Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/27
Karar No: 2015/1530
Karar Tarihi: 10.06.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/27 Esas 2015/1530 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/27 E.  ,  2015/1530 K.
  • TRAFİK KAZASINA DAYALI MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ
  • UZAMIŞ ZAMANAŞIMI
  • CEZA DAVASININ AÇILMAMIŞ OLMASI UZAMIŞ ZAMANAŞIMINI ETKİLEMEYECEĞİ
  • KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU (2918) Madde 109
  • BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 41
  • BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 60

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 09.11.2010 gün ve 2010/643 E., 2010/1200 K. sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.11.2011 gün ve 2011/3427-2011/10522 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacı vekili, 02.02.2008 günü müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca, davalıya trafik sigortalı aracın çarptığını, yaralamalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, müvekkilinin aracında meydana gelen hasar için davalıya açtıkları kısmi tazminat davasının kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini iddia ederek hasar bedeli olan 6.895,26 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat taleplerinin 2 yıl içinde zamanaşımına uğradığını, dava tarihi itibariyle 2 yıllık sürenin dolduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, olay tarihi ile dava tarihi arasında iki yıldan fazla süre geçmiş olması, KTK"nun 109/1 maddesi gereğince dava konusu talebin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması gerekçesiyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
1- 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinin 1. fıkrasında haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin,zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenirken, 2. fıkrasında ise, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Sözkonusu yasa hükmü, ceza zamanaşımı uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; trafik kazası 2.2.2008 tarihinde meydana gelmiş eldeki dava ise 22.6.2010 tarihinde açılmıştır. Olayda davacı ile birlikte kazaya karışan iki araçta bulunan yolcular yaralanmıştır. Davacı ve davalıya sigortalı araç sürücüsünün eylemlerinin Türk Ceza Kanunu çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması (taksirle yaralama), eylemle ilgili ceza davasının anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle 8 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, 2918 sayılı KTK.nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli bulunmasına (YHGK 10.10.2001 gün 2001/19-652 esas 2001/705 karar sayılı ilamı) ve bu itibarla davanın uzamış ceza zamanaşımı süresinde açılmış bulunmasına göre, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabulü göre de; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği halde, davacının maktu red harcı ile sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde fazla harçla sorumlu tutulması isabetli değildir.…)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı İ.. E.. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, trafik kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuştur.
Yerel mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki kararda ısrar edilmiş; hükmü, davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; trafik kazası sebebiyle oluşan araç hasar bedelinin tazminine ilişkin bulunan eldeki davada, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK.)"nun 109/2.maddesindeki uzamış ceza davası zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanmayacağı, burada varılacak sonuca göre de, hasar bedeli isteminin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmaktadır.
Belirtmelidir ki, trafik kazası sonucunda bir kimsenin yaralanmasına veya ölümüne neden olunması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir.
818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)"nun 41.maddesine göre haksız fiil, gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız surette bir başkasına zarar verilmesi halidir. Aynı Kanunun 60.maddesi ise bu hallerde uygulanacak zamanaşımını düzenlemiştir. Buna göre, haksız fiilden zarar gören kişinin, haksız fiil nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının tazmini istemiyle açacağı dava, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise bu davanın, ceza kanunlarına göre müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olması halinde tazminat davasına da o müruru zamanın tatbik olunacağı belirtilerek, zamanaşımı süresinin bu gerekçeyle uzayacağı kabul edilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)"nun 109.maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesindeki düzenlemeden farklı özel bir hüküm getirilmiş olup buna göre “motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar” şeklindeki bu hükümle, Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi, bu tür tazminat davaları yönünden iki yıl olarak düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; “davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve ceza kanununun bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin, maddi tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olacağı” hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109/II.maddesi, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbiriyle uyumlu olmakla birlikte, zamanaşımı süresi yönünden birbirlerinden ayrılmaktadır. Trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu"nun 60.maddesine göre bir yıl; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109/II.maddesine göre ise iki yıl olarak düzenlenmiştir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109/II.maddesine göre, ceza kanununda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalarda uygulanabilmesi için, eylemin ceza kanununa göre suç sayılması gerekli ve yeterlidir; fail hakkında mahkumiyet kararı verilmesi veya bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması şartı aranmamaktadır.
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin, zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz. Ancak, zarar veya onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren, 2918 sayılı Kanunun 109.maddesindeki iki yıllık süre içerisinde açılması gerekir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2008 tarih ve 2008/4-326 E.-325 K.; 06.02.2008 tarih ve 2008/4-69 E-101 K.; 20.12.2006 tarih; 2006/4-801 E.-813 K. ve 2011/17-427 E.-519 K. sayılı ilamlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Açıklanan bu maddi hukuk kuralları, somut olay ortaya konularak değerlendirildiğinde;
02.02.2008 tarihli kaza tespit tutanağına göre, davacının sevk ve idaresindeki araç, bulvarda dönüş yapmak istediği esnada, dava dışı sürücü Mehmet Y.’ın sevk ve idaresindeki araca çarpmış, çarpmanın etkisiyle davacı ile araçta bulunan bir kısım yolcular yaralanmış ve araçta maddi hasar meydana gelmiştir. Olayda, her iki araç sürücüsü de kusurlarını kabul etmediklerinden kusur konusunda bir kanaate varılamamıştır. Dava konusu trafik kazası nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan 2008/18092 Esas sayılı soruşturma dosyasında davacı İ.. E.. ve dava dışı sürücü Mehmet Y. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, eldeki davada tek olay mı yoksa iki ayrı olay mı olduğu konusunda açılan görüşmede iki farklı görüş ortaya konulmuştur:
Azınlıkta kalan görüşte, olayda iki ayrı eylemin bulunduğu, buna göre, araçta bulunan davacının ve bir kısım yolcuların yaralanmasının ayrı bir olay; davalı şirket tarafından sigortalanan araca çarpmasının (maddi hasar) ise ayrı bir olay olup, eldeki dava konusunu oluşturan ikinci halde ortada cezayı müstelzim bir eylemin bulunmadığı ve bu nedenle de daha uzun (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanamayacağı, ileri sürülmüştür.
Çoğunluğu oluşturan görüş ise, dava konusu olayda, sigortalı araçta meydana gelen hasar ile yaralamalı kaza olayının tek olup ikisinin birbirinden ayrılamayacağı, olayda ikili bir ayrımın yapılamayacağı, 2918 sayılı Kanunun 109.maddesinin özünün bu olduğu, bundan faydalanmak için mutlaka bir ceza davasının açılmasının zorunlu olmadığı, önemli olanın ceza hukukunu ilgilendiren bir eylemin varlığı olduğu, özü tek olan dava konusu eylemde, olayın tarafları için farklı zamanaşımı sürelerini uygulamanın adil olmayan değişik sonuçlara götüreceği, bu nedenle haksız bir fiil kapsamında olayın tek olduğu ve maddi zararın meydana gelmesi hali için başka bir zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı yönündedir.
Oluşan bu görüşe göre sonuç itibariyle; dava konusu olayın tek olduğu ve somut olayda, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2.maddesindeki ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği, maddi tazminat istemine ilişkin davalarda, dava konusunun cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve Ceza Kanunu’nun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde bu sürenin uygulanacağı; eldeki davada da kaza sonrasında davacının ve bir kısım yolcuların yaralandığı, bu sürenin maddi tazminat isteminde bulunabilecek her iki taraf için de uygulanması gerektiği, kazaya neden olan kişi hakkında bir ceza davasının açılmamış olmasının, uzamış ceza zamanaşımının uygulanmasına engel olmayacağı, somut olay yönüyle davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı, mahkemece işin esasının incelenmesi gerektiği oyçokluğu ile kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece, davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.06.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi