9. Hukuk Dairesi 2015/6149 E. , 2016/4754 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, izin ücreti, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ... A.Ş. çalışanı olarak davalı site bünyesinde 21.11.2008- 13.12.2011 tarihleri arasında özel güvenlik görevlisi sıfatıyla aylık 900,00 TL net ücret ile çalıştığını ve ücretinin banka hesabına ödendiğini, 01.01.2012 tarihinden itibaren güvenlik işini yeni dönemde alamamış olan davalı ... A.Ş."nin ücretlerin ödenmeyeceğini beyan ederek ücretini ödememeye başladığını, ödenmeyen ücretler nedeniyle iş akdini 13.12.2011 tarihinde feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin ve ücret alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Sitesi vekili, davalı site ile daval...A.Ş. arasında 01.12.2010- 31.12.2011 tarihleri arasında güvenlik sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 6/e bendine göre görevlendirilecek personele her türlü ödemenin ve ödeme ile ilgili tahakkuk edecek sigorta primi, vergi, damga vergisi, işsizlik sigortası vb. kanuni her türlü giderlerin davalı firma tarafından karşılandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı... A.Ş. vekili, davacının 01.12.2010 tarihinde işe başladığını ve daha iyi koşullarda başka iş bulması sebebiyle istifa ederek 13.12.2011 tarihinde işten ayrıldığını, çalışma süresi boyunca tüm işçilik alacaklarının ödendiğini, ibranamesinde de işverenden başkaca hiçbir alacağı kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini sözleşme süresi bitiminden önce 13.12.2011 tarihinde “istifa ve ibraname” başlıklı belge ile İş Kanunu 25/II-e maddesine göre feshederek başka bir işyerinde 21.12.2011 tarihinde çalışmaya başladığı, davacının daha iyi şartlarda iş bulması nedeniyle istifa ettiği, kıdem tazminatına hak kazanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında düzenlenen ibraname ve istifa başlıklı belgenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden ibranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
İşçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 9.HD. 4.11.2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K).
Diğer taraftan istifa iradesinin açık ve şartsız olarak işçi tarafından ortaya konması gerekir. İrade fesadı halleri istifa neden ile fesihte ileri sürüldüğünde dikkate alınmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından dosyaya sunulan, davacı imzalı 13.12.2011 tarihli “İstifa ve İbraname” başlıklı belge matbu olarak hazırlanan tarih sonradan atılan bir belge olup, istifanın feshe yönelik ibranın ise feshin sonuçlarına ilişkin olması dikkate alındığında her ikisinin bir arada kullanıldığı da değerlendirildiğinde geçerli kabul edilmesi doğru değildir. Davacı işçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olup ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesinin fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alındığı anlaşıldığından istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.
Öte yandan, aynı mahkemece karara bağlanan ve Dairemizce aynı gün temyiz incelemesine konu olan aynı iş yeri ile ilgili dosyalarda da özel güvenlik görevlisi olan davacı işçilerin matbu şekilde ve aynı tarihte “İstifa ve İbraname” belgesi imzaladıkları tespit edilmiş olup bu şekilde ayrılmanın hayatın olağan akışına uygun olmayacağı da açıktır.
Mahkemece, davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir. Geçersiz istifa ve ibraname belgesine değer verilerek davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.