(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2015/1623 E. , 2015/4052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... Köyü 12 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalılar vekili Av.... ve davacı vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya eksiklik nedeni ile mahalline geri çevrilmiş olup bu kez iade edilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Davacı vekili 06.08.2012 tarihli dava dilekçesinde; 28850 m² miktarındaki 12 parsel sayılı taşınmazın 9858,01 m²"sinin 13.02.2012 tarihli kamu yararı kararına dayalı olarak (Gebze-...-... otoyolu için) kamulaştırıldığını, bu kısmın kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tescilini istemiştir. Aynı mahkemede ve aynı taraflar arasında görülmekte olan 2010/576 Esas (tefrik neticesinde 2012/84 Esas) nolu dosyada ise aynı taşınmazın 4148 m²"sinin 08.04.2010 tarihli kamu yararı kararına dayalı olarak ...-Ankara Devlet karayolu için kamulaştırıldığı belirtilip bu kısmın kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tescili istenmiş olup mahkemece her iki dosyada aynı taşınmazın dava konusu edilmesi nedeniyle 28.03.2013 tarihinde birleştirme kararı verilmiş ise de, daha sonra 2012/84 Esas nolu dosyanın karar aşamasına geldiği belirtilip bu kez dosyaların tefrik edildiği ve 2012/84 Esas nolu dosyada 4148 m² için kamulaştırma bedeli tespit edilerek bu kısmın idare adına tesciline karar verildiği, kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 16.12.2014 gün ve 2014/6623 Esas, 2014/18387 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu ve halen yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak 08.04.2010 tarihinde, 4148 m²"lik kısımla, 13.02.2012 tarihinde ise 9858,01 m²"lik kısımla ilgili ayrı ayrı kamulaştırma kararları alınmış ise de davacı idare yargılama sırasında 4148 m²"lik kısmın mükerrer olarak kamulaştırıldığını belirterek bu hususun dikkate alınmasını istemiş, 07.02.2013 tarihli harita mühendisi raporunda da krokide (B1) harfi ile gösterilen 4148 m²"nin her iki dosyada da mükerrer olarak dava konusu edildiği belirtilmiş olup, davalılar vekili özellikle 28.03.2013 günlü duruşmada "bilirkişi raporundaki 12 parselle ilgili mükerrer dava açıldığı hususundaki tespite bir diyeceği olmadığını" bildirmiştir. Buna göre; eldeki dosyada mahkemece, dava konusu taşınmazın toplam 9858 m²"sinin kamulaştırıldığı ve bunun 4148 m²"si için diğer dosyada karar verdildiğinden bahisle geriye kalan 5710,01 m²"lik bölüm yönünden kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu kısmın idare adına tesciline karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 166/1 maddesinde "aynı yargı çevresinde yer alan, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılan davalar arasında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir." düzenlemesi mevcut olup, somut olayda tarafları ve dava sebebi aynı olan iki dava dosyası arasında bağlantı bulunması nedeniyle ve 2012/84 Esas nolu dosyanın da halen derdest bulunduğu dikkate alınarak birleştirme kararı verilerek birlikte değerlendirilmek gerekirken önce birleştirme kararı verilip sonra yerinde olmayan gerekçelerle tefrik edilip ayrı ayrı incelenmiş olması,
Kabule göre ise;
2-Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında, iklim koşulları, arazinin topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu (büyük yerleşim yerlerine uzaklığı vb) gözönünde tutulduğunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle benzer nitelikte olan, ülkemizin değişik yörelerindeki (değeri önemli şekilde etkileyen kanıtlanmış, farklı ve özel bir faktör bulunması hali hariç) kuru tarım arazilerinin değerlendirilmesinde kapitalizasyon faiz oranı %6 olarak uygulandığı halde, bilirkişi kurulunca kuru kabul edilen dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinde kapitalizasyon faiz oranının %3 alınması suretiyle değer belirlenmesi,
3-Dava konusu taşınmazın konumu, ulaşım imkanlarının iyi olması, yerleşim yerlerine yakınlığı dikkate alındığında taşınmazın değerinde %300 objektif artışa neden olabileceği düşünülmeden %130 oranında objektif artış uygulayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi,
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar, tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken mahkemece faizin başlangıç tarihinin 07.12.2012 olduğunun belirtilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 23.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.