Taraflar arasındaki “müdahalenin önlenmesi ve eski hale iade” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.11.2009 gün ve 2009/258 E., 2010/1316 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 03.06.2010 gün ve 412 E., 8379 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili dava dilekçesinde, sitenin ortak kullanım alanı olan otopark ve B Blok yakıt nakliye yolunun, bahçe giriş kapısı kapatılıp çimlendirilmek suretiyle A Blok yönetimince kullanımının engellendiğini ileri sürerek davalı yönetimin bahçeye müdahalesinin önlenmesini ve bahçenin projesinde gösterilen eski haline getirilmesini istemiş, mahkemece kapatılan bahçe kapısının davalı yanca açılmasına, kapıdan geçişle ilgili kullanıma engel olunması şeklindeki müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 10.01.2009 gününde alınan A Blok kat malikleri kurulu kararı ile B Blokta kullanılan kömürün A Blok yönünden taşınmamasına, bahçenin düzenlenmesine ve bahçe kapılarının geçici olarak kapatılmasına karar verildiğini, buna göre ortak yerlerin kullanımının önlenmesi işlemi A Blok kat malikleri kurulu kararına dayanılarak yapılmış olduğuna göre, sözü edilen karara olumlu oylarıyla katılan kat malikleri davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanıp ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.04.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Yüksek Daire ile Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın konusu; dayalı (A) blok kat malikleri kurulu tarafından alınan karar nedeniyle, davacı (B) blok ile dayalı (A) blokun müştereken kullandıkları ortak alana vaki müdahalenin meni ve eski hale getirilmesine ilişkin davada; husumetin karara olumlu oy veren (A) blok kat maliklerine mi, yoksa (A) blok kat maliklerine temsilen yönetime karşı mı yöneltilmesi gerektiği hakkındadır.
Mahkeme, kat maliklerine temsilen yönetim aleyhine dava açılmasını yeterli görmektedir. Yüksek Daire ise kat malikleri kurulu kararına olumlu oy veren kat maliklerine karşı husumetin yöneltilmesi gerektiği görüşündedir.
14.11.2007 gün ve 5711 sayılı Kanunla 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m.38 hükmüne eklenen ikinci fıkra hükmünde şöyle denilmiştir: “Kat malikleri kurulu.... kararlarının iptaline ilişkin davalar, kat maliklerini temsilen yöneticiye .... husumet yöneltilmesi suretiyle açılabilir. Yönetici, açılan davayı bütün kat maliklerine .... duyurur. Kurul kararının iptali halinde bu konudaki yargılama giderleri ortak giderden karşılanır.”
Belirtilen hüküm uyarınca, kat, malikleri kurulu tarafından alınan kararların iptali hakkındaki davaların; kat maliklerini temsilen yönetim aleyhine açılması gereklidir. Yöneticinin de tüm kat maliklerine; söz konusu kat malikleri kurulu kararı nedeniyle haklarında dava açıldığını duyurması ve uygulamaya devam edip etmeyecekleri yönünde görüş alıp ona göre hareket etmesi gereklidir. Zira yargılama sonucunda doğacak sorumluluk tüm kat maliklerine ait olacaktır.
Somut olayda dava, kat malikleri kurulunda alınan kararın iptaline yönelik değil gibi görünmekteyse de bu görüş bizce isabetli değildir. Zira esasen uyuşmazlık, söz konusu kat malikleri kurulu kararının uygulanmasından doğmaktadır. Meni müdahale ve eski hale getirmeye yönelik somut davada; öncelikle, kat malikleri kurulu kararının haklı olup olmadığının incelenmesi, sonucuna göre de meni müdahale ve eski hale getirmeye yönelik talep hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle 634 sayılı Kanuna eklenen m.38/2 hükmünün dar yorumlanmaması, sadece karar iptali davalarına hasredilmemesi; biraz daha geniş yorumla özünde kat malikleri kurulu kararının iptalini içeren meni müdahale davalarında da kat maliklerine temsilen yönetim aleyhine dava açılmasının mümkün olduğu görüşündeyim. Bu tarz yorum, yasanın ruhuna da uygun olacaktır. Böylece yargılama safhasında taraf teşkili kolayca sağlanabilecek ve diğer kat maliklerine tebligatla uğraşılmadan daha hızlı olarak davanın esasına girilebilecektir.
Belirtilen sebeplerle Mahkemenin direnmesini uygun görüyorum. Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne ise katılmıyorum. Bu durumda davanın esasının incelenmesi için dosyanın Yüksek Daireye gönderilmesi gerektiği düşüncesindeyim.