Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/13-584
Karar No: 2011/639
Karar Tarihi: 19.10.2011

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/13-584 Esas 2011/639 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/13-584 E.  ,  2011/639 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 21/10/2010
    NUMARASI : 2010/319-2010/377

    Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.04.2009 gün ve 2008/224 E., 2009/164 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 11.05.2010 gün ve 2009/15796 E. - 2010/6604 K. sayılı ilamı ile;
    (…Davacı, davalı Belediye"ye bağlı bulunan ... Mahallesi, İbrahin Abay Kunanbay Parkında yapılan denetimde, abonelik sözleşmesi olduğu halde, ara boru takılarak kaçak su kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 1.000,00 YTL"nin, kaçak kullanımın tespit edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 14.7.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini  3.611,52  YTL"ye çıkarmıştır.
    Davalı, kaçak su kullanılmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, 18.3.2009 tarihli bilirkişi raporunda, cezalı su bedeli ile birlikte toplam olarak ödenmesi gereken miktarın 537,95 TL olduğu belirtilmişse de, suyun kamuya ait parkın sulanması amacıyla kullanılmış olması karşısında ve Borçlar Kanununun 161.maddesi gereğince, fahiş görülen cezanın indirilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, cezasız bedel olan 142,40 TL/nin 15.7.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve   özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına  göre davalının tüm, davacının  aşağıdaki  bendin kapsamı dışında kalan diğer;temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Kaçak su tutanağının tanzim edildiği tarih itibariyle geçerli olan ASKİ tarifeler Yönetmeliğinin 59.maddesinde, kaçak su kullanımında, tespit tarihindeki su satış tarifesi üzerinden 6 misli cezalı tahakkuk çıkarılacağı öngörülmüş olduğundan, mahkemece kaçak olarak kullanılan suyun, Yönetmelik hükmüne göre belirlenecek cezalı su bedeli ile birlikte ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle, cezalı su bedeline ilişkin istemin tümüyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya   aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: 1.bent gereğince davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA,…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ  EDEN  : Davacı vekili

             HUKUK GENEL KURULU KARARI
     
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, aboneliğin bulunmasına rağmen sayaçtan geçirilmeksizin kaçak su kullanımı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, dava konusu alacak miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir.     
    Hemen belirtilmelidir ki, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450.maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için,  6100 Sayılı Kanuna geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda 6100 Sayılı Kanunun Geçici 3.maddesi;
    “(Ek:31/03/2011 – 6217/30 md.) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”
    Hükmünü içermektedir.
    Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL ;yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    01.01.2010 tarihinden itibaren uygulanacak temyiz (kesinlik) sınırı 1.430,00 TL olup; direnme kararının verildiği 21.10.2010 tarihinde de bu miktar geçerlidir.
    16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun"un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği ) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki "karar" teriminin, Yerel Mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:
    Davacı eldeki alacak davası ile;davalının abone olmasına rağmen sayaçtan geçirilmeksizin kaçak su kullandığını belirterek, kaçak su bedeli ile birlikte cezalı su bedelinin davalıdan tahsilini istemiş;mahkemece bilirkişi raporunda tespit edilen cezasız kaçak su bedeli olan 142,40-TL.nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece davalının tüm, davacının ise sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, kaçak su tutanağının tanzim edildiği tarih itibariyle geçerli olan ASKİ tarifeler Yönetmeliğinin 59.maddesinde, kaçak su kullanımında, tespit tarihindeki su satış tarifesi üzerinden 6 misli cezalı tahakkuk çıkarılacağı öngörülmüş olduğundan, mahkemece kaçak olarak kullanılan suyun, Yönetmelik hükmüne göre belirlenecek cezalı su bedeli ile birlikte ödetilmesine karar verilmesi gerektiğine işaretle karar davacı yararına bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Şu hale göre bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle cezasız kaçak su bedelinin 142,40-TL olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
    Uyuşmazlık; kaçak olarak kullanılan su bedeli yanında, kaçak su tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 59.maddesi hükmüne göre belirlenecek cezalı su bedelinin de ödetilmesine karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında olup, temyize konu edilen de bu husustur.
    Şu durumda, kaçak olarak kullanılan su bedelinin bilirkişi raporunda 142,40-TL olarak belirlenmesi ve buna ilişkin kısmın bozma kapsamına göre kesinleşmesine nazaran, bozmanın davacı yararına olduğu dikkate alınıp, yerel mahkemece bozmaya uyularak bozma kapsamına göre kesinleşen bu bedelin (142,40-TL) x 6 katına hükmedilmesi halinde (davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi de dikkate alınarak) en fazla hüküm altına alınabilecek alacak miktarının 996,80-TL olacağı anlaşılmaktadır.
    Bu haliyle, yerel mahkeme direnme hükmü, kısmen kabul ve fazlaya ilişkin istemin reddine dair olup;kısmen kabule ilişkin hüküm fıkrasında davacı yararına hükmedilen kaçak su bedeli 142,40-TL ile fazlaya ilişkin istemin reddine dair hüküm fıkrası ise, kaçak su bedelinin 6 misli cezalı su bedeli olan 854,40 TL  olmak üzere toplam 996,80-TL"den ibarettir.
    Direnme kararının verildiği 21.10.2010 tarihinde, temyiz (kesinlik) sınırı 1.430,00- TL olmakla; kısmen hüküm altına alınan alacak miktarı ile fazlaya ilişkin istemin reddine dair olan kısım da dahil olmak üzere, direnme kararına konu toplam miktar (996,80-TL) açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.
    Hal böyle olunca, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarih ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi şekli ile yürürlükteki 427/2.maddesi gereğince REDDİNE,  19.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.


     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi