9. Hukuk Dairesi 2014/31063 E. , 2016/5132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı Şirkete ait M/V Mine –S kuru yük gemisinde kaptan olarak görev yaptığını, bu gemi ile çalıştığı süre boyunca bir çok limanda yükleme ve boşaltma yaptığını, son olarak Türkiye’den götürdüğü kereste ve suntaları Libya’nın liman kenti Mishurata’da boşalttığını ve 18.03.2008 tarihinde geminin dönüş yolunda kullanacağı yakıtı aldığı esnada alınan yakıtın kaçak olduğu iddiasıyla Libya polisi ve liman görevlilerince düzenlenen operasyon sonucunda 13 gemide çalışan mürettebatıyla birlikte 1 yıl gemiden ve limandan ayrılamadığını, sözkonusu olay nedeniyle 10 ay savcılık 2 ayda mahkeme süreci geçirdiğini ve 13.01.2009 tarihinde beraat ettiğini, 1 yıl süresince hapis hayatı yaşadığını, sadece kendisinden değil emri altındaki mürettebatından sorumlu olduğundan omuzlarındaki yükün gün geçtikçe ağırlaştığını ve bu sürecin psikolojik ve bedensel sağlığını bozacağını, bu süreçte işverenin mürettebatı ve kendisi için gerekli paraları tam ve düzenli ödemediği gibi tek başına bırakıldığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, Şirketlerinin davacının yaşamış olduğu sıkıntıdan dolayı hukuksal ve maddi destekte bulunduğunu, ailesine yardımda bulunulduğunu, Şirkete ait geminin bağlanmasında kaptan olarak kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlara dayanarak davacının ne tür bir maddi kaybının olduğunu ispatlayamadığı, davalı işverenin davacının ücretlerini ödediğini, zaman zaman davacının talebi ile ailesine para gönderdiğini dosyaya sunduğu belgelerle ispatladığı, tanık yakıt alımı için davacıya şirket tarafından talimat verildiğini, acente aracı kullansın demiş ise de; acenta ile temas kurularak yakıt alımı yapılması gerektiğinin açık olduğu, davacının sonuçta beraat ettiği, maddi herhangi bir kaybının söz konusu olmadığı, yargılama sürecinde davacının psikolojik sorun yaşadığının ispatlanamadığı manevi tazminat koşullarının davada mevcut olmadığı, manevi tazminatın amacı; çekilen acıları yeterince dindirmek, kırılan yaşama arzusunu tazelemek, yaşama yeniden bağlamak ile ruhsal dengeyi sağlamak olduğu, davacının ruh sağlığının ne şekilde bozulduğu psikolojik sorunlar yaşadığı ispatlanamadığı gerekçeleriyle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “İşçinin kişiliğinin korunması” başlıklı 417 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” hükmü, 3 üncü fıkrasında ise “İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.” hükmü mevcut olup, burada Kanun koyucu genel olarak işverenin işçiyi koruma ve gözetme yükümlülüğünün kapsamı ile işverenin bu yükümlülüğü ihlali halinde işçinin başvurabileceği hukukî yolları düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davalı Şirkete ait gemide kaptan olarak çalışan davacı işçi ve mürettebatının görev yaptığı gemiyle Türkiye’den götürdüğü kereste ve suntaları Libya’nın liman kenti Mishurata’da boşalttıktan sonra 18.03.2008 tarihinde geminin dönüş yolunda kullanacağı yakıtı aldığı esnada alınan yakıtın kaçak olduğu iddiasıyla Libya polisi ve liman görevlilerince düzenlenen operasyon sonucunda 1 yıl Libya’da kalıp yargılama süreci geçirdiği ve bu süreçte gemiden ve limandan ayrılmadığı, bilahare yapılan yargılama sonucunda beraat ederek Ülkesine döndüğü sabittir.
Dosyadaki bilgi, belge, taraf tanık anlatımları ve bilhassa davalı tanığı Ö.F.S.’nin, “… Şubat 2008 tarihinde İtalya"dan Libya"ya MİNE gemisi ile yük götürüyorduk. Gemide yakıtımız vardı ancak daha sonraki seferlerde kullanılmak için uygun bedeller karşılığında yakıt alınması istemiyle şirket tarafından davacı kaptana talimat ve haber verildi. Libya"da bağlantıları olan İstanbul"da bulunan Metin isimli bir şahısla görüşmesi istendi. Şirketle olan yazışmalarda bizzat ben de bulundum ve bu arada acentalarla bağlantıya geçmeden yakıt almamız istendi. Keza acentayla iletişim kurulsaydı fark ücret ve masraflar doğacaktı. Ardından Libya limanına geldiğimizde gündüz vakti Metin isimli şahsın Libya"daki bağlantılarından gemiye yaklaşık 50 tonluk yakıt aktarıldı. Bildiğim kadarıyla acentalardan alınmadığından ötürü kar miktarı olarak 5.000,00 $ civarında bir menfaat şirket tarafından sağlanmış oluyordu.
“…Yakıt alınırken normalde gümrükçülerin bulunması gerekir, belli bir prosedürü vardır. Türkiye"deki davalı firma kaptana acentalarla akaryakıt konusunda bağlantıya geçmesini istememişti ancak bu yine de suçtur, çünkü her ne olursa olsun geçmesi gerekirdi. Acentanın bilgisinin olmamasını işveren istemişti ancak bilgi sahibi olmaması tamamen usulsüz bir alım gerçekleştirmesine neden olmaz.
“Davacının yargılandığı suç hafif mahiyette bir suçtu. Dolayısıyla zaman zaman kaptana da kaygılanmaması gerektiğini belirtiyordum. Bazen zaman zaman adliyeye, savcının evine, büyük elçiliğe gittiğimiz de oluyordu. Gördüğüm kadarıyla ilk 2-3 ay bayağı sıkıntı ve stres yaşadı. Mahkeme kararından sonra beraat edince kaptan rahatladı, daha sonraki dönemde de Yargıtay süreci beklendi. Kafasında Libya"ya ilişkin ön kabulleri vardı dedi.” yönündeki beyanından davacının tazminat talebine dayanak yaptığı olayın yaşanmasında işverenin verdiği talimatın da etkili olduğu anlaşılmaktadır. İş ilişkisinde işverenin işçisinin çalışması nedeniyle karşılaşabileceği risk ve tehlikelerden, onun çıkarlarına zarar verecek davranışlardan kaçınması ve bu konuda önlem alması gereklidir. Öte yandan taraf tanık anlatımlarından manevi tazminat talebinin dayanağı olay ve sürecin davacının psikolojisini etkilediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki somut olayın özelliğinden davacının manevi olarak yıprandığının da kabulü gerekir. Bu nedenle uyuşmazlıkta manevi tazminat koşulları gerçekleşmiştir.
Mahkemece, davacının manevi tazminat talebinin makul bir miktar ile kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.