Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar Sulh Hukuk Mahkeme’since davanın reddine dair verilen 19.06.2008 gün ve 2006/352 E., 2008/700 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 26.05.2011 gün ve 2009/12552 E., 2011/6440 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkili tarafından ... .Merkez ve Köyleri Tütün Tarım Satış Kooperatifine 11.10.1999 tarihli Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kredi Sözleşmesine dayanılarak 550.000.000.000 TL. kredi verildiğini, kooperatif tarafından kredinin ortaklarına dağıtıldığını ve kredinin teminatı olarak ortaklardan alınan müşterek ve müteselsil borç senetlerinin müvekkiline temlik edildiğini, sözleşmelerde bu hususun açıkça yazdığını, borçlu ve kefillerin temlikten haberdar olduklarını, senetten doğan borçların müvekkiline ödenmesi gerektiğini ileri sürerek 1.970,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren % 26 değişken faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı F.. E.. vekili, müvekkilinin kooperatiften kredi alıp bu kredi borcunu kooperatife ödediğini, diğer davalılar da kefil olduğu için asıl borçlu borcunu ödediğinden onların da borçtan kurtulduklarını, karşılıksız kalmış senedin davacıya temlik edilmesinin davacıyı alacaklı hale getirmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar N.., Y.. ve B.. vekili, kredi borcunun iyiniyetli olarak kooperatife ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalıların dava dışı Tütün Tarım Kredi Kooperatifinin ortağı oldukları, BK."nın 162. maddesi gereğince alacaklının, borçlunun rızasını almadan alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebileceği, dosyada mevcut ve davalıların imzasını içeren müşterek ve müteselsil borç senedinin 2. maddesinde borçluların alacağın BK. hükümleri dairesinde T.C. Ziraat bankasına devir ve temlikini kabul ettikleri gibi temlik işleminden sonra bu borcu önce kooperatife ödemeyi de kabul ve taahhüt ettikleri, bu nedenle B.K. anlamında bir temlik söz konusu olsa dahi davalıların borçlarını önce kooperatife ödeyecekleri, asıl borçlu olan davalı F..."nin 1999 yılı tütün parasından yapılan kesintiler ile borcunu kooperatife ödediği, alacağın temlikinin borçluya temellük eden tarafından haber verilmesi külfet olup eğer temlik eden ya da temellük eden borçluyu haberdar etmezlerse borçlunun eski alacaklıya yaptığı ifanın geçerli olacağı, davacının alacağın temlikini ve borcun bankaya ödenmesi gerektiğini davalılara bildirmediği, davalıların kooperatife yapılan ödeme ile borçtan kurtuldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, müşterek-müteselsil borç senedinin davacı bankaya temliki nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece Tekel İdaresi tarafından davalı F... E.."in 1999 yılı ürün bedelinden dava dışı kooperatif lehine yapılan kesinti nedeniyle temlik işleminin davalılara bildirilmesinden önce borcun sükût ettiği kabul edilerek davanın reddi cihetine gidilmiş ise de, mahkemece yazılan yazıya Tekel İdaresince verilen cevapta, anılan davalıdan dava dışı kooperatif lehine yapılan kesintinin davaya konu 386 nolu müşterek-müteselsil borç senedine ilişkin olduğu yolunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmakla, bu husus açıklığı kavuşturulmaksızın söz konusu ödemenin varlığı nazara alınarak hükme varılması doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, HUMK"un 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.09.2012 gününde yapılan ilkgörüşmede oybirliği ile karar verildi.