Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2156
Karar No: 2015/1338
Karar Tarihi: 13.05.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2156 Esas 2015/1338 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2156 E.  ,  2015/1338 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 1.Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 25.04.2013
    NUMARASI : 2013/267 E-2013/393 K.

    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.06.2011 gün ve 2010/62 E-2011/782 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.03.2012 gün ve 2011/10354 E-2012/3541 K. Sayılı ilamıyla;
    (...Davacı vekili müvekkili nezdinde trafik sigortalı aracın davalı tarafından kullanılması sırasında meydana gelen kazada hasar gören araç için tazminat ödendiğini, ödenen tazminatın rücuan tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, kazada alkolün etkisi bulunmadığını savunmuştur.
    Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre ceza yargılamasında davalı araç sürücüsü dışında diğer araç sürücüsünün de kusurlu olduğunun anlaşıldığı, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından dava dışı hak sahiplerine ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece diğer araç sürücüsünün de olayda tali kusuru olduğu kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içindeki bilgi ve belgelere uygun düşmektedir. Genel Şartlar’ın B.4-d bendinde sürücünün alkollü olmasının etkisi ile neden olduğu kaza sonrasında gerçekleşen zarar nedeni ile sigortacının hak sahiplerine yaptığı ödemenin sigortalı araç işleteninden rücu edilebileceği düzenlenmiştir. Ancak rücu koşulunun oluşması için alkolün münhasıran kazaya etken olması gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta sigortalı araç sürücüsünün 0,70 promil alkollü olduğu ve neden olduğu kazada birisi park halinde olan iki ayrı aracın hasar gördüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan trafik ve nöroloji alanında uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda sigortalı araç sürücüsünün ana yola çıkarken dikkatsiz olduğu, tam kusurlu olup kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan belgelerden yine taraflar arasında görülen ve sürücünün alkollü olmasının etkisi ile meydana gelen kazada zarar gören kişilere ödenen tazminatın rücuan tahsili için açılan davalardan İzmir 7.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/472 Esas ve 2009/1502 Karar sayılı ilamında alkol nedeni ile rücu koşullarının oluştuğu kabul edilmiş, yine İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/540 Esas, 2010/413 Karar sayılı ilamında da taraflar aynı olup kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği kabul edilerek ödenen tazminatın davalıdan tahsiline dair yerel mahkeme hüküm derecattan geçerek kesinleşmiştir.
    Mahkemece kazaya konu ceza yargılamasında sigortalı araç sürücüsünün asli, diğer araç sürücüsü müştekinin tali kusurlu olduğunun belirlendiği, belirlenen bu maddi olgu ile kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinden sözedilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. B.K"nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinin belirlediği kusur oranı hukuk mahkemesi için bağlayıcı değildir ancak belirlenen maddi olgu bağlayıcıdır. Yukarıda sözü edilen Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemeleri yargılamaları aşamasında ve eldeki dava yargılamasında alınan bilirkişi raporlarında davalı (sürücü) M.. G.."ın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu kazanın münhasıran (salt) alkolün etkisi ile meydana geldiği belirlenmiştir. Her üç dosyanında kazaya karışanların kusur durumları ve alkolün kazadaki etkisi yönünden bir çelişki bulunmamaktadır. derecattan geçerek kesinleşen rücu davaları eldeki dava için kesin hüküm olarak kabul edilmese bile kazanın salt alkolün etkisiyle meydana gelmesi yönünden güçlü delil olarak kabulü gerekir.
    O halde mahkemece, açıklanan maddi ve hukuksal gerekçelerle işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...)
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; trafik zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından dava dışı hak sahiplerine ödenen tazminatın rücuan tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemenin, davanın reddine dair verdiği karar davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haksız eylemin salt alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartları A-1.maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa (KTK) göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının sigorta teminatının kapsamı başlıklı 1.maddesinde ise sigortacı aracın işletenine yükletilebilecek hukuki sorumluluğun poliçe teminatı kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası haddi üstünde kalan kısmını poliçede yazılı azami miktara kadar temin edeceği düzenlenmiştir.
    2918 sayılı KTK’nun 95/2.maddesi Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4.maddesi hükmü uyarınca, sigorta şirketi tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Taraflar arasındaki ZMSS Genel Şartları B.4.d maddesi ve İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası (İMSS) Genel Şartlarının 4.c maddesi gereğince, sigorta şirketinin kendi sigortalısından kazaya karışan diğer araç için ödediği tazminatı talep edebilmesi için sigortalı veya sürücüsünün salt alkolün etkisi ile kazaya neden olması, alkol dışında başka unsurların olayın meydana gelmesinde etkili olmaması gerekir.
    Öte yandan, ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine etkisi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun (BK)53.maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.74) düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. BK’nun 53.maddesinde, “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez.” hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1989 gün ve E:1989/11-373, K:1989/472 ). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin hukuk hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde, bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulunun 17.9.2008 gün ve E:2008/4-564, K: 2008/536).
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu kaza nedeniyle İzmir 22.Asliye Ceza Mahkemesinin 02.03.2011 tarih ve E:2010/97, K:2011/85 sayılı dosyasında davalı araç sürücüsü taksirle yaralama suçu nedeniyle yargılanmış, sanığın olayın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu gerekçesi ile mahkumiyetine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Ceza mahkemesinde hükme esas alınan 04.01.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda sanığın kavşağa gelmeden önce yolun soluna geçmeden arkadan gelen trafiği kontrol etmediği, kontrolsüz olarak sola dönüş yaptığından asli kusurlu, katılan diğer araç sürücüsünün ise kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.
    Her ne kadar ceza mahkemesi tarafından belirlenen kusur oranları hukuk mahkemesi hakimini bağlamaz ise de ceza mahkemesi tarafından belirlenen maddi olgu hukuk mahkemesi hakimini bağlayacağından; dava konusu olayda kesinleşen ceza mahkemesi dosyasında davalının kavşakta sola dönüş yaparken arkadan gelen trafiği kontrol etmemesi nedeniyle asli kusurlu olduğu, dava dışı diğer araç sürücüsünün de kavşağa yaklaşırken hızı azaltmaması nedeniyle tali kusurlu olduğunun belirlenmiş olmasına göre, kazaya karışan diğer araç sürücüsüne de kusur verildiğinden kazanın münhasıran davalının alkollü olması nedeniyle meydana geldiği kabul edilemez.
    Bu kapsamda, tarafları aynı olan İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2010 tarih ve E:2009/540, K:2010/413 sayılı davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15.05.2012 gün ve E:2012/4782, K:2012/6166 sayılı ilamıyla kazanın salt alkolün etkisiyle meydana gelmediği, kazada davalı araç sürücüsü yanında karşı tarafta bulunan araç sürücüsüne de kusur verilmesi nedeniyle ve az yukarıda içeriğine yer verilen ceza mahkemesindeki maddi olguya atıf yapılmak suretiyle bozulmuştur, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen 19.11.2012 tarih ve E:2012/380, 2012/513 sayılı kararın temyizi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20.06.2013 gün ve E:2013/6326, K:2013/9416 sayılı ilamıyla hüküm onanmış; aynı ilama yönelik karar düzeltme istemi de anılan Özel Dairenin 06.02.2014 gün ve E:2013/17529, K:2014/1204 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
    Açıklanan nedenlerle, 2918 sayılı KTK m.95/2 ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.d maddesinde belirtilen rücu şartları oluşmadığından, yerel mahkemece aynı yöndeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetlidir.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı gerekçelerle Özel Daire bozma kararına karşı, önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
    Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.  
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 13.05.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi