14. Hukuk Dairesi 2018/3002 E. , 2018/9440 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.10.2002 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ..., bir kısım davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılar arasında noterde düzenlenen 11.08.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı yüklenici ..."un diğer davalıların murisi ..."na ait 6281 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerine bina yapım işini üstlendiğini, sözleşme uyarınca davalı yükleniciye düşecek olan 1 no"lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün ise 02.09.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı yüklenici tarafından müvekkiline satıldığını, satış bedeli olan 40.000.000.000 TL"nin nakden ve peşinen ödenmesine rağmen tapunun halen devredilmediğini ileri sürerek dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, olmadığı taktirde taşınmazın rayiç değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı arsa maliki ... vekili, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle aleyhinde eksik işler ve gecikmeden kaynaklanan kira alacaklarının tahsili istemi ile ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/964 Esas sayılı dosyasıyla açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline dair verilen kararın bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.02.2012 tarihli 2012/391 Esas 2012/1732 Karar sayılı ilamıyla özetle; davalılar arasındaki 11.08.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 10. maddesi hükmünün yapının “genel iskanının alınması” borcunu yükleniciye yüklediği, yapıya genel iskan alınmadığı davalılar tarafından savunulduğundan mahkemece, öncelikle bu husus üzerinde durulması, gerek görülürse davacıya genel iskan alınmak üzere yetki ve uygun bir süre verilmesi ya da yapıya genel iskan verilmesi hususunda bir engel olup olmadığının yetkili merci olan belediyedeki işlem dosyasından da yararlanılarak keşfen bilirkişiye incelettirilmesi, bir engel bulunmadığı sonucuna varılırsa genel iskan giderlerinin ne olduğunun yetkili merciden sorulması ve bu bedelin arsa sahiplerine ödenmek üzere davacıya depo ettirilmesi; öte yandan, bir kısım davalıların murisi arsa sahibinin 11.08.1996 tarihli sözleşmeye dayanarak yapıdaki eksikliklerden ve gecikmeden kaynaklanan alacaklarının yükleniciden tahsili istemi ile açtığı dava sonucunda mahkemece, arsa sahibi lehine eksikliklerden ötürü 2.102,50 TL, kira alacağından dolayı da 4.176,26 TL"ye hükmedildiğinden ve ifa talep eden davacının Borçlar Kanununun 167. maddesi gereğince bu tutarı da arsa sahibine ödemek zorunluluğu bulunduğundan bu miktarın da davalı arsa sahiplerine ödenmek üzere davacıya depo ettirilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararından sonra, davacı ..."ın dava konusu 1 no"lu dükkan vasfındaki bağımsız bölümü 18.09.2013 tarihli temlik sözleşmesi ile ..."a devrettiği, temlik alan ..."un da yargılamada kendisini aynı vekille temsil ettirdiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, taşınmazın genel iskan ruhsatının alındığı, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/964 Esas 2001/217 Karar sayılı ilamına konu alacağın tahsili amacıyla davalı arsa sahibi tarafından ... 5. İcra Müdürlüğünün 2002/362 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinde dosya borcunun 13.06.2017 tarihi itibariyle toplam 79.139,14 TL"ye ulaştığı ve davacı tarafça ödendiği ispat edilemediğinden bu bedelin davacıya depo ettirildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu 1 no"lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline; depo edilen 79.139,14 TL"nin ve nemasının davalılar ... mirasçılarına ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ..., bir kısım davalılar (arsa sahibi ..."nun diğer mirasçıları) vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ... ile bir kısım davalılar vekilinin tüm; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
6100 sayılı HMK’nin 326. maddesinde, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. HMK’nin 323/ğ maddesi uyarınca avukatlık ücreti de yargılama giderleri arasındadır. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesinde de “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda; mahkemece, davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile karar verilmiştir. Dava tarihi itibarıyla, genel iskanın alınmamış olduğu, ayrıca davalı arsa sahiplerinin mahkeme kararına dayalı alacağının davacı tarafça ödenmediği, bu nedenle anılan davalıların dava konusu taşınmazı devretmemekte haklı oldukları ve bu nedenle davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri gerekçesiyle davalı arsa sahiplerinin harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları doğru ise de diğer davalı yüklenici ..."un arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği ve bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığına göre harç ve yargılama giderlerinden bu davalının sorumlu tutulması gerekirken anılan kalemlerin davada haklı çıkan davacı taraf üzerinde bırakılması ve yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir.
O halde mahkemece, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca harcın davalı yüklenici ..."dan tahsiline; yargılama giderleri ile dava açılırken harcı yatırılan ve eksik harcı da tamamlanan davaya esas değer üzerinden davacı yararına hesaplanacak nisbi vekalet ücretinin de anılan davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve bir kısım davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.