14. Hukuk Dairesi 2015/4978 E. , 2017/238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.05.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerine ait olan ... İli ... ilçesi, ... Köyü 163 ada 80 parsel sayılı taşınmazın ana yola bağlantısının bulunmadığını, müvekkillerinin ana yola çıkmak için davalılara ait parselleri kullanmak zorunda kaldıklarını belirterek davalılara ait 163 ada 77 ve 78 parsel sayılı taşınmazlardan uygun görülen bir güzergahtan geçit tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacılara ait 163 ada 80 parsel sayılı taşınmaz lehine 18/07/2013 tarihli fen bilirkişi raporu, 21/10/2014 tarihli ek bilirkişi raporu ve krokilerde belirtilen 1 nolu güzergahtan 163 ada 77 ve 78 parseller aleyhine 2,5 m genişliğinde 193,89 m2 yüzölçümünde geçit hakkı tesisine ilişkin hüküm kurulmuştur.
Hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacının paydaşı olduğu taşınmazın genel yola ulaşabilmesi için geçit ihtiyacı içinde olduğu hususu uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece hüküm kurulurken belirtilmese de davacılara ait taşınmazın davalılara ait taşınmaza ve yola bağlanması için arada dere yatağı bulunduğu dosya içerisinde yer alan krokiden anlaşılmaktadır.
Dere yatakları kural olarak Türk Medeni Kanununun 715. maddesi kapsamına giren devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Bu özelliği itibariyle de kamu malıdır. Kamu malı olan bir yerin, kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, dere yatağı üzerinden geçit kurulamaz. Kaldı ki, geçit davalarından amaç yol ihtiyacı içinde bulunan bir taşınmazı kesintisiz olarak genel yola ulaşımını sağlamaktır. Dere yatağı tapuya tescil edilmiş bir yer olmadığından, bu şekilde kurulan geçitle de kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiş olur. Mahkemece yapılması gereken iş, yol ihtiyacı içinde olan 163 ada 80 parsel sayılı taşınmaz için dere yatağı dışında bir yerden geçit alternatiflerini aramak olmalıdır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazları ve çevresindeki tüm yolları gösteren geniş pafta suretleri getirtilerek genel yollara ulaşacak şekilde alternatif geçit güzergahlarının belirlenmesi, tüm alternatiflerin araştırılmasına karşılık davacının taşınmazından kadastral yola ulaşılabilmesi için dere yatağından geçilmesinde zorunluluk bulunduğu takdirde, davacıya ait 163 ada 80 parselin davalı ... Kırmızıya ait 163 ada 78 parsele bağlanırken arada dere yatağı bulunduğu gözetilerek köprü yapılmasının uygun olup olmayacağı ilgili kurumdan görüş alınarak usulüne uygun yapım tekniğinin belirlenmesi gerekir.
Ayrıca davalı ... taşınmazından kadastral yola bağlanırken arada bulunan dere yatağına kendisi tarafından köprü kurulduğunu, köprünün bedeline davacının yükümlülük payının hesaplanmadığını savunmuştur. Davalının bahsettiği ikinci köprünün yapımı hususunda dosya kapsamında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığından davalı tarafından yapılan bu köprünün bedeline davacının da yükümlülük payının hesaplanması gerekir.
Mahkemece yukarıda açıklanan şekilde araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlere göre davalı ..."nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.