araçlarla, davalı şirkete ait ilaçların doktor ve eczacılara tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerini yürüttüklerini, çalışma tarzının ve çalışma yerinin şirket merkezi ve işveren denetimi dışında oluşu nedeniyle, davacı kendi mesaisini kendisi ayarlama ve kontrol etme durumunda olduğunu, İş Kanununun temel ilkesi, fazla mesainin işverenin bilgi ve talimatı dâhilinde, işyerinde ve işverenin denetiminde, işverence belirlenen saatlerde yapılması olduğu, davacı ise görevi gereği işveren denetiminin dışında, bağımsız olarak çalışmakta olduğunu, bu sebeple işverenin kendisinin hangi saatlerde çalışıp, çalışmadığını denetlemesi mümkün olmadığını, tıbbi mümessillerin, işveren denetiminde görev yapan diğer personelden farklı olarak maaş + prim usulü çalıştıklarını, davacının eğitim amaçlı olarak toplantılar, seminerler nedeniyle ücret talep edemeyeceğini, dönem sonu toplantıları davacının medikal bilgisinin güncellendigi, 04.01.2011 tarihinde yani prim henüz tahakkuk etmeden ve hesaplanma imkânı olmadan şirketten ayrılmış ve primin tahakkuk ettiği tarihte şirket çalışanı olmayan davacıya şirket kuralları gereği prim ödemesi yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının ilaç tanıtıcısı olarak çalıştığı, yapılan sözleşmede davacının çalışma saatleri belirlendiği, işverenin talimatı dışında bu saatlerin dışına çıkılması halinde fazla mesai istenemeyeceğinin belirtildiği, davacının yaptığı ilaç tanıtımı işi özellik olarak mesai saatlerinin davacının kendisinin ayarlayabileceği nitelikte olduğu, bu nedenle davacı bu çalışmaları karşılığında fazla mesai ücreti talep edemeyeceği, gerekçesi ile fazla mesai ücreti talebinin reddedildiği, davacının prim alacağının hesaplanması bakımından bilirkişi raporu gereği kabul edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 1.750.-TL net net prim alacağının davalıdan tahsili ile fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizleri üzerine Özel Daire tarafından yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme hükmü, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.  
    Uyuşmazlık, fazla çalışma olgusunun tespiti yönünden yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    I-Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Hukuk Genel Kurulunca, öncelikle yerel mahkemece prim alacağı talebinin kabulüne ilişkin verilen kararın davalı yönünden miktar itibariyle temyizinin mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
    21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2.maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL. olarak değiştirmiş, sonraki yıllarda 5219 ve 5236 sayılı Kanunlarda öngörülen katsayılar çerçevesinde miktarlar giderek artmıştır.
    Buna göre, direnme kararının verildiği 01.08.2013 tarihinde temyiz (kesinlik) sınırı 1.820,00 TL’ dir.
    Somut olayda, mahkemece kabul edilen prim alacağı miktarının 1.750,00 TL olduğundan yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında kalmaktadır. Bu bakımdan anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
    Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz isteminin açıklanan nedenle reddi gerekir.
    II-Davacı vekilinin temyizine gelince:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : 1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine oyçokluğuyla,
    2-Yukarda (II) numaralı bentte gösterilen nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 10.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.  
     


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi