Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/145
Karar No: 2016/2046
Karar Tarihi: 31.03.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/145 Esas 2016/2046 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2016/145 E.  ,  2016/2046 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde tereke temsilcisi davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacılar murisi ... vekili, müvekkilinin dava dışı... Kalkındırma Kooperatifi"nin üyesi olduğunu, anılan kooperatife yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalıların, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında sebepsiz yere iş vermemeleri nedeniyle müvekkilinin toplam 97.000,00 TL zarara uğradığını ileri sürürek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Bir kısım davalılar vekili, davacılar murisi ..."ün bahsi geçen dönemlerde kamyonunu başka bir işte çalıştırdığını, ... İdaresine karşı sorumlu olan kooperatifin bu nedenle işi başka üyelere verdiğini, davacıya kasıtlı olarak iş verilmemesi gibi bir durum olmadığını, faturasını keserek yaptığı işlerin karşılığını da aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacılar murisi ... kendisine kasıtlı olarak 2005, 2006 ve 2007 yıllarında iş verilmemesi nedeniyle elde etmesi muhtemel gelirden yoksun kaldığı iddiası ile işbu davayı açmış ise de, davalıların kasıtlı hareket ettiğine dair bir bulguya rastlanmadığı, zararın kaynağı haksız fiil olarak nitelendirildiğinden bunun kanıtlaması gerektiği, kooperatif tarafından sadece davacı aleyhinde bir uygulama yapıldığı hususunun da ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, tereke temsilcisi davacı ... temyiz etmiştir.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tereke temsilcisinin, kooperatif denetim kurulu üyesi oldukları anlaşılan ..., ... ve ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2) Davacı tereke temsilcisinin, kooperatif yönetim kurulu üyesi oldukları anlaşılan davalılar ..., ..., ..., ..., ... hakkına verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; "Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, .../...

    kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" hükmüne yer verilmiştir.
    Aynı Kanun"un 98. maddesi yollaması ile dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent, ""idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler"" hükmünü içermektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. TTK’nın 340.maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki “hükmolunacak tazminat şirkete verilir” hükmünün 336.maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticiler kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338.maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, 11. Hukuk Dairesi"nin 14.05.1970 tarih ve 2722/2030; 27.02.1990 tarih 9543/1576; 14.02.2005 tarih ve 2004/4501 Esas, 2005/1130 Karar; 19.02.2007 tarih ve 2005/14680 Esas, 2007/3131 karar sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatifin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, bu hükmün yöneticiler ile birlikte kooperatifin dahi sorumlu olacağı şeklinde yorumlanması gerekir.
    1982 ..."nın 36. maddesinde yer verilen, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
    adil yargılanma hakkına sahiptir" ibaresi, ortakların dava açma hakkının temel dayanağıdır. Kooperatif ortağı olma, kooperatife karşı dava açma hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacaktır. Ortak tarafından dava hakkının kullanılması, ortaklığın TTK"nın 341. maddesine dayalı dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına ve davanın denetçilerin asıl ya da vekil aracılığı ile dava açmasına bağlı değildir.
    Ortakların dava açma hakları da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK’nın 340. madde yollaması ile 309/1. maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa
    verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise doğrudan zarar halidir. Bu halde yöneticilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK"nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler.
    Bu durumuda, mahkemece, orman idaresinden dava konusu edilen yıllarda çalışılan dönemler sorulduktan sonra, kooperatif yönetim kurulunun 20.08.2004 tarihli toplantısında odun üretimi yapmayanlara bir dahaki işlerin verilmemesi şeklinde karar alındığı da gözetilerek, davalı yönetim kurulu üyelerinin, davacılar murisinin 2005, 2006 ve 2007 yıllarında kooperatif işlerinde çalıştırılmaması nedeniyle zarara uğramasında, kusursuz olduklarını kanıtlayamadıklarının kabulü ile, davalı yönetim kurulu üyelerinin görev yaptıkları dönemler belirlenip, yönetim kurulu üyesi oldukları dönemle sınırlı olarak aralarında kooperatifler uygulamaları ve orman işleri konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı bir bilirkişi kurulu vasıtasıyla, davacıların uğradığı zararın belirlenmesi, davacılar murisi bu dönemde başka işlerde çalışması suretiyle gelir elde etmiş ise, elde edilen gelirin belirlenen zarar tutarından indirilmesi ve sonucuna göre tazmini gerektiği tespit edilen tutarın hüküm altına alınması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı tereke temsilcisinin, kooperatif denetim kurulu üyesi oldukları anlaşılan ..., ... ve ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kooperatif yönetim kurulu üyesi oldukları anlaşılan davalılar ..., ..., ..., ..., ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi