Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar Sulh Hukuk Mahkeme’since davanın reddine dair verilen 10.02.2009 gün ve 2005/1526 E., 2009/192 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 23.09.2011 gün ve 2010/908 E., 2011/10742 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, dava dışı S.S. .. Merkez ve Köyleri Tütün Tarım Satış Kooperatifinin, müvekkili bankadan çektiği krediyi ortaklarına dağıttığını, kredinin teminatı olarak ortaklardan alınan müşterek ve müteselsil borç senetlerinin bankaya temlik edildiğini, bu temliğin sözleşmelerin imzalanması ile birlikte gerçekleşmesi ve aynı sözleşmelerde ortaklar ve kefillerin de imzalarının bulunması nedeniyle borçluların temlikten haberdar olduklarını ileri sürerek, 2.200,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren % 26 faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar M.. T.. ve V.. P.. davaya yanıt vermemiştir.
Diğer davalılar vekili, alacağın temlikinin şartlarının tam olarak oluşmadığını, senet metninde borcun "....öncelikle kooperatife ödenmesi halinde" borçtan kurtulunacağı ibaresine göre alacağın kesin olarak 3. kişiye devrinin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, davacı bankanın tam bir temlik alacaklısı olmadığını, "temlik" kelimesinin hukuken alacağın temliki olarak değil senetlerin kredinin teminatı olarak temlik edileceği anlamında kullanıldığını, yine senet metninde "bankaca talep vukuunda......ödeyeceğiz" dendiğini, oysa davacı bankanın, alacağın kendisine ödenmesi yönünde bir talepte bulunmadığını, davacının alacağın miktarını nasıl tespit ettiğinin anlaşılamadığını, alacağa fahiş faiz ve faize faiz işletildiğini, kaldı ki bir kısım davalıların borçlarını elden, bir kısmının da ürün bedelinden kesilmesi suretiyle ödediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı kooperatif ile davalılar arasında düzenlenen senedin 9. maddesinde borcun öncelikle kooperatife ödeneceği belirtilerek sıralama öngörüldüğünden, temlik eden kooperatife yapılan ödemenin borcu sona erdireceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, müşterek-müteselsil borç senedinin davacı bankaya temliki nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece Tekel İdaresi ve özel tütün şirketlerinden alınan cevabi yazılarda anılan kuruluşlarca davalıların 1999 yılı ürün bedelinden dava dışı kooperatif lehine yapılan kesintiler nedeniyle temlik işleminin davalılara bildirilmesinden önce borcun sükût ettiği kabul edilerek davanın reddi cihetine gidilmiş ise de, mahkemece yazılan yazıya ilgili kuruluşlarca verilen yanıtta, anılan davalılardan dava dışı kooperatif lehine yapılan kesintinin davaya konu 120 nolu müşterek-müteselsil borç senedine ilişkin olduğu yolunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmakla, bu husus açıklığa kavuşturulmaksızın söz konusu ödemelerin varlığı nazara alınarak hükme varılması doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, HUMK"un 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.09.2012 gününde yapılan ilkgörüşmede oybirliği ile karar verildi.