14. Hukuk Dairesi 2016/753 E. , 2017/1532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.04.1985 gününde verilen dilekçe ile meraya el atmanın önlenmesi istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.02.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı köy tüzel kişiliği vekili 25.04.1985 tarihli dilekçesi ile idari sınırlar yönünden Akseki İlçesi ... idari sınırları içerisinde kalan ve 1967/134 E.- 1973/1771 K. ve 1978/165 E.- 1984/59 K. sayılı kesinleşmiş ilamların dışında olan ve dava dilekçesinde sınırlarını belirtmiş olduğu 10.000 dönüm kadar yeri yayla olarak kadimden bu yana kullandıklarını beyanla davalı köyün yaylaya vaki müdahalesinin önlenmesini istemiştir.
Davalı ... Muhtarlığı vekili kesin hüküm ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 11.10.1988 ve 29.06.1996 tarihinde yapılan keşifler sonucu; kesin hüküm nedeni ile davanın reddine dair verilen 17.02.1999 tarihli karar, davacı köy vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 26.10.1999 gün, 1999/5438-7285 sayılı ilamı ile kesin hükmün kapsamı dışında kalan kısım ile ilgili kadim yararlanmanın araştırılması yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulup 08.08.2006 tarihinde yapılan keşif sonucu; (mahalli bilirkişilerin bilgisi bulunmadığı, bu nedenle başka köylerden olan davacı şahitleri beyanları ve davalı şahidi Kemal Yaşar"ın beyanına göre) davacı köyün kadim hakkı bulunduğu gerekçesiyle 18.06.2007 tarihli ek rapor ve krokide belirtilen çekişmeli yer ile ilgili hüküm fıkrasında belirtilen şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların temyizi üzerine Dairemizin 30/04/2012 tarih 2012/5096 E. 2012/6041 K. sayılı bozma ilamıyla 18.06.2007 tarihli krokili bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazda ... Mera Komisyonunca yapılan çalışma ile tahsis edilen bölümlerin işaretlendiği, dava konusu taşınmaza ait tahsis kararı bulunup bulunmadığı ve tahsise ilişkin tüm belgeler getirilerek, dava konusu taşınmazın hangi köye tahsis edildiğinin belirlenmesi, bu tahsis kararına karşı dava açılıp açılmadığı, açılmış ise davanın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, bu tahsis dışında kalan bölümlerde hangi köyün kadim kullanma hakkı olduğunun saptanması gerektiğinden söz edilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, davalı ... Tüzel Kişiliği yönünden açılan davanın kabulüne dair verilen 18.09.2013 tarihli kararın temyizi üzerine hüküm Dairemizin 10/06/2014 tarih ve 2014/3216 Esas 2014/7705 Karar sayılı ilamı ile 6360 sayılı Yasa uyarınca taraf teşkili yönünden bozulmuştur.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ... Belediyesi ve Manavgat Belediyesine usulüne uygun çağrı kağıdı çıkartılarak davaya katılmaları sağlanmıştır.
... Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 27.05.2013 tarihli cevabi yazısında mera, yaylak tahdit ve tahsis çalışmalarının devam ettiği bildirilmiş, neticede dava konusu yere ilişkin tahsis kararının bulunmadığı, dava konusu alanda davacı köyün kadim yararlanma hakkı olduğu gerekçesiyle davanın KABULÜ ile; Harita Mühendisinin 18.06.2007 tarihli krokili raporunda gösterdiği ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1967/134 Esas ve 1973/1771 sayılı Kararı ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/165 Esas,1989/59 Karar sayılı ilamlarındaki (Siyah renk ve noktalı hat ile göstermiş olduğu) yerler ve kesinleşen orman sınırları içinde kalan bölümler hariç olmak üzere Harita Mühendisinin 18.06.2007 tarihli krokili raporunda mavi renkli noktalarla ve araları mavi renk kesik hatlarla gösterilen yere davalı tarafından yapılan vaki MÜDAHALENİN ÖNLENMESİNE, ... Müdürlüğüne karşı açılan dava kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ... tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da ...nin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Dairemizin 30.04.2012 tarih 2012/5096 – 6041 sayılı bozma ilamına uyulduğu halde yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı kadim kullanma hakkına dayanarak elatmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur. Tarım Müdürlüğünün 27.05.2013 tarih 115 sayılı cevabi yazısına göre tahdit ve tahsis çalışmalarının devam etmekte olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle Tarım Müdürlüğüne yeniden müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazın hangi köye tahsis edildiği belirlenmeli; bu tahsis kararına karşı dava açılıp açılmadığı, açılmış ise davanın kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, araştırma sonucu bu tahsis dışında kalan bölümlerde tahsis yapılmamış ise dava konusu taşınmazda hangi köyün kadim kullanma hakkının bulunduğu saptanmalıdır. Bu durumda dava konusu taşınmazı iyi bilen, olabildiğince yaşlı ve davada menfaati bulunmayan taraf köyler dışında yerel bilirkişiler belirlenmeli, bu kişilerin ve taraf tanıklarının huzuru ile yeniden keşif yapılıp 6100 sayılı HMK.nın 259/2 maddesi gereğince taşınmaz başında dinlenmeli, beyanlar arasındaki çelişki HMK.nın 261/1 maddesi gereğince yüzleştirme sureti ile giderilmeye çalışılmalı, tarafların dayandığı kayıtların sınırları tespit edilerek keşfi izlemeye ve infaza yeterli olacak şekilde keşif krokisinde işaretlenmelidir. Yerel bilirkişilerin ve tanıkların sözleri toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirilerek yukarıdaki ilkelere uygun inceleme ve araştırmayla bir karar verilmelidir. Bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.