Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2220
Karar No: 2015/1336
Karar Tarihi: 13.05.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2220 Esas 2015/1336 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2220 E.  ,  2015/1336 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 27.03.2013
    NUMARASI : 2013/88 E-2013/184 K.

    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.02.2011 gün ve 2009/40 E-2011/40 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 29.02.2012 gün ve 2012/1289 E-2012/3131 K. sayılı ilamıyla;
    (...1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, davalıların sahte evrakla aldıkları vergi iade bedellerinin tazmini ile vergi cezasının tahsili istemine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, istemin kısmen kabulüne dair verilen karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
    Davacı, dava dışı Mardak Anonim Şirketi yetkilileri ile şirketin mali müşavirini dava ederek sahte fatura tanzimiyle ihraç edilmemiş malların ihraç edilmiş gibi gösterilerek Akyurt Mal Müdürlüğünden vergi iadesi alındığını, yapılan denetimlerde haksız ödemenin tespit edildiğini, 24388 TL ödenen vergi iadesi aslı ile bunun 3 katı olan 73166 TL vergi cezası kesildiğini belirterek vergi iadesi aslı ile vergi cezasının ödetilmesini istemiştir.
    a) Dosya içeriğinden; vergi iadesi aslının üç katı olan vergi cezasının Mardak Anonim şirket hakkında kesildiği, şirketin cezanın iptali istemiyle vergi mahkemesine dava açtığı anlaşılmaktadır. Şu halde vergi cezası ayrı tüzel kişiliği bulunan şirket hakkında kesildiğine göre, şirket yetkilileri olan davalı H.. A.., davalı S.. A.. ve E.. B.. ile şirketin mali müşaviri olan davalı Ö.. K.."nun vergi cezasından sorumluluğu bulunmamaktadır. Anılan davalılar hakkında vergi cezasına yönelik istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    b) Eldeki davaya konu edilen alacak nedeniyle dava dışı Mardak Anonim Şirketinin de müşterek müteselsil sorumluluğu bulunduğundan verilecek kararda tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydının düşülmesi gerekmektedir. Bu hususun gözetilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; davalıların sahte evrakla aldıkları vergi iade bedellerinin tazmini ile vergi cezasının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek, 334.543,05 TL Hazine zararının müteselsilen davalılardan alınıp davacıya ödenmesine, asıl alacak 24.388 TL"sına 01.05.2006’dan itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
    Karar taraf vekillerinin temyizleri üzerine Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece, bozma ilamının (2/b) bendine uyulmuş; bozma ilamının (2/a) bendine karşı ise, “…Borçlar Kanununun 41. ve 50.maddelerine göre, davalılar haksız fiilin müeyyidelerinden fer"ileri olan cezalarla birlikte sorumlu oldukları, tüzel kişilerin gerçek kişiler tarafından temsil edildiği, işlemlerin gerçek kişiler tarafından yürütüleceği ve haksız fiilden şirket adına işlem yapan gerçek kişilerin de sorumlu olduğu…” gerekçesiyle önceki kararda vergi cezası yönüyle kısmen direnilmiştir.
    Direnme kararını, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı değerlendirilmesinde yarar vardır.
    I-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.    
    Davanın kısmen kabulüne ilişkin mahkemenin ilk kararı, davacı vekilinin temyiz ve karar düzeltme istemlerinin reddi nedeniyle kesinleşmiş; bu yön davacı taraf bakımından uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.    
    O halde, davacı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.    
    II-Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince:
    Yerel mahkemenin ilk kararına yönelik davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olmakla, davaya konu yapılan vergi aslından davalıların sorumlu olduğu hususu kesinleşmiş ve uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şirket yönetim kurulu üyeleri olan davalılar Hafize Serap Aytaş, S.. A.. ve E.. B.. ile yeminli mali müşavir olan davalı Ö.. K.."nun vergi cezasından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, sorumluluk hukukumuzda ilke olarak borcun kaynakları mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (eBK)’nda, “Borçların Teşekkülü” başlığı altında, sözleşmeden doğan borçlar (md.1–40) ile haksız fiilden doğan borçlar (md.41–60) düzenlenmiş; yine aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak, haksız (sebepsiz) iktisaba (md.61–66) yer verilmiştir.  
    eBK"nun 41.maddesinde ifadesini bulan haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Haksız fiilden söz edilebilmesi için, şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalıdır. İkinci unsur, fiili işleyenin kusurudur. Üçüncü olarak, kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalıdır. Nihayet, doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda, haksız fiilin varlığından söz edilemez.  
    eBK’nun 41.maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş bütün hallerde bir  kimse için haksız fiil sorumluluğunun söz konusu olması, eBK"nun 41.maddesindeki şartların  gerçekleşmesine bağlıdır. Öteki deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmayan kusur sorumluluğu  hallerinde, eBK.m.41 ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
    Bunun yanında, eBK’nun 50.maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde; “Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde… mütesilsilen mesul olurlar.” Hükmü getirilmiştir.  
    Öte yandan, yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 47 (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 49.maddesi) uyarınca tüzel kişilere hak sahibi olabilme özelliği verildiği açıktır. Tüzel kişinin hak sahibi olarak üçüncü şahıslarla ilişki kurabilmesi ve iradesini açıklayabilmesi için organlara sahip bulunmasının gerekli olduğu kanunda hükme bağlanmıştır. 743 sayılı Kanunun 48.maddesine (4721 sayılı TMK’nun m.50) göre “Tüzel kişinin iradesi, organlar aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olurlar” kuralı konulmuştur.
    743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 47 ve 48 (4721 sayılı TMK. m.50) maddelerinde organ kavramı kullanılmıştır. Bu kavramın özel hukuk tüzel kişileri için ne şekilde uygulanacağı, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK) 1/II ve 138.maddelerinde düzenlenmiştir. eTTK 138.maddesine göre “Her şirket nev’ine mahsus hükümler mahfuz kalmak şartıyla Medeni Kanunun 45, 47, 48, 49.maddeleri... her şirket nev’inin mahiyetine uygun olduğu nisbette, ticaret şirketleri hakkında da tatbik olunur” denilmiştir.
    eTTK"nun 177/II.maddesine göre, “Bir ortağın şirkete ait vazifelerini ifa dolayısıyla işlediği haksız fiillerden şirket de doğrudan doğruya mes’uldür”. Yine eTTK’nun 321/son maddesinde “Temsile veya idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirket mesul olur. Şirketin rücu hakkı mahfuzdur” denilmiştir. Ayrıca eTTK’nun 336/I-5 bendine göre, şirket yönetim kurulu üyeleri, gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerden kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması halinde, şirket namına yapmış oldukları işlemlerden dolayı gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumludurlar.
    Nihayet, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 12/1.maddesi, “Yeminli mali müşavirler gerçek ve tüzelkişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin mali tablolarının ve beyannamelerinin mevzuat hükümleri, muhasebe prensipleri ile muhasebe standartlarına uygunluğunu ve hesapların denetim standartlarına göre incelediğini tasdik ederler.” Hükmünü içermekte olup; aynı Kanunun 12/4.maddesinde ise, “Yeminli mali müşavirler yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumludurlar. Yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde, tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar…” Düzenlemesine yer verilmiştir. Bunun yanında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227/3.maddesi kapsamında ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte yeminli mali müşavirler müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
    Yukarıda içeriklerine yer verilen kanun hükümlerinin ortaya koyduğu sonuç şudur: tüzel kişiliği haiz ticaret şirketlerinin organlarının işledikleri haksız fiiller, eTTK’nun 138 ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 48.maddelere göre, tüzel kişinin haksız fiili sayılır (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.1958 gün ve 69/59 sayılı ilamı). eBK’nun 41 ve 50.maddeleri ile eTTK’nun177/II, 321/son ve 336/I-5 maddelerine göre, şirket ve yönetim kurulu üyeleri haksız fiil sonucu verilen zararlardan dolayı müteselsilen sorumludurlar. Bunun yanında, vergi yükümlüsü şirket ile birlikte yeminli müşavir de, vergi ziyaına bağlı olarak vergi aslı, ceza ve gecikme faizlerinden müştereken ve müteselsilen sorumludur (213 sayılı Vergi Usul Kanunu mükerrer m.227/3; 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu m.12/1).
    Somut olaya gelince; dava dışı Mardak Anonim Şirketi yetkilileri ile yeminli mali müşavirin, sahte faturaya dayalı olarak ihraç edilmemiş malların ihraç edilmiş gibi gösterilerek Akyurt Mal Müdürlüğü’nden vergi (KDV) iadesi alındığı, yapılan denetimlerde haksız ödemenin tespit edildiği, 24.388 TL ödenen vergi iadesi aslı ile bunun üç (3) katı olan 73.166 TL vergi cezası kesildiği (213 sayılı VUK. m.344, 345 ve 359) dosya kapsamıyla belirgindir.
    Yukarıda vurgulandığı üzere, dava dışı şirket ve yönetim kurulu üyeleri ile yeminli mali müşavirin haksız eylemleri sonucu kamu zararına neden olunduğu anlaşıldığından, anılan kişiler bu zarardan müteselsilen sorumludurlar. Bu sorumluluğun bir sonucu olarak, alacaklı zararın tahsili bakımından, borçluların tamamına veya bir yada birkaçına da başvurabilir.
    Bu durumda, davalı yönetim kurulu üyeleri ile yeminli mali müşavirin haksız eylem sonucu oluşan vergi kaçakçılığı cezasından davalıların müteselsil sorumlu olduklarına ilişkin temyize konu mahkeme kararı isabetlidir.
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşme sırasında azınlıkta kalan üyelerce, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10, 333 ve eTTK’nun 321/son ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunu’nun mükerrer 35 ve 75.maddeleri uyarınca kamu alacağından doğrudan borçlu olarak şirketin sorumlu olduğu, zira burada yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun tali (ikinci) nitelikte olduğu, bu kapsamda şirketten tahsil edilemeyen alacak bakımından kanuni temsilci olan şirket yönetim kurulu üyelerine başvurulacağı, bu bakımdan eksik araştırmaya yönelik değişik gerekçeyle hükmün bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı gerekçelerle Özel Daire bozma kararına karşı, vergi cezası yönünden önceki kararda kısmen direnilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
    Ne var ki, bozma nedenine göre, işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daire"ye gönderilmesi gerekir.
    III-Taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Mahkemece bozma ilamının (2/b) numaralı bendinde yer alan bozma nedenine uyulmuş olmasına göre, açık biçimde yeni hüküm niteliğindeki bu hükme karşı temyiz itirazlarını inceleme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    O halde, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.
    S O N U Ç : A)Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin direnmeyi temyize ilişkin isteminin hukuki yarar  yokluğundan REDDİNE,
    B)Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davalılar vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    C)Yukarıda (III) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    13.05.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi