Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/22-1409
Karar No: 2012/1318

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/22-1409 Esas 2012/1318 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/22-1409 E.  ,  2012/1318 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 11/05/2012
    NUMARASI : 2012/101-2012/405

    Taraflar arasındaki “tasarruf teşvik ana para ve nema alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 1. İş Mahkemesi"nce davanın kabulüne dair verilen 27.05.2011 gün ve 2011/32 E., 2011/593 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 30.12.2011 gün ve 2011/6069 E., 2011/8958 K. sayılı ilamı ile;
    (… Davacı vekili müvekkilinin çalıştığı Bağlar Belediye Başkanlığınca aylık ücretinden 3417 sayılı yasa gereği tasarruf teşvik kesintisi yapılmasına rağmen, davacı işçiye  nema ödenmediği, 4853 Sayılı yasaya 5568 Sayılı yasa ile eklenen hüküm doğrultusunda tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülüklerinin 31.12.2007 Tarihi itibariyle Hazineye devredilmiş olduğu belirtilerek şimdilik 100,00 TL tasarruf teşvik nema alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Daha sonra bilirkişi raporu doğrultusunda alacak miktarını ıslah etmiştir.
    Davalı Hazine Müsteşarlığı vekili,4853 Sayılı yasanın ek l. maddesi gereğince 31.12.2007 tarihi itibariyle hazine Müsteşarlığının yükümlülüğünün hazineye devrolunan tutarla sınırlı olduğunu, çalışan adına tasarrufu teşvik hesap numarası açılmaması veya açılan hesaba para yatırılmaması halinde uğranılan zararın ilgili kuruma (Belediyeye) ait olduğunu, hazine Müsteşarlığının sorumluluğunun bulunmadığını, 4853 Sayılı kanunun ek 1. maddesi hükmünün 31.02.2007 tarihinden sonra tasarruf teşvik hesabına yatırılmış olan tutarların hazineye geçeceğinin düzenlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Ayrıca dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını ve davanın işçinin çalıştığı belediyeye ihbarını talep etmiştir. 
    İhbar olunan Bağlar Belediye Başkanlığı  davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
    Mahkemece davacının, aylık ücretlerinden mülga 3417 Sayılı yasa hükümleri uyarınca kesilen tasarruf teşvik kesintilerinin işveren katkı payı ile birlikte nemalandırılmak üzere bankaya yatırılması gerekirken yatırılmadığı, SSK tarafından tasarruf teşvik kesintisinin uzlaşma kapsamında tahsiline başlanmadığı, davacı işçinin çalıştığı Bağlar Belediyesi’nin 5393 sayılı kanunun 5. madde kapsamında davalı hazine ile uzlaşma yoluna gittiği husumetin hazineye yöneltilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, zamanaşımı def"inin yerinde olmadığı  belirtilerek  hesap bilirkişisi raporunda belirlenen tutar hüküm altına alınmıştır.
    Tasarruf teşvik kesintisi ve katkı payı ödemeleri, 18.3.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı yasa ile öngörülmüş, anılan yasanın 6. maddesine göre kesintilerin ilgili adına açılacak banka hesabına yatırılmaması durumunda, Sosyal Sigortalar Kurumunun tahsil görevinin olduğu açıklanmıştır.
    3417 sayılı yasa 24.4.2003 tarih ve 4853 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmış ve sözü edilen yasanın 7. maddesinde, “3417 sayılı Kanunun mülga 2 nci maddesi kapsamındaki hak sahipleri tarafından bu Kanun kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak yargı mercilerine açılmış ve devam eden davalar ile icra takipleri hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır” şeklinde kurala yer verilmiştir. 4853 sayılı yasanın 8. maddesinde ise, tasarruf teşvik kesintileri ile katkı paylarını süresinde işverence yatırılmaması halinde, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından primlerin tahsiline ilişkin hükümler çerçevesinde tahsil edileceği açıklanmıştır.
    Tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da, yasa gereği işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, anılan kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin yasalar uyarınca tahsil edilmiş olması halinde, işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde davalı belediyenin  aynı  borç  sebebiyle  mükerrer  şekilde  sorumluluğuna  gidilmiş  olur.  Tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden Sosyal Sigortalar Kurumunun, 4853 sayılı yasanın 7. maddesi gereği ilgilinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki hesaplarına yatırması gerekir. 
    4853 sayılı Kanuna 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır. Anılan hükümde, “Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24/4/2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31/12/2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer” şeklinde kurala yer verilmiş olmakla, tasarruf teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluk bu tarihten itibaren Hazine Müsteşarlığına geçmiştir.
    Dosya içeriğine  göre SGK Başkanlığı’nın 05.11.2010 tarihli yazısında  davacının işvereni  Bağlar  Belediyesi ile davalı hazine Müsteşarlığı arasında  dava konusu tasarrufu teşvik kesintisi ve nema  borçları nedeni ile 5393 sayılı kanunun 5. madde kapsamında  uzlaşma yapılmadığının belirtildiği, 15.05.2006 tarihli uzlaşma komisyonu kararı ile, Bağlar Belediye Başkanlığının, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü, borçlarının ödenmesi konusunda uzlaşma yapıldığı anlaşılmıştır.Tasarruf teşvik kesintileri ve nema  alacaklarından davalı hazine’nin  sorumlu olabilmesi için işveren belediyenin  hazine ile uzlaşmaya gidilmiş olması gerekir. SGK Başkanlığı’nın  05.11.2010 günlü yazısında,  işveren Yenişehir Belediyesi ile  davalı Hazine Müsteşarlığının dava konusu alacaklar yönünden uzlaşmaya  gitmedikleri bildirildiğinden ve 15.05.2006 tarihli uzlaşma komisyonu kararında tasarruf teşvik kesintileri ve nema alacaklarının ödenmesinin karara bağlanmadığı görüldüğünden, dava konusu alacaklar bakımından işverenin sorumluluğu devam etmektedir. Dava konusu tasarruf teşvik kesintileri ve katkı  payları uzlaşma kapsamında bulunmadığına  göre  davalı Hazine  aleyhine açılan davanın  reddi  yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
       
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, tasarruf teşvik ana para ve nema alacağı istemine ilişkindir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Belediyeye ait işyerinde çalıştığı dönemde 3417 sayılı Kanun uyarınca ücretlerinden tasarruf teşvik kesintisi adı altında kesintiler yapılmasına rağmen kesintilerin bankaya yatırılmaması nedeniyle ödeme yapılmadığını belirterek 5568 sayılı Kanun ile 4853 sayılı Kanuna eklenen hüküm uyarınca tasarruf teşvik hesaplarına ait tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibariyle Hazineye devredildiğinden alacağın Hazine Müsteşarlığından tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu alacağın özel hukuk değil kamu hukuku ilişkisinden doğduğunu, bu nedenle davaya bakmakta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunu, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığından davanın iş mahkemesinde açılmasının da yasal olmadığını, ayrıca 4853 sayılı Kanun uyarınca 31.12.2007 tarihinde kendilerine devredilen miktarla sınırlı olarak sorumlu olduklarını, davacı adına hesap açılmadığından kendilerine devredilen ve sorumlu oldukları bir miktar bulunmadığı gibi, davacının işvereni olan Belediye ile yapılan uzlaşma kapsamı içinde tasarruf teşvik hesaplarından kaynaklanan borçlar bulunmadığından talep konusu yönünden işveren Belediyenin sorumluluğunun devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, davacının ücretlerinden yapılan tasarruf teşvik kesintileri nedeniyle anapara, katkı payı ve nema alacağı bulunduğu, bu alacaktan davalı Hazine Müsteşarlığının 4853 sayılı Kanuna 5568 sayılı Kanunla eklenen Ek Madde 1 uyarınca sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece önceki gerekçe genişletilmek ve emsal kararların onandığı belirtilmek suretiyle davanın kabulüne dair hükümde direnilmiştir.
    Direnme hükmü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, tasarruf teşvik anapara, katkı payı ve nema alacağı talebi yönünden davalı Hazine Müsteşarlığının sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında tasarrufu teşvik anapara, katkı payı ve nema alacağına ilişkin olarak Hazine Müsteşarlığı aleyhine açılan davalarda adli yargı mahkemelerinin görevli olup olmadığı hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
    Öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bilindiği üzere 01.04.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun ile çalışanların tasarruflarının artırılması amacı güdülmüştür. Bu durum Kanunun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılmasını, tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunmasını, bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasını temin etmek ve bu tasarrufların en iyi şekilde nemalandırılmasını sağlamak suretiyle çalışanların tasarruf yapmalarını teşvik etmek olduğu belirtilmek suretiyle açıklanmıştır.
    3417 sayılı Kanunun “Tasarruf hesabı” başlığını taşıyan 4. maddesi uyarınca, kurumların bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankası"nda personel adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, işverenlerin işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankası"nda işçileri adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, 1479 sayılı Kanun"a tabi olarak çalışanların 3 üncü madde hükümlerine göre tespit edilecek aylık tasarruf tutarlarını, ait oldukları ayın sonuna kadar, belirlenecek ilgili banka şubelerinde kendi adlarına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, yapılan katkı ve kesintilerin, ilgili bankaya yatırılmasını müteakip, muhtevasının Yüksek Planlama Kurulu"nca tespit edilip her hak sahibine verilecek bir hesap cüzdanına işleneceği, (Değişik fıkra: 30/05/1994 - KHK-533/3 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi"nin 21/07/1994 tarih ve E. 1994/66, K. 1994/63-2 sayılı Kararı ile; yeniden düzenlenen fıkra: 24/11/1994 - 4046/32 md.) bu şekilde tahsil edilen paraların tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı adına açılacak Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına yatırılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
    Anılan Yasanın “Ödemelerin zamanında yapılmaması” başlığını taşıyan 7. maddesinde ise;
    “İşverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını 4 üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin banka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarlar resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılır.”
    Düzenlemesine yer verilmiştir.
    3417 sayılı Kanun, 29.04.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    4853 sayılı Kanunun amacı 1. maddesinde, 3417 sayılı Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak açıklanmıştır.
    "Kapsam" başlığını taşıyan 2. maddesine göre, "Bu Kanun, 3417 sayılı Kanun hükümleri uyarınca T.C. Ziraat Bankasında adlarına Tasarrufu Teşvik Hesabı açılan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kendilerine 3417 sayılı Kanunun 6 nci maddesinin birinci ve iptal edilen üçüncü fıkraları gereği ödeme yapılmamış hak sahiplerini kapsar", "Ödeme" başlığını taşıyan 6. maddesinde, "Hak sahiplerine, anapara tutarları 2003 yılı Nisan ayında defaten ödenir.
    5 inci madde uyarınca değerlendirilen tutar Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere 2004 yılında dört taksit, 2005 yılında dört taksit ve Mart ve Haziran aylarında olmak üzere 2006 yılında iki taksit olarak toplam on taksitte ödenir.
    Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan, ödeme tarihlerini bir ay önce veya bir ay sonra olarak belirlemeye yetkilidir”.
    4853 sayılı Kanunun "Süresinde ödenmeyen tasarruf kesintileri ve katkı payları" başlığını taşıyan 8. maddesi uyarınca, “3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapmaları gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılır.
    3417 sayılı Kanunun mülga 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faiziyle birlikte T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar", Kanunun "Düzenleme" başlığını taşıyan 9. maddesinde, "Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü düzenlemeyi yapmaya yetkilidir". düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Öte yandan 5568 sayılı Kanun ile eklenen Ek 1. maddede (26/l2/2006-5568/4 md.) ise,
    "Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24.04.2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31.12.2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer.
    Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanunun ödemeleri düzenleyen 6 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uyarınca sistemden çıkan tasarruf sahiplerinin sistemden çıktıkları tarihte tasarruf teşvik hesaplarında kalan Devlet veya işveren katkısı tutarları, ödenen nema tutarları mahsup edilmek kaydıyla ilk kesinti tarihinden; şahıs kesintisine tekabül eden ödenmeyen nema tutarları ise sistemden çıkış tarihinden 30 Nisan 2003 tarihine kadar olan dönem için 3417 sayılı Kanunun nemalandırmaya ilişkin 5 inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre ve bu tarihten sonraki dönem için ise 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 5 inci maddesinde belirlenen esaslar çerçevesinde Şubat 2007 sonu itibariyle değerlemeye tâbi tutularak tasarruf sahiplerine başvuru halinde defaten ödenir. Söz konusu ödemelerin hak sahibi bazında belirlenmesinde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınır.
    3417 sayılı Kanunun ödemeleri düzenleyen 6 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uyarınca sistemden çıkarak her ne suretle olursa olsun, işbu düzenleme tarihinden önce mülkiyet hakkı kapsamında talebi karşılanmış hak sahipleri lehine bir fark oluşması halinde, söz konusu tutar 2007 yılı Aralık ayı sonuna kadar defaten ödenir.
    İkinci ve üçüncü fıkra düzenlemesi ile konuları kalmayacağından kapsama giren tasarruf sahipleri tarafından yargı mercilerine açılmış davalar ile icra takipleri hakkında bu madde hükümleri uygulanmak suretiyle dava ve takipler sonuçlandırılır. Bu kapsamda, yargı organlarınca idare aleyhine hüküm altına alınabilecek yargılama giderleri de ilgililerinin talep etmesi halinde haklılık oranında nispî şekilde ödenerek davaların ve ihtilafların sonuçlandırılması sağlanır" hükümleri yer almaktadır.
    Açıklanan yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, 3417 sayılı Yasa ile çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılması; tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunması; bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasının sağlanmasına ilişkin hususların düzenlendiği; tahsil olunan paraların, T.C. Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (20.12.1994 tarih ve 4059 sayılı Yasaya göre Hazine Müsteşarlığı) adına açılacak "Çalışanların Tasarrufların Teşvik Hesabı"nda toplanacağı, bu hesabın izlenmesinden T.C. Ziraat Bankası"nın, bu hesaptaki paraların nemalandırılmasından ise Hazine Müsteşarlığı"nın sorumlu tutulacağının öngörüldüğü ve 3417 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran ve çalışanların tasarruflarını teşvik hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasları belirleyen 4853 sayılı Yasa ile de yapılacak ödemeler konusunda Hazine Müsteşarlığı"na görev ve sorumluluk verildiği anlaşılmaktadır.
    Özellikle 4853 sayılı Yasaya 29.12.2006 tarih ve 5568 sayılı Yasa ile eklenen Ek 1. madde hükmü karşısında ve anılan yasal düzenlemeler gereğince, kesintilerin çalışanların iradeleri dışında ve idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, bu tasarruflarının kamusal usul ve esaslarla değerlendirilmesi suretiyle bir kamu hizmetinin düzenlendiği dolayısıyla konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu açıktır.
    Yukarıdaki açıklamaların ışığında, 3417 sayılı Yasanın, yükümlü tuttuğu kamu kurum ve kuruluşlarınca 4. maddedeki yükümlülüğün zamanında veya hiç yerine getirilmemesi halinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın idari bir işlemden kaynaklanması ve konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde; kamu çalışanları tarafından tasarruf kesintisi, işveren katkısı ve nema alacağının tahsili istemiyle, anılan İdareye karşı açılan davalarda, idari yargı yerinin görevli olduğu kabul edilmelidir.
    Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 20.12.2010 gün 2010/156 Esas 2010/328 Karar sayılı kararında da 3417 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun kapsamında; tasarruf kesintisi, Kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
    Bu durumda mahkemece; somut uyuşmazlıkta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile bu doğrultuda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Direnme kararı ön sorunun kabulü ile sair temyiz itirazları incelenmeksizin bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 5521 sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.12.2012 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi