Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/8-111
Karar No: 2011/180

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/8-111 Esas 2011/180 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, tapu iptali ve tescil isteği üzerine açılmıştır. Davacılar, 1/2 hisseye sahip olan S.T.'nin kim olduğunu bilmediklerini, bu payın da adlarına tescil edilmesini talep etmişlerdir. Yerel mahkeme, davayı kabul etmiş ve 1/2 hissenin davacıların mirasçısı adına tapuya tescil kararı vermiştir. Ancak, Hazine vekili tarafından yapılan temyiz üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, malikin tapu kütüğünden anlaşılabildiği için davanın reddedilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir. Bu karar, Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenmiştir. Dava, TMK'nun 713/2 maddesi ile ilgilidir. Bu maddeye göre, malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı durumlarda, taşınmazın tamamı adına tescil kararı verilebilir. Ancak, yerel mahkeme 1/2 hissenin davacıların mirasçısı adına tescil edilmesi kararı vermiştir, bu da kanuna aykırıdır. Kararda, 429 sayılı HUMK maddesi uyarınca direnme kararının bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesi, 429 sayılı HUM
Hukuk Genel Kurulu         2011/8-111 E.  ,  2011/180 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 29.09.2010
    NUMARASI : 2010/262 E-2010/349 K.

                  Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 06.03.2009 gün ve 2007/103 E- 2009/51 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 05.10.2009 gün ve 2009/3756-4541 sayılı ilamı ile;
    ("...Davacılar, dava konusu 50 ada 3 parselin ½ hissesini kayıt maliki M....’ten önce H...kızı F.. C.. ondan A.. M.. A..ve onlardan da, 28.10.1943’de kendilerine satış suretiyle intikal ettiğini, diğer ½ payın ise, maliki gözüken E...kızı S..T..’nin bilinen kişi olmadığını açıklayıp E...kızı S... T..’ye ait ½ payın iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
           Davalı Hazine vekili, ½ hisse maliki S..T..’nin tapuda kim olduğunun anlaşılabildiğini, mirasçı bırakmaksızın ölmesi halinde de, son mirasçı sıfatıyla taşınmazın kendilerine ait olması gerektiğini savunup davanın reddine karar verilmesini, davalı belediye vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
      Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.   
                Dava konusu ...ada ..parsel 26.09.1940 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında ... tarih .. sıra numaralı tapu kaydına istinaden E... M..ve E..kızı S.. T... adına ½’şer hisseyle tespit görüp 14.08.1941 tarihinde kadastro tutanağının kesinleşmesi suretiyle tapuya tescil edilmiştir. Kadastro tutanağı ve bu tutanağın dayanağı belgeler ve tutanaktaki bilgilerden 1941 yılı itibariyle E... kızı S... T...’nin kim olduğu anlaşılmaktadır.
                 Kadastro tutanağındaki açıklamalar, dayanağı tapu kaydı ve dosya kapsamı ile E..kızı Sahibe Tevhide’nin tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılabilmektedir. Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır (HGK.nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 E., 194 karar sayılı ilamı). Kütükteki bilgi ve belgelerden gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde ve malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna  varılmalıdır. Görülmekte olan davada kayıt malikinin kim olduğu kütükten anlaşıldığına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü gerekir...")
     gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davalı  Hazine vekili

          
                                       HUKUK GENEL KURULU KARARI

            Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
            Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 713/2.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
           Davacılar, ...ada ..parsel sayılı taşınmazda miras bırakanları olan A.. Ş..K..’un 1/2 pay sahibi olduğunu, diğer 1/2 payın ise E..kızı S.. T... adına kayıtlı olmasına rağmen,anılan kişinin tanınmadığını ileri sürerek, S..T..’ye ait 1/2  payın da TMK’nun 713/2.maddesine göre adlarına tescilini istemişlerdir.
    Mahkemece, 1/2 pay sahibi olan S..T..’yi tanıyanın olmadığı, dükkan vasfındaki taşınmazın tamamının davacıların miras bırakanı ve davacılar tarafından zilyet edildiği gerekçesi ile davacıların miras bırakanı adına 1/2 payın tapuya tesciline karar verilmiştir. Davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarda açıklanan gerekçelerle karar bozulmuş,mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davalı Hazine vekili getirmiştir.
    Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) "nun 713/2.md.sindeki koşulların davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediği, buna göre de davanın kabulünün doğru olup olmadığı noktasında  toplanmaktadır.
    Davanın dayanağını, TMK.’nun 713.maddesinin 2.fıkrasında düzenlenen “…Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir…”  hükmü oluşturmaktadır.
            Çekişme konusu ...ada .... parsel sayılı taşınmazın tedavül kayıtlarına bakıldığında; 26.9.1940 tarihinde yapılan tapulama tespiti sırasında T.evvel 320,64 nolu tapu kaydına dayalı olarak ½’şer payla E..oğlu M.. ve S...T...adına kayıt edildiği; tapulama tutanağının 14.8.1941"de kesinleştiği,E...M..in ½ payını dava dışı F...C..a, onun da M... A.. adlı şahsa sattığı, anılan kişiden de davacıların miras bırakanı A..Ş.. K...’un satın aldığı anlaşılmaktadır.
              Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği üzere, kadastro tutanağı ve bu tutanağın dayanağı belgeler ve tutanaktaki bilgilerden 1941 yılı itibariyle E... kızı S.. T..’nin kim olduğu anlaşılmaktadır. Yani, kadastro tutanağındaki açıklamalar, dayanağı tapu kaydı ve dosya kapsamı ile E.. kızı S..T...’nin tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılabilmektedir. Dosyaya sunulan davacı A..’in 1.11.2007 tarihli ifadesinde de babası ile birlikte S...’nin taşınmazı satın aldığı belirtildiğine göre, bu durum S... T..."nin o dönemde tanınan veya tanınması gereken bir kişi olduğunu göstermektedir.
              Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali ise; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır (HGK"nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 E., 194 karar sayılı ilamı). Kütükteki bilgi ve belgelerden gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde ve malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna  varılmalıdır.
    Görülmekte olan davada kayıt malikinin kim olduğu kütükten anlaşıldığına göre, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmelidir.
    Öte yandan, Mahkemenin kabulüne göre de,ölü kişi adına tescil kararı verilemeyeceğinden, davacıların miras bırakanı adına tescil kararı verilmesi de doğru değildir.Kaldı ki,davacıların istemi çekişmeli payın adlarına tesciline ilişkindir.
    Yukarıda ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak ve davanın reddine karar vermek gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
            S O N U Ç :Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel

     Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,  15.04.2011 gününde, oybirliği ile karar verildi.

     

     

     


     
     
     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi