
Esas No: 2017/1100
Karar No: 2017/6328
Karar Tarihi: 02.11.2017
Danıştay Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2017/1100 Esas 2017/6328 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/1100
Karar No : 2017/6328
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf(Davacılar) : 1-
2-
3-
Vekilleri :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…; K:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce; Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacıların oğlu ve kardeşi olan … motosikleti ile 20/03/2005 tarihinde … istikametine doğru yolun sağ şeritinde seyir halinde iken, sol şeritte seyir halinde bulunan bir aracın aniden sağ şerite geçmesi nedeniyle motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, motosiklet sürücüsünün yol kenarındaki bariyerlerin ön kısmında ve üzerinde herhangi bir trafik işaret ve levhası bulunmayan demir çubuklara çarparak yaşamını yitirdiği, motosiklet sürücüsünün trafik kazasının neden ve etkisiyle değil, demir çubuklara çarpması nedeniyle yaşamını yitirdiği, kazanın ölümle sonuçlanmasına demir çubukların katkısının yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile de tespit edilebileceği, yol kenarında gereksiz yere duran demir çubukların kaldırılmamasında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek 9.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmış; 20.03.2015 tarihli dilekçe ile 9.000,00 TL'nin ıslah yolu ile 81.000,00 TL daha artırılarak her davacı yönünden 30.000'er TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
… İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesi'nin 04/04/2012 gün ve E:2008/4140, K:2012/1308 sayılı bozma kararına uyularak tarafların kusur oranlarının tespiti için yaptırılan 04.03.2015 tarihli bilirkişi incelemesine göre davacılar murisinin ölümünün, motosikletten düştükten sonra kayarak otokorkuluk dışarısında bırakılan çelikten yapılmış dikmeye çarparak iç kanama geçirmesi sonucunda gerçekleştiği, meydana gelen ölüm olayının söz konusu dikmelerin otokorkuluk dışında bırakılmasının neden olduğu, müteveffanın çarptığı ve ölümüne neden olan çelik dikmenin kazanın meydana geldiği yerde bulunmasında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların her birine 30.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
T.C. Anayasasının 125. maddesinin 1. fıkrasında; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır...." denilmiş ve maddenin son fıkrasında da, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." kuralı getirilmiştir.
Kamu idareleri, yapmakla yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi (hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi) durumunda, hizmet kusurundan doğan zararların idarece tazmini gerekeceği idare hukukunun yerleşik ilkelerindendir.
Öte yandan, idarenin, hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için tek başına hizmet kusurunun varlığı yeterli olmayıp, bunun yanında idari işlem veya eylemden bir zarar doğmuş olması ve idari eylem veya işlemle zarar arasında bir illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulamadığı durumlarda idarenin tazmin yükümlülüğü ortadan kalkar.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların oğlu ve kardeşi olan müteveffanın, motosikleti ile sağ şeritte Boğaziçi Köprüsünden Kadıköy İstikametine doğru seyir halindeyken sol şeritte seyreden Jeep marka aracın İzmit-Ankara yol ayrımına geldiği esnada aniden yol ayrımına girmek için sağ şeride geçerek motosiklete çarpmasıyla ölüm olayının meydana geldiği, davacılar tarafından yakınlarının trafik kazasının neden ve etkisiyle değil, demir çubuklara çarpması neticesinde yaşamını yitirdiği, kazanın ölümle sonuçlanmasına demir çubukların katkısının olduğu ileri sürülerek idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla davanın açıldığı, … Ceza Mahkemesi tarafından alınan 03.07.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda davadışı arazi taşıtı sürücüsünün 8/8, motosiklet sürücüsü mütevveffanın ise kusursuz olduğunun tespit edildiği, buna göre idareye herhangi bir kusur atfedilmediği, İdare Mahkemesince ceza yargılamasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde, ölüm olayının meydana gelmesinde davadışı arazi taşıtı araç sürücüsünun tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, Danıştay Onuncu Dairesinin 04/04/2012 gün ve E:2008/4140, K:2012/1308 sayılı bozma kararı ile ceza davasındaki bilgi ve belgeler de dahil olmak üzere dosyada mevcut tüm bilgi ve belgeler göz önünde bulundurularak yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile demir çubukların can ve mal güvenliği yönünden bir sakıncasının olup olmadığı, kaldırılma zorunluğunun bulunup bulunmadığı, kazanın ölümle sonuçlanmasında idarenin bir hizmet kusurunun olup olmadığının açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerektiğinin belirtilmesi üzerine Mahkemece bozma kararına uyularak dosya üzerinden olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu İ.T.Ü Trafik Bilirkişilerinden oluşan 04.03.2015 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda; olay yeri resimlerinde nizami olarak teşkil edilen kapama otokorkuluğunun ön tarafının O-1 otoyoluna doğru olan kısmında gelişi güzel bırakılmış iki adet otokorkuluk dikmesi olduğu, korumasız olarak otokorkuluk sistemi dışında bırakılan bu rijit dikmelere çarpan insanda ciddi yaralanmalar oluşturacağının literatürden bilindiği, aynı resimde dikmenin bir tanesinin oldukça eğildiğinin belirlendiği, müteveffanın kaza sonrasında bulunduğu yer ve pozisyon dikkate alındığında motosikletten düştükten sonra otokorkuluğa çarpma ihtimali olduğu, sağlam motosiklet giysisi kask ve diğer koruyucu önlemleri bulunan müteveffanın rijit ve yol kenarına oldukça yakın bir objeye çarparak iç kanama geçirmiş olabileceği, motosikletten düştükten sonra kayarak veya yuvarlanarak kapatma otokorkuluğu bölgesine geldiği, ve otokorkuluk dışarısında bırakılan dikmeye çarparak iç kanamaya bağlı olarak olay yerinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı, olayın meydana gelmesinde mevcut olan ve müteveffanın çarptığı çelik dikmelerin konumu dikkate alındığında olayda hizmet kusuru bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesinin hükme esas aldığı 04.03.2015 tarihli bilirkişi raporunun olaydan yıllar sonra, dosyadaki mevcut resimlere göre hazırlanmış olup tamamının varsayımlara dayalı olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda, davacının ölüm sebebinin korkulukların önünde bulunan dikmelere çarparak iç kanamaya bağlı olduğu belirtilmişse de dosyada bulunan "ölü muayene tutanağı"nda müteveffanın ölümünün söz konusu demir çubuklara çarpması sonucu gerçekleştiğine ilişkin bir tespitin bulunmadığı, raporu hazırlayan bilirkişilerin trafik bilirkişileri olduğu dikkate alındığında davacının ölüm sebebine ilişkin kanaat oluşturmaya yeterli uzman kişiler olmadığından hükme esas alınan söz konusu raporun müteveffanın ölümü ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının tespiti için yeterli bir rapor olmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan davalı idarenin temyiz dilekçesinde, davacılar tarafından müteveffaya çarpan Jeep sürücüsüne karşı açılan maddi ve manevi tazminat talepli davada … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2005/107 sayılı dosyasında Jeep sürücüsünün tam kusurlu bulunarak davacıların zararlarının tazminine hükmedildiği ileri sürüldüğünden, anılan dava dosyasındaki evrakın getirtilerek olayın oluşu ve kusura ilişkin tespitler incelenerek zarar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.
Bu durumda, Mahkemece olayın durum ve şartları, adli yargıda görülen dava dosyasındaki tespitler ile ceza yargılamasında yapılan tespitler göz önüne alınarak, yol kenarında bulunan demir çubukların davacıların yakını olan şahsın ölümüne katkısı olup olmadığının, ölüm olayı ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan hareketle verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49/1 maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usule ve hukuka uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
