Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2366
Karar No: 2015/1533
Karar Tarihi: 10.06.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2366 Esas 2015/1533 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2366 E.  ,  2015/1533 K.
  • VADE FARKI UYGULAMASINA İLİŞKİN TEAMÜL
  • İTİRAZIN İPTALI DAVASI YÖNÜNDEN VADE FARKI FATURALARI
  • İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 67

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 8.(kapatılan 2.)Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.05.2012 gün ve 2012/134 E- 2012/119 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 06.12.2012 gün ve 2012/12679 E-2012/18618 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkili şirketten ilaç satın alan davalının, ödemeleri geciktiğinde vade farkı tahsil edildiğini, davalının bu güne kadar buna herhangi bir itirazı olmadığını, aradaki şifahi anlaşma ve ticari teamülün bu şekilde olduğunu, ancak davalının icra takibine konu iki adet faturayı kabul etmediğini, davalı itirazının haksız olduğunu iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, taraflar arasında vade farkı ödenmesi yönünde sözleşme olmadığı gibi mevcut bir uygulamada bulunmadığını, takip ve dava konusu vade farkı faturalarının kabul edilmeyerek, iade edildiğini savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının düzenlemiş olduğu vade farkı faturalarından bir kısmına davalının itiraz ettiği, diğerlerine itirazının olmadığı, bu durum itibariyle taraflar arasında vade farkı uygulamasının teamül haline gelmediği, itiraza tabi durumda bulunduğu, davalı vekilinin tazminat isteminin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık vade farkı faturasından kaynaklanmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih, 2001/1 Esas, 2003/1 karar sayılı kararına göre, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bu sözleşme ya da teamül haline gelmiş fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir. Taraflar arasında vade farkı ile ilgili yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacının vade farkı talep edebilmesi için taraflar arasında bu konuda teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacı yanca 2008 yılında davalı adına düzenlenen üç adet vade farkı faturasının ödenmiş olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece, açıklanan ilkeler çerçevesinde taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin teamülün bulunup bulunmadığı yönünden araştırma ve inceleme yapılarak, deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; vade farkı faturalarına dayalı olarak girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı nedenlerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin fiili uygulamanın olup olmadığı konusunda mahkemece araştırma yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, vade farkı istenebilmesi için, yanlar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunması şarttır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2003 gün ve E:2001/1, K:2003/1 sayılı ilamı).
Yargıtay uygulamasına göre, teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir.
Somut olayda; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacı yanca 2008 yılında davalı adına düzenlenen üç adet vade farkı faturasının ödenmiş olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi incelemesi, davacı tarafın defterleri üzerinden yapılmış ve bu kapsamda sonuca gidilmiştir. Davalı taraf, kendi defterlerinin de incelenmesini istemiş ise de, bu istek mahkemece yerinde görülmemiştir.
Buna göre, taraf delilleri tam olarak toplanmadan yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Şu halde; mahkemece, açıklanan ilkeler çerçevesinde, taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin teamülün bulunup bulunmadığı yönünden yeterli araştırma ve inceleme yapılarak, deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi