23. Hukuk Dairesi 2015/8955 E. , 2016/2043 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı K.. G.."in, borçlu .... hakkında Ankara .... İcra Müdürlüğü"nün .... E. sayılı dosyasında, borçlular....ile .....hakkında Ankara .... Müdürlüğü"nün .... E. sayılı dosyalarında icra takipleri başlattığını, davalı ile takip borçlusunun yakınları arasında imzalanan 03.04.2002 tarihli sözleşmeye dayalı olarak davalıya söz konusu icra takip dosyalarındaki alacaklarının karşılığı olmak üzere 6 adet bağımsız bölüm verildiğini, davalı, borçlulardan toplam 127.000 USD alacaklı iken en az 500.000,00 TL değerinde 6 adet bağımsız bölümün tapusunu üzerine aldığını ve alacaklarını bu şekilde tahsil ettiğini, diğer alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla böyle bir işlem yapıldığını, öte yandan aynı sözleşmede davalının icra dosyalarındaki alacağını .... ismindeki kişiye temlik edeceğinin ve davalı ile bu kişinin aynı avukata vekalet vereceklerinin belirtildiğini, ..."ın takip borçlularının güvendiği bir isim olduğunu, davalı alacaklarını temlik etmiş olmasına rağmen takiplere devam ettiğini, davalı ve takip borçlularının yaptığı muvazaalı bu işlemler nedeniyle sıra cetvelinde ikinci sırada yer alan müvekkilinin satıştan elde edilen paradan pay alamadığını, borcu aşan miktarda verilen tapuların da iptali gerektiğini ileri sürerek, davalının sıra cetvelindeki sırasının iptali ile 1. sıraya müvekkilinin alınmasını, dosyaya gelen paranın müvekkilinin alacaklı olduğu icra dosyasına gönderilmesini, davalının başlattığı icra takiplerinin iptalini ve davalıya devredilen bağımsız bölümlerin değerlerinin tespiti ile alacağını aşan kısma tekabül eden değerdeki bağımsız bölümlerin tapularının iptalini ve takip borçluları adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin .... tarih ve...... E., .... K. sayılı ilamıyla, davacının alacağının muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, davaya dayanak olarak gösterilen 03.04.2002 tarihli belgenin gerçek bir belge olmadığını, fotokopi tekniği kullanılarak düzenlendiğini, tapu iptal ve tescil isteminin de hukuki mesnedinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu sıra cetvelinde davalının birinci sırada yer almasını gerektiren yasal ve haklı bir neden olmadığı, davalı ile takip borçluları arasında gerçek bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığı, bu itibarla sıra cetveline yönelik itirazın haklı olduğu, tapu iptali ve tescil
isteminin ise adlarına tescil istenen şahıslar davada taraf olmadığından yerinde olmadığı gerekçesiyle, sıra cetvelinde davalının Ankara .... Müdürlüğü"nün ..... E. ve .....Müdürlüğü"nün......E. sayılı takip dosyalarındaki alacakları için ayrılan 1. sıranın iptali ile, bu sıraya Ankara.... Müdürlüğü"nün .... E sayılı dosyasındaki alacağı nedeniyle davacının alınmasına, tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Davacı tarafça, İİK 94/2. maddesine dayalı olarak, borcu aşan miktardaki taşınmazların tapu kaydının iptali ile borçlu adına tescili istenmiştir. İİK"nın 94/2. maddesi, "Borçlunun reddetmediği miras veya başka bir sebeple iktisap eyleyip henüz tapuya veya gemi siciline tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer aynı hakların borçlu namına tescili alacaklı tarafından istenebilir. Bu talep üzerine icra dairesi alacaklının bu muameleyi takip edebileceğini tapu veya gemi sicili dairesine ve icabında mahkemeye bildirir." hükmünü içermektedir. Somut olayda, icra dairesince bu hususta davacı tarafa verilmiş bir yetki belgesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, İİK"nın 94/2. maddesine dayalı olarak açılan davada, adına taşınmazların tescili istenen borçluya husumet yöneltilmesine gerek bulunmadığı gözetilerek, anılan hükme dayalı olarak alınmış bir yetki belgesi bulunmadığı gerekçesiyle, tapu ve tescil istemine ilişkin davanın HMK"nın 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu istemle ilgili olarak adlarına tescil talep edilen kişilerin davada taraf olmadığı yönündeki yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ise de, tapu iptal ve tescil istemine ilişkin karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, hükmün, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmişir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz"i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı tarafça, takip borçlusu hakkında Ankara 22. İcra Müdürlüğü"nün 2013/15542 E. (Eski esas numaraları; Ankara 22. İcra Müdürlüğü"nün 2000/599 E., Ankara 26. İcra Müdürlüğü"nün 1999/6902 E.) sayılı dosyasında, 18.11.1999 tarihinde icra takibi başlatıldığı, bedeli paylaşıma konu taşınmaza 29.11.1999 tarihinde haciz konulduğu, 18.09.2001 tarihinde avansı yatırılarak satış talebinde bulunulduğu; sıra cetvelinde birinci sırada pay verilen davalının alacaklı olduğu Ankara ..... Müdürlüğü"nün..... E. sayılı icra dosyasında ise, 02.07.1999 tarihinde takip başlatıldığı, bedeli paylaşıma konu taşınmaza 16.07.1999 ve 10.04.2001 tarihlerinde haciz konulduğu, bedeli paylaşıma konu taşınmazın bu dosyada 18.08.2005 tarihinde satıldığı ve dava konusu 25.01.2006 tarihli sıra cetvelinde, satış bedelinin 1. sırada yer verilen davalının alacaklı bulunduğu Ankara ..... Müdürlüğü"nün 2002/1054 E. sayılı icra dosyasına ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu tarihler gözönünde bulundurulduğunda, davalının takip tarihi, davacının takip tarihinden önce olup, her ikisinin alacağının da herhangi bir belgeye dayalı olmadığı anlaşıldığından, davalının alacağının, davacının alacağından daha önce doğduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece davalının, sonraki tarihte doğan davacı alacağının tahsilini engellemek amacıyla muvazaa yaratamayacağı gerekçesiyle, davalının alacaklı bulunduğu Ankara .....Müdürlüğü"nün ..... E. sayılı (Eski esas numaraları; Ankara .....Müdürüğü"nün....E., Ankara .....Müdürlüğü"nün 1999/3677 E.) sayılı dosya yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, İİK"nın 142/1. maddesi hükmüne göre, "Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, itiraz eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve kendisine pay ayrılan alacaklıları ifade eder. Dava, kural olarak davacıya göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, diğer anlatımla kendisine pay ayrılan ve dava sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmelidir. Davacı taraf, davalının alacaklı olduğu Ankara 22. İcra Müdürlüğü"nün 2004/399 E. sayılı (Eski esas numarası Ankara 22. İcra Müdürlüğü"nün 2001/16523 E.) dosyası yönünden de itiraz etmiş ve mahkemece anılan bu dosyaya yönelik itirazın da kabulüne karar verilmiş ise de, satış tarihi itibariyle geçerli bir haciz bulunmadığı gerekçesiyle sıra cetvelinde bu dosyaya pay ayrılmamıştır. Bu durumda, davacının, anılan bu dosyaya yönelik itirazının, hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
b) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
3-Kabule göre, sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne (İİK"nın 17. madde hükmüne kıyasen) talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK"nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.
Mahkemece, davalıya ayrılan payın, hüküm fıkrasının 4. ve 7. bentlerinde belirtilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkeyi karşılamayacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, tapu iptal ve tescil istemine ilişkin hükmün gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının 2. bendindeki " Tapu iptal ve tescil talebinin" ibaresinden sonra " usulden" ibaresinin yazılması suretiyle, tapu iptal ve tescil istemine ilişkin hükmün (re"sen) DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sıra cetveline ilişkin hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.